*Van Gogh (30 Mart 1853/29 Temmuz 1890) Loving Vincent bir filmden fazlası. Film, 125 ressamın yaptığı Van Gogh tarzı 65.000 yağlı boya tablosundan oluşuyor ve 6 yıl gibi bir sürede ancak bitmiş. Gerçekten çok büyük bir emek var ve sonucunda…devamı*Van Gogh (30 Mart 1853/29 Temmuz 1890)
Loving Vincent bir filmden fazlası. Film, 125 ressamın yaptığı Van Gogh tarzı 65.000 yağlı boya tablosundan oluşuyor ve 6 yıl gibi bir sürede ancak bitmiş. Gerçekten çok büyük bir emek var ve sonucunda bir şaheser meydana gelmiş. Her bir karenin bir tablo olduğunu bilerek izlemesi çok keyifli, âdeta 65.000 tabloluk bir sergi geziyorsunuz. Ayrıca 2018’de En İyi Animasyon Filmi dalında Oscar’a aday olmuş fakat ödülü alamamış (ödül sahibi Coco olmuş). Yine de aldığı farklı ödüller var.
Filmin konusuna gelecek olursak, modern sanatın kurucularından biri olarak kabul edilen Hollandalı ressam Van Gogh’un ölümünden bir yıl sonrasına ışık tutuyor ve daha önce resmini yaptığı bir karakter üzerinden ilerleyerek neden öldüğü sorusunu yanıtlamaya çalışıyor. Bazı kaynaklarda intihar ettiği kabul edilse de filmde “Gerçekten öyle mi? Bu mümkün mü?” gibi sorgulamalar yapılıyor. Yani sanıyorum ki bu konuda bir muamma var. Tarihteki birçok sanatçı gibi Van Gogh da yoksulluk içinde yaşamını sürdürmüş, resim malzemeleri almak için parayı dahi zor bulmuş ve hayattayken satılamayan tabloları ölümünün ardından değerlenip satılmış, 20. yüzyılın en popüler ressamları arasına girmiştir.
Yoksulluğunun dışında Van Gogh’un manevi olarak da çok sıkıntılı bir yaşamı olduğunu görüyoruz. Psikolojik rahatsızlıkları onun peşini bırakmamış. Kulağını kesme hikâyesini duymayan yoktur herhâlde. Tabii bunlar durduk yere olan şeyler değil, bu ruh halinin altında yatan sebeplerin etrafındaki insanlardan hatta küçük çocuklardan kaynaklandığını görüyoruz (tüm sebep onlar diyemezsek de çoğunluk diyebiliriz bence). Onu dışlamaları, alay etmeleri vs. Van Gogh’un sıkışmış, baskılanmış ruh halini ortaya çıkarıyor.
En çok ilgimi çeken şeylerden biri yağlı boya için eline ilk fırçayı 28 yaşında (1882 yılında) aldığı ve 37 yaşında vefat ettiğiydi. Yani 8 yıl gibi bir süre içinde acemilikten usta bir ressama dönüşmüş olmasıydı. Farklı kaynaklarda sürekli olmasa da küçüklükten resme girişinin olduğu ve bazı denemeler yaptığı yönünde bilgiler var ama yağlı boyaya 28 yaşında başladığını biliyoruz. İlgisi küçüklükten beri varmış diyebiliriz sanırım. Bu 28-37 yaşları arasında ise neredeyse hiç ara vermeden yoğun bir şekilde resim yapmıştır. Onu yağlı boyaya başlatan ise o dönemde başarılı bir ressam olan kuzeni Mauve’dir.
Son olarak, senaryo açısından olumsuz eleştirilebilecek yönleri olsa da henüz bir benzerini görmediğim, Hollanda’nın da sarı sıcak tarlalarını izlediğimiz tablolardan oluşan güzel bir film hatta eserdir. Başta sanatı seven, sanatla ilgilenenler olmak üzere herkese tavsiye edeceğim bir filmdir.
Filmden alıntılar:
“No detail of life was too small or too humble for him. He appreciated and loved it all.” Marguerite
“Live longer you will see. Life can even bring down the strong.”