İnsanlardan uzakta, ikea kataloğu gibi döşenmiş, tertemiz, düzenli ama buna rağmen daire kanalında gösterilen evler gibi ruhsuz bir evde yaşayan; kocası ve kocasının ailesi tarafından çok sevildiği, el üstünde tutulduğu gibi bir izlenim olsa bile onların yüksekten baktığı bir kadının…devamıİnsanlardan uzakta, ikea kataloğu gibi döşenmiş, tertemiz, düzenli ama buna rağmen daire kanalında gösterilen evler gibi ruhsuz bir evde yaşayan; kocası ve kocasının ailesi tarafından çok sevildiği, el üstünde tutulduğu gibi bir izlenim olsa bile onların yüksekten baktığı bir kadının altta yatan başka psikolojik sorunlarının etkisiyle yenmeyecek şeyleri yutma hastalığına yakalanmasının hikayesi.
Film, yönetmeni Carlo Mirabella Davis'in ilk uzun metraj filmi. Biraz David Fincher'dan biraz da New French Extremity akımından etkilenmiş gibi ve bu iki başlığın kesişimi çok güzel gerilim filmlerini üretildiği bir alan olabilir. Filmdeki başrol oyuncusu Haley Bennett ise muhteşem bir oyunculuk sergilemiş. Sırf o kadının güzel, psikolojik sorunlu, dengesiz, anaç, saldırgan halleri tek bir kişide topladığı oyunculuğunu görmek için bile bu film izlenir.
Bu hastalığın altında yatan sebeplerin didiklenmesi, psikolojik sorunları olan kişilerin hayatları gibi klişe konuları anlatması kadar, başka konulara da el atması hoşuma gitti. Filmdeki aile, kadın, evlilik ve özellikle kendini evliliğine adamış kadın portresi gibi konular o kadar güzel işlenmiş ki, gerçekten çok rahatsız edici sahneleri olan bir şeyleri yutma konusunun önüne geçmiş ki bence olması gereken de bu zaten.
Hayatındaki tek başarısı evlenmek olan bir kadın Hunter. Hatta o çok sevdiği kocası bile bunu yüzüne vurmaktan çekinmiyor. Kocasına her gün çok güzel yemekler hazırlıyor, evini sürekli temiz ve düzenli tutuyor, hiç arkadaşı yok, hatta kocasının ailesi ve arkadaşları dışında görüştüğü kimsesi yok, kocasının mutlu etmek için her şeyi yapıyor ve sıra, ne kadar gelişmiş ve açık bir ülkede yaşarsa yaşasın, toplumun kodlarına işlenmiş olan kadınlık görevlerindeki anne olmak görevini gerçekleştirmeye geliyor. Hamile olduğu anlaşılınca büyük bir sevinç oluyor tabii ki. Koca toplumun ona verdiği olan babalık görevini getirdiği için mutlu, kayınpeder şirketine ceo bulduğu için mutlu... ama tüm bu mutlulukları ona yaşatan kadını, onun bir anısını bile dinlemeye tenezzül etmeyecek kadar da önemsiz görüyorlar. Bu durum film içinde asla göze parmak şeklinde yapılmıyor. Bunu o kadar sıradan şekilde anlatıyor ki, bu duruma aşina olmuş hatta kanıksamış izleyici de kadının tek psikolojik sorunun çocukluğuna dair çözemediği problemler olduğunu düşünebiliyor. Evet çocukluk çok önemli ama o yaşlardaki problemlerin ortaya çıkmasına sebep olan da insanın yetişkin dönemlerinde karşına çıkan narsist, problemli ve problemli olmadığını kabul etmeyen ruh hastaları.
Film çok büyük metaforlar kullanmıyor ama iyi bir gerilim filmi. Özellikle üst ve orta sınıftaki kendinde olduğunda en önemli şeylermiş gibi saklayıp kolladığı şeylere, kendinden uzaklaşınca bir pislikmiş gibi davranılmasını çok iyi anlatmış. İnsanın çirkinleşmesi için gerçekten de uzun zamana ihtiyaç yok, tek bir an yetiyor.
8/10