Spoiler içeriyor
Ari Aster'ın korku sinemasının tüm normlarına meydan okuduğu, geleneksel ve trajik bir hikayeyi eşsiz bir mizahla anlatımla izleyiciye sunduğu bir yapım olmuş Midsommar. Baştan aşağı eşsiz anlatımıyla, akıllıca saklanmış detaylar ve ipuçlarıyla, hikayeyi renklendiren kültürel,görsel ve işitsel imgeleriyle alanında özgün…devamıAri Aster'ın korku sinemasının tüm normlarına meydan okuduğu, geleneksel ve trajik bir hikayeyi eşsiz bir mizahla anlatımla izleyiciye sunduğu bir yapım olmuş Midsommar.
Baştan aşağı eşsiz anlatımıyla, akıllıca saklanmış detaylar ve ipuçlarıyla, hikayeyi renklendiren kültürel,görsel ve işitsel imgeleriyle alanında özgün ve amacına ulaşmış bir yapıt koymuş önümüze genç yönetmen. İkinci uzun metrajlı filmi olmasına rağmen ortaya çıkarttığı iş yeteneğini mutlak suretle kazıyor insanın aklına.
Arka planda farklı eylemleri mükemmel bir şekilde birleştirip bir sahne de izleyiciye vermesi, müziklerin en rahatsız edici sahnelerde değişen ses miksajlarıyla kullanılması, ortam ve dekor ambiyanslarına tamamen zıt sahnelerin gerçekleşmesi piskolojik gerilim unsurunun tam olarak hakkını veriyor. Ve izleyiciye filmin akışının bir parçası olma fırsatı sunuyor. Bu gerilim ögelerinin ilmek ilmek ve yavaş yavaş işlenmesi ilk başta göze batmasada filmin sonunda tamamen gerilmiş ve sarsılmış bir şekilde buluyor insan kendini. Dediğim gibi tam olarak bulunduğu kategorinin hakkını özgün unsurlarıyla vermeyi başarmış Ari Aster.
Bu unsurlar bir yana filmde bahsedilen veya kullanılan kültürel ögeler çok detaylı ve mizahi bir edayla işlenmiş adeta. Filmde işlenen Ättestupa ritüeli aslında varlığı kanıtlanamamış bir ritüeldir. Hatta politik bir boyutu bile vardır bu hikayenin. Bu ritüelin, İsveçlilere bir iftira olarak çıkarıldığını savunan bir kesim bile vardır. Farklı yönleri olan ve hatta varlığına dair kesin bilgiler olmayan bu absürd ritüeli mizahi bir ciddilikle verilmiş izleyiciye.
Mizah unsurunun filme bu kadar iyi işlenmesine ise filmin atmosferindeki zıtlıklar etkili olmuş fazlasıyla.
Ari Aster anlattığı hikayenin etnik ve buna bağlı inanışı gereği İskandinav mitolojisinden fazlaca yararlanmış. Bunu en büyük örneğini karşımızda dokuz rakamı olarak görüyoruz. Hayatın evrelerinin sınırlandırılmasında kullanılan 18,36,54,72 sayıları dokuzun birer katıyken,ritüel doksan yılda bir gerçekleşen bir ritüel ve filmin sonunda da dokuz tane kurban verildiğini görüyoruz. Peki dokuzu bu kadar önemli yapan ne?
Bu iskandinav inanışındaki önemli bir hikayeye dayanıyor aslında. Odin'in dünyaya bilgi getirmek adına dokuz gün boyunca yaşam ağacında baş aşağı durmasına bir atıf dokuz rakamı. Bu ritüel de kümülatif bir bilgi birikimi şeklinde günümüze ulaşmış bir eylem olduğundan hoş bir gönderme olmuş bence. Bu ritüelin yanı sıra filmde şahit olduğumuz dans ritüelleri de bir İskandinav mitinden ilham alınarak tasarlanmış.
Karakterlerimize sürekli verilen bitkisel maddeler onları psikedelik bir ruh haline büründürürken görsel efektlerdeki ufak oynamalarla çok güzel hissetirilmiş bu duygu durumu izleyiciye.
Başrolümüz Dani'nin sürekli bitkiler ile etkileşim halinde olması da bu psikedelik durumun bir etkisi gibi görünse de aslında bu Dani'nin toplulukla etkileşimini ve bütünleşmesini temsil ediyor.
İçinde bulunduğu kaotik eylemlerin hepsine şüpheci ve eleştirel yaklaşsa da filmin sonunda karakterimiz tamamen çiçeklere bezenmiş bir şekilde bu deliliğin bir parçası olma düşüncesine karşı koyamıyor artık.
Görsel bir şölen,bir sanat eseri gibi sunulan cinayet sahneleri bu küçük topluluğun ince estetik anlayışı ve vahşi varoluşu arasında insanın hipokrat yapısını çok güzel sembolize etmiş aslında.
Küçük bir toplulukta olsa toplumsal bir norm oluşmuş ve bu normların bozulmuyor oluşu toplumsal yapının bireyler üzerindeki dayatmasının ne kadar zararlı olabileceğini gözler önüne sererken kopuk ve bozulmuş aile yapıları üzerinde çok güzel durmuş yönetmen.
Christian karakterinin son sahnede ayı postu içine yerleştirilmesi alanında kült olarak sayılan Wicker Man filmine hoş bir gönderme.
Filmin başlangıcından tut sonuna kadar verilen tüm görsel imgeler filmin resmedilmiş versiyonundan başka birşey değildi. Bu filmin gizem hakim olan akışıyla tamamen dalga geçen bir detaydı.
Fakat bahsettiğim gibi Ari Aster zıtlık kavramı üzerine dahice işlenmiş bir yapıt koymuş. Cennetin yansıması gibi bir yerde cehenemi,karanlıkta aydınlığı yaşatmış adeta. Varoluşun alaycı, zıt ve anlam verilemeyen esansiyelindeki tanrı dokunuşu gibi işlemiş senaryasonu.
Sanatsal yönleri fazlasıyla öne çıksa da filmin aslında vermek istediği bir mesaj da var. Ki bu da insan aklının mutlak bir ölçüde saptırılabileceği.
Alanında eşsiz şeyler ortaya koyan bir yapıt olmuş Midsommar.