HERKESIN KÜRTÇE KONUŞTUĞU BIR KÖYDE ÖĞRENCİLERE HEM TÜRKÇE HEM OKUMA YAZMA ÖĞRETTIĞINIZI DÜŞÜNÜN NASIL HISSEDERSINIZ? Gelelim guzel bir filmin incelmesineee. Çok tatlı çok şeker ve aynı zamanda acı dolu, yaşanmışlık dolu bu film.Bir öğretmenin hiç türkçe bilmeyen bir köye atanması…devamıHERKESIN KÜRTÇE KONUŞTUĞU BIR KÖYDE ÖĞRENCİLERE HEM TÜRKÇE HEM OKUMA YAZMA ÖĞRETTIĞINIZI DÜŞÜNÜN NASIL HISSEDERSINIZ?
Gelelim guzel bir filmin incelmesineee.
Çok tatlı çok şeker ve aynı zamanda acı dolu, yaşanmışlık dolu bu film.Bir öğretmenin hiç türkçe bilmeyen bir köye atanması ile başlar. Köyde herkes kürtçe konuşur. Türkçe bilen kişi sayısı çok az. Genellikle de ebeveynler biraz biliyor. Öğrencilerin çoğu türkçe bilmiyorlar. Işte asıl zorlukta burda başlıyor. Kendi dilinizi bilmediğiniz bir yere gittiğinizi ve orda 40 45 kişilik sınıflarda küçücük çocuklara hem okuma yazma hem de türkçe ogrettiginizi düşünün. Işte Emre öğretmeninde yaşadığı tam olarak içinizde hissettiğiniz o duygu. Hatta ondan katbekat daha fazla. Onun yaşadığı zorlukları, öğrencilerin öğretmene karşı tepkileri,öğrenme hevesiyle nasıl yanıp tutuştuğunu izliyoruz. Bu da bize hem çok tatlı hem de çok acılı duygular yaşatıyor.
Filmde ki Emre öğretmen gerçekte de öğretmenmiş. Haritalarda bile olmayan bir köye atanmış. Köyü bulmadığı gibi yolda da yönetmenle karşılaşmış. Ve ortaya böyle bir film çıkmış.
Film konu bakımından çok iyi. Çocukların masumiyeti, öğretmene bakışları, kameraya bakışları, bir hata yapınca yüzlerindeki korku, utangaçlıkları, öğrenmeye olan hevesleri, bu yolda ki davranışları olağanüstüydü. Hayatlarında nane, ceviz, çikolatanın ne olduğunu bilmeyen, tek odalı evde(ev denirse) yaşayan, evde kürtçe okulda türkçe konuşmaya çalışan, o kadar zorluk içinde her gün okula gidip gelen çocukları görünce insan ne kadar şükretsem az diyor. Bu gibi şeyleri zaten seneler önce, hatta hâlâ da var, yaşayan birçok insan var. Hepimiz oralardan geldik zaten. Benim yaşımın küçük olması dolayısıyla o zamanları hiç görmediğimden pek bilemiyorum ama ailemizin öğretmenlerimizin anlattığı kadarı ile empati yapınca bu filmin gerçekçiliği daha bir ortaya çıkıyor. Geçenlerde edebiyat öğretmenim anlatıyordu. Babası imammış kendisi de 5 sene türk köyünde büyüdüğü için türkçe biliyormuş. Babası bir kürt köyüne çıkınca ailecek taşınmışlar. Okulda bir tane türkçe konuşan yok. Hepsi kürtçe konuşuyor ve öğretmen de türkçe konuşuyor. Dediğine göre öğretmenleri evde bile kürtçe konuşmayı yasaklamış. Onu görevlendirip kim okul dışında da kürtçe konuşuyorsa bana söyle diyormuş😂
Filmi izlerken sürekli aklıma öğretmenim geldi. Mutlaka ona da önereceğim bir film oldu.
Film çekiliş bakımından çok kaliteli değildi. Kameramanın yürüyüşü falan hissediliyor. Kamera gidip geliyor. Öğrenciler sürekli kameraya bakıyor ya da kameranın biraz üstüne:). Bu da filmi daha da doğal kılıyor. Orda oyunculuk yok aslında gerçek bir yaşamın 1 saate aktarılması var. Belgesel niteliğinde yani. Biraz yavaş ilerlese de bazı yerler gereksiz uzatilsa da normalde herhangi bir filmde pek müsamaha gostermedigimiz durumlar filmde o kadar çok olsa bile bu onu daha doğal ve çok daha iyi bir film yapıyor. Özellikle belli bir yaşı geçkin, doğuda ya da herhangi bir köyde(bir Dogu Anadolu bolgesinde yaşayan biri olarak ozellikle onlara öneriyorum) büyümüş insanların filmi izleyince gözlerinin dolu dolu olacağına inanıyorum. Çünkü kendi hayatlarının bir parçasını izleyecekler. Zaten kısacık bir film 1 saat civarında, herkesin sevecegine eminim. Herkese mutlu sağlıklı bir yıl diliyorum. Filmi izleyecek olanlara şimdiden keyifli seyirler dilerim.
Filmin linki; https://youtu.be/sJbCl8F2HS4