Babylon kelimesini ilk defa bir şarkıda duymuştum ve o günden beri en sevdiğim kelimedir. Ve bu dizi öyle bir dizidir ki; karşısında eğilir, saygıyla selamlarım. Müzikleri yüzünden hiç alışkanlığım olmayan bir şeyi yapıp ilk defa bir diziyi baştan sona kulaklıkla…devamıBabylon kelimesini ilk defa bir şarkıda duymuştum ve o günden beri en sevdiğim kelimedir. Ve bu dizi öyle bir dizidir ki; karşısında eğilir, saygıyla selamlarım. Müzikleri yüzünden hiç alışkanlığım olmayan bir şeyi yapıp ilk defa bir diziyi baştan sona kulaklıkla bitirdim. Dizinin en ama en çok beğendiğim kısmı müzikleriydi. Danslar, müzikal sahneler ve o ortamın ustalıkla dizayn edilip sunulması müthişti. Müzikleri ve ortamları hakkında bir sürü şey söyleyebilirim ama yazmak istediğim başka şeyler de var, onları unutmadan yazmak istiyorum.
Öncelikle dizi 1930'lar öncesinin Almanyasını merkezine alıyor. İlk iki sezon tek bir konu üzerinde ilerliyor ki bu konu son sezonun ilk bölümünde de işleniyor fakat doğru düzgün çözülmeden bırakılıyor ve son sezon bağımsız bir konuyu işliyorlar. Pek anlam veremedim bu kısma. Sadece bu konu değil arka planda bir sürü şey gösterip birkaç konuyu birden sorun olarak gösteriyorlar fakat hiçbiri çözülmüyor veya tam çözülecekken bir engel falan çıkıyor ve başrollerimiz peşini bırakınca bu yarım kalan sorunların kimse peşine takılmıyor artık. Bu yüzden dizi bu konuda biraz garip oluyor. Siyasi kısmına değinmek istemiyorum.
Oyunculuklar iyiydi. Fakat sevmeme rağmen Gereon'un hareketlerine bir türlü alışamadım; bazen garip bazen çok içten, bazen oyunculuğu yüzünden güldüren ve bazende tatlı ve sempatikti. Bu adamın bu dizideki rolü üzerine diyeceğim tek şey şudur: Sayın senarist! Lütfen Volker Bruch'a dövüş sahnesi yazma, gerçekten gülesim geliyor. Çok komik dövüşüyor, daha doğrusu dövüşemiyor. Evet evet, işte bu yüzden! Dövüşemediği için komik oluyor.
Liv Lisa'nın (Charlotte) gözleride oyunculuğu kadar güzeldi. Karakterini iyi oynuyordu ve rolüne bürünebildiğini söyleyebilirim; ancak bunun yanında şunu da söyleyebilirim ki, bazı sahnelerde iyi performans sergilediği oyunculuğunu bozuyordu. Etrafında olan olaylara Volker Bruch (Gereon) kadar kayıtsız kalıyor ve peşinde koşmaya çalıştığı bu bir sürü bir kaç olaydan biri başarısız olunca hepsini kenara atıyor ve hiç yokmuş gibi davranıyordu. Bu yüzden bu iki oyuncu ve diğer oyuncuların hareketleri bazen epey saçma ve anlamsız kalabiliyordu. Fakat her şeye rağmen ortada izlenmeyecek kadar kötü bir oyunculuk yok, bunu da belirtmek isterim.
Sadece ilk sezonun finalinden bahsetmek istiyorum.
İlk sezonun finali iyiydi, öyle aman aman bir şey olmadı. Olsaydı iyi olurdu çünkü 7 bölümün yanında son bölümü öyle bitirmek epey bir saçma kaldı. İzleyenler/izleyecek olanlar anlayacaktır, Gereon'un olayını fazla uzattılar. Çözümlendiği sahnedeyse iyi fakat tahmin edilebilir - benim için tahmin etmek kolay oldu - bir olayla bitirdiler daha doğrusu en azından gizemin büyük kısmını çözdüler. Gereon'un olayı bitmek bir yana, son sezonun son sahnesiyle beraber daha güçlü ve gerçekten tahmin edilemeyen bir şekilde geri döndü. Bu yüzden her şeyi bir kenara bırakıp 4. sezonu iple çekiyorum. 2022'nin 2. çeyreğinde gelecek diyorlar, sabır ve sabırsızlık arasında ki o ince çizginin üzerinde durdum ve bekliyorum. Açıkçası çok heyecanlıyım. 2. sezonun finaliniyse açın izleyin yani artık söylemeyeyim. İzleyin öğrenin. :')
Sanırım şimdilik diyeceklerim bu kadar. 4. sezon gelince yorumu güncellemeyi düşünüyorum. Fakat tekrar değinmek isterim ki müzikleri muhteşemdi! Her bölümü Shazam'layarak bitirdim diziyi. :)
Yani açın izleyin. Dönemi yansıtışlarında bir kaç hata olsa bile mis gibi gayet güzel bir polisiye dönem dizisi. Eğer ilginizi çekiyorsa kaçırmayın diyorum ve kendimce puanlayarak son bir defa şiddetle tavsiye edip eğer izleyecekseniz keyifli izlemeler dileyerek ayrılıyorum. Gönlüm el vermese de fark ettiğim bir kaç hata yüzünden tam puan veremeyeceğim.
⭐9.8/10