Spoiler içeriyor
Tam da düşündüğüm gibi roman 1948 yılında yazılmış 49 da yayınlanmış. Romanı okumayı bitirmek için çok uğraş verdim çünkü düzenli kitap okumadığımdan kitap hiç bitmeyecek gibi geliyordu. Ama okudum :). Ayrıca yazarın ne demek istediğini-bazı yerlerde ne saçmaladığını- anlamak için…devamıTam da düşündüğüm gibi roman 1948 yılında yazılmış 49 da yayınlanmış. Romanı okumayı bitirmek için çok uğraş verdim çünkü düzenli kitap okumadığımdan kitap hiç bitmeyecek gibi geliyordu. Ama okudum :). Ayrıca yazarın ne demek istediğini-bazı yerlerde ne saçmaladığını- anlamak için bir çabanızın olması gerekiyor. Sürekli karşıma çıkıyordu ve ben nedensizce bu romanı okumayı istemedim sonra kitap mağazasından 1984 almış bulundum romanı okumayı bitirdikten sonra bir eleştiriyi hakettiğini düşündüm. Açıkçası bu romanı nasıl anlatacağımı görmek istedim. Hadi başlayalım.
Bilim ve teknoloji her ne kadar aynı anlamda görünse de farklıdırlar. Bilim bilgidir teknoloji bilginin sanayileşmesidir. Her kelime ayrı bir hacme sahiptir. Asla birbiri yerine kullanılamazlar. Mesela artıartıiyi asla mükemmel kelimesi kadar zihnimizde yer edinmez. Yani dil daraltılırsa daraltılan kelimenin zihnimizde çağrışımı orijinali gibi olmaz. Belleğimizdeki kelimeler ne kadar iyiyse kendimizi o kadar iyi ifade ederiz bilhassa düşünürüz. Var olan toplumlarda dil sürekli gelişmeli daraltılmamalıdır eğer daraltılan bir dil olursa var olan kelimeler olumsuz bir durumu anlatmamıza yetmez.
Düşünemeyen, düşünse bile düşündüğünü aktaramayan, geçmişinden ders çıkarmayan, kendisine sunulanı sorgulamadan kabul eden, hayatını birbaşkasının idaresine bırakan bireyleri yönetmek kolaydır. Bireyler aileyi, aile toplumu oluşturur. Parça bütünü oluşturur. Peki toplumları aptallaştırmak nasıl olmalı ki onları yönetesin?
İnsan
Dili daraltmalı ki
daraltılmış kelime, aslı gibi zihni düşünmeye itmesin.
düşünen düşüncelerini aktaramasın.
birisi ona bir şey dayattığında karşındakine karşı çıkamasın itaatkar olsun
Tarih bilmesin ki
durumu idrak edemesin
geleceğine yön veremesin
tarihi değiştirdiklerinde ses çıkaramasın
koyun olsun güdülsün
Doğadan uzaklaşsın ki
benliğini unutsun
ne kadar değerli olduğunu unutsun
ki kolayca korkutulabilsin
ki doğanın değerini bilmesin
İnsan olmaktan uzaklaşsın ki
eskiye baktığında hiç bir şey hissetmesin
içi boşaltılmış bir kütle olsun
değersizleşsin
aile kavramı yok olsun
Aslında daha bir çok bulguyu sizlere yazabilirim. Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki tarihini bilmeyen, okumayan, matematik bilmeyen toplumlar yok olmaya mahkumdur. Bilgi güçtür ama bilgiyi kullanınca güçtür. Yerçekimini bilmeniz size hiç bir şey katmaz fakat yerçekimine karşı bir kuvvet kullanarak attığınız roket sizi güçlü yapar. Bilim tek başına bir anlam ifade etmez ancak teknoloji ile bir anlam ifade eder. Şunu unutmayalım faydalı bir gaye doğrultusunda kullanılan bilim ve teknoloji işe yarar. Yok edilmemek için-bir başkasının idaresi altına girmek yok edilmektir- daha çok okumalıyız, düşünmeliyiz, gerektiğinde harekete geçmeliyiz, kendimizi tanımalıyız, niçin var olduğumuzu bilmeliyiz, doğru düşünmeliyiz.
Yazar insanı bırak toplumu nasıl yönetilebilineceğini açıkça dile getirmiş. Yönetilmekten nasıl kurtarılacağına da değinmiş: aptal insan okur-yazar olup kendi başına düşünmeyi öğrenirse yönetimi devirir. Bütün mesele bu.
Aktardığı konuları daha çok cinsellik üzerinden aktardı . Bir hayal kırıklığıydı ben daha çok kahramanın proleterlerle iletişim kurup Partiyi yok etmesini bekledim.
Son olarak çeviriyi yapan Ülker İnce ye teşekkür ederim gerek sonsözde gerek önsözdeki yorumlarından dolayı.
Detaylarda incelik yatar...
Bi de 1984 romanının kapak resimlerinde sürekli bir göz var nedendir? Anlamadım..