“Ay Ben Bunu Hala İzlemedim” #4 #tatil1 Bu filmi izlemek gerçekten o kadar uzun zamandır aklımda ki bugün oturup da izlemek benim için küçük bir zafer oldu. (Sınavlarım bitti, sonunda tatile girdim ve “E en azından bi 10 film izlenir.”…devamı“Ay Ben Bunu Hala İzlemedim” #4
#tatil1
Bu filmi izlemek gerçekten o kadar uzun zamandır aklımda ki bugün oturup da izlemek benim için küçük bir zafer oldu.
(Sınavlarım bitti, sonunda tatile girdim ve “E en azından bi 10 film izlenir.” diye düşünerek kendi kendime yeni bi seriye başlayayım dedim. Bu baştaki tatil hashtagi ondan.)
Wong Kar Wai’nin izlediğim ikinci filmi oldu bu. İlk izlediğim filmi Fallen Angels’tı ama pek sakin bir kafayla izleyememiştim ve belki de ondan çok tatmin olmamıştım filmden. Ancak Fallen Angels’tan sonra ne kadar istediğim gibi hissedemediysem, bu film de bana istemediğim kadar iyi hissettirdi.
Çok nahif, çok zarif bir film. Müzik, renkler, çekim açıları, oyunculuklar ve kıyafetler… Hepsi çok güzel. Buram buram sanat ve zarafet kokuyor. İnsanı yoran, yıpratan tipte bir sanatsallık da değil bu üstelik.
Yoğun bi aşk hikayesi var ortada. Siz de karakterlerle beraber kapılmakla kapılmamak arasında gidip geliyorsunuz. Karakterlerin kendi içlerinde yaşadıkları çelişkiler ve bitkinlikler sahnelerin tüm o zariflikle beraber daha da yıkıcı hale gelmiş.
Zaten çok popüler bir film, üstüne çok da söyleyebileceğim bir şey yok aslında. Özellikle romantik/duygusal bir şey izleyesiniz varsa kesinlikle oturup izleyin. Ben çok sevdim.
10/10
Not: Lost in Translation’a da ilham olmuş bu film.