Benim için önemli bir yazar Kristin Hannah. Bu kitabı da çok güzeldi. Bu kitabın yorumunu güzel yapayım diye aylarca beklettikten sonra asla istediğim kadar güzel olmayacağını kabul ettim. Bu yüzden daha fazla birikmeden başlıyorum yoksa bırakacağım burayı yazmayı üşenip. Sevgiyi…devamıBenim için önemli bir yazar Kristin Hannah. Bu kitabı da çok güzeldi. Bu kitabın yorumunu güzel yapayım diye aylarca beklettikten sonra asla istediğim kadar güzel olmayacağını kabul ettim. Bu yüzden daha fazla birikmeden başlıyorum yoksa bırakacağım burayı yazmayı üşenip. Sevgiyi çok güzel anlatmış. Zorluğunu, bazen yorduğunu çok güzel ifade etmiş. Altını çizmekten okuyamadığım kitaplardan. Duygusal bir şeyler aradığımda okumak çok güzel hissettiriyor bu kitapları.
Kitap iki kadının kesişen yollarını anlatıyor.
Angie isimli 38 yaşında işinde başarılı, sevdiği adam ile 8 senedir evli bir kadın. (Sayıları umarım doğru hatırlıyorumdur)
Lauren ise 17 yaşlarında yalnız başında ayakta durmaya çalışan bir kız.
Angie ve eşi Conlan çocuk sahibi olmak istiyor ama çok kötü deneyimler yaşanıyor ve her seferinde başarısızlıkla sonuçlanıyor. Özellikle evlatlık almaya karar verdikleri zaman yaşadıkları ciddi travmalara sebep olunca Angie depresyona giriyor. Obsesif ve başarı hırsı karakterin hikayede öne çıkan zaafları. Çocuk mevzusunu da bir "başarısızlık" olarak görüyor ve kendi elleriyle evliliğini mahvediyor. Ailesinin yanına babalarından miras kalan lokantayı, batmakta olan lokantayı, kurtarmak için gidiyor. Yıllar önce onlardan uzaklaşmak için şehir değiştirmiş, farklı bir kariyer tercih etmiş ve farklı bir ortamdan biriyle evlenmiş olan Angie geri evine döndüğünde ailesiyle yüzleşmeler yaşıyor. Ablaları ve annesiyle olan çatışması, yeniden aile olma çabaları, annesinin babasını unutamayıp işler zorlaştırması, Angie'nin evliliğine dair yaşadığı aydınlanmalar, büyük pişmanlıklar ve hepsinin yanında batmakta olan bir lokanta.
Ve bu lokantada çalışmak için gelen garson kız, Lauren.
Lauren; alkolik, kendine bile bakamayan sefil bir anneyle yaşamaya çalışan bir kız. Annesine bakmaya, işte çalışıp para kazanmaya, üniversite için hazırlanmaya ve bunların hepsinin yanında sevgilisiyle vakit geçirmeye çalışan bir kız. Annesinin ilgisine olan muhtaçlığı ve onu affetmek için olan çabasının her defasında annesinin umursamazlığıyla nasıl hayal kırıklığına uğradığını okumak üzücüydü. Aynı zamanda çalışkanlığına hayran kalmıştım. Asla olamayacağım kadar iyiydi bu konuda.
Erkek arkadaşı David ile o zengin ve iyi bir aileye sahip olduğu için farklılardı lakin klişe bir hikaye yoktu. Tam tersine ben çok sevdim David'i. Spoiler olacağı için sonda yazacağım bir kısım var onunla alakalı zaten.
Bu iki kadının yollarının kesişmesi ve yaşadıklarını birbirlerine aktarmaları, birbirleriyle olan ilişkileri çok güzeldi. Ben okunmasını tavsiye ediyorum, harika cümleleri vardı. Ayrıca olayların kırılma noktası olacak bir olay da var ki bunu da spoiler kısmında belirttim. En azından küçük bir kısmını. :D
Angie karakterine ekleme:
Karakterin öne çıkan zaaflarını yazarken iyi taraflarını yazmamışım. Halbuki büyük haksızlık. Merhametli olması onun en güzel yanıydı. Aynı zamanda kendi yaşadığı acılara rağmen sevdiği insanların mutluluğunu önemsemesi de. Bebek sahibi olamadıktan sonra ablasının hamile olduğunu duyurduğu kısmı okurken etkilenmiştim. Ve daha bir sürü buna benzer olay...
Spoiler sayılabilir!!
Benim için çok önemli olduğunu düşündüğüm bir yer vardı. Spoiler sayılmayabilir ama emin değilim o yüzden belirttim üstte.
Angie boşandıktan sonra bir aydınlanma yaşıyor demiştim. İşte o kısım benim için kitabın en önemli yeriydi.
"Bebek sahibi olamıyorum, hiç bebeğim olmayacak, çok acı çekiyorum..."
Ayrılıklarının sonrasında Conlan'ın iş yerine gitmişti. Conlan konuşmayı yarıda kesip bir yere yetişmeliyim deyip gittiğinde iş yerinden bir arkadaşı Angie'nin yanına gelip Conlan hakkında onun bilmediği şeyleri anlatmıştı. Bebeklerini kaybettikleri gün iş yerinde hüngür hündür ağladığını, ayrıldıklarında yaşadığı depresyonu vs.
Oysaki acı çeken Angie'ydi. Anne olamayan o değil miydi? Tek acı çeken kendisiydi, ilgilenilmesi gereken tek kişi kendisiydi, sadece o zor bir dönem geçiriyordu. Yoksa öyle değil miydi? Kendi duygularıyla o kadar bencil şekilde ilgilenmişti ki eşinin duyguların yok mu saymıştı?
Bu bölüm beni çok etkilemişti. İlişkilerinin bitmesinin sebebi tam olarak buydu aslında. Her şey tamamen kendisi ile alakalıymış gibi davranıyordu ve hayatta bebeği olmadıktan sonra geri kalan kimse yokmuş gibi davranarak hem kendine hem eşine zarar veriyordu. Bebeklerini kaybettiklerinde sanki Conlan hiç üzülmüyormuş gibi sürekli kendi acısıyla onu yorması, bir kere olsun ona iyi misin diye bile sormaması...
Conlan'ı Çok sevmiştim. Gerçekten çok iyi biriydi. Hep onun duygularını içine atmıştı. Angie'yi iyileştirmeye çalışmış, onun her türlü halinde elinden tutmuştu. Kendinden önce onu düşünüyordu. Angie ise farkında bile değildi. Bazen farkında olmadan en yakınımıza bile büyük zararlar verebiliyoruz gerçekten.
Bu bölüme ait altını çizdiğim yerlerden birkaç şey yazacağım şimdi.
" -Bu yıl iki defa ofisinde onu ağlarken buldum. Biri bebeğiniz öldüğünde diğeri boşanmaya karar verdiğinizdeydi. Onu ağlarken gördüğümde düşündüğüm şey ağlamak için buraya gelmesi ne acı, olmuştu."
"Neden onun ihtiyaçlarını düşünmemişti?"
Spoiler
Kristin'in yazdığı kitaplardaki erkek karakterlere güvenmeyi öğrenmeliyim çünkü ikinci kez yüzümü kara çıkartan karakterdi David. Hep kızı bırakacak diye okudum, ama David Lauren'i gerçekten sevdi. Her şeye rağmen o aslında Lauren'le kalırdı. Ama ayrıldılar. Lauren hamile kaldı ve hikayenin bir bölümünden sonrası bunu anlatıyor ama bunu spoiler kısmına veriyorum bu yüzden çok önemli de olsa yukarda bahsetmedim. Ayrılma sebepleri buydu. Ailesi, Lauren'in kararı...
Sonda David'e ne olduğunu öğrenemiyoruz bu arada. Biraz hayal kırıklığıydı ama sonradan hikayenin devamını isteyenin ben olduğumu fark ettim. Lauren pişman olmamasını istemişti, üniversiteye gitmesini, okumasını ve hayaline kavuşmasını istemişti. Aşk uğruna hepsinden vazgeçmesini istememişti. Lauren'in fedakarlığı sayesinde ayrılmışlardı. Son buydu.
Sanırım David'in çocuğunu görmesini istediğim için hayal kırıklığına uğradım.
"Ama eninde sonunda bütün evlatlık verme yöntemlerinde sonuç aynıydı: Biyolojik anne kendi yoluna giderdi. Tek başına."
"Hayatta bazı şeyler herkesin açıkça görebildiği kadar doğal bir düzen içinde ilerlerdi. Biyolojik anneye veda etmek bunlardan biriydi."
"Bebeğin yalnızca bir anneye ihtiyacı var."
(Kitapta geçmişti ama 1000 kitapta da altını çizdiklerimde de bulamadım. Umarım doğru yazmışımdır.)