O kadar uzun yazmışım ki alıntılar için ayrı bir gönderi ayırdım. Her şeyi yazmak isterdim ama eleyerek yazdım. Ona rağmen çok uzun. Belki göz gezdirirsiniz. Karışık Alıntılar "-Bazı şeyler biter, Mira. -Aşk bunlardan biri olmamalı. -Biliyorum. İkisinin de bildiği şeyi…devamıO kadar uzun yazmışım ki alıntılar için ayrı bir gönderi ayırdım. Her şeyi yazmak isterdim ama eleyerek yazdım. Ona rağmen çok uzun. Belki göz gezdirirsiniz.
Karışık Alıntılar
"-Bazı şeyler biter, Mira.
-Aşk bunlardan biri olmamalı.
-Biliyorum.
İkisinin de bildiği şeyi söyleyemedi: Aşkın sıklıkla bittiğini."
"Aile çok garipti. Ailesiyle arasına koymak için Kaliforniya'ya kadar onca yolu tepmişti. Böyle bir şey mümkün olamayacağını bilmeliydi. Bu aile onun kanına, iliklerine işlemişti. Her zaman yanında olacaklardı, babası gitmiş olsa da… Hep burada, böylesine soğuk bir sonbahar sabahında bile yanında olacaktı."
"Ortak yanlarından biri de buydu. Kendilerini yeterince sevdiğine inanmadıkları bir ebeveyn."
" Biliyoe musun Con, Benim kalbim zaman zaman bazı parçalarını kaybedebilecek kadar büyük."
"-Seni seviyorum Angie.
-Biliyorum tatlım, bazen çok acı veriyor değil mi?"
"Dikkatli ol Lauren. Aşk insanı öldürebilir."
"Keder yağmur bulutu gibiydi; eğer sabırlıysanız er veya geç giderdi."
"Her şey yolundayken birini sevmek kolaydı."
"Ama gençlik de zaten aşırı duygusallık ve kafa karışıklığı demek değil miydi?"
“Tanrı dualarına bir yanıt verdi, Angela. Duymak istediğin yanıt olmadığı için ona kulak vermiyorsun. Artık onu dinlemenin vakti geldi.”
"- Bir daha asla doğduğun yere dönmeyeceğini söylerdin.
-Ben çok şey söyledim. Ama aynı zamanda birçok şeyi de yeterince söylemedim."
"Hayat devam ediyor. Sen sanıyorsun ki durup senin için gözyaşı dökecek ama akıp gitmekten başka bir şey yapmıyor. Zamanını geriye bakarak harcama. Seni bekleyen hayatı kaçırmak istemezsin."
"Olaylar değişmez, biz değişiriz. "
"Bazı kayıplar insanı derinden etkilerdi ve o yaranın bütünüyle kapanması için gereken zaman bir ömre sığmayacak kadar uzundu."
"Ama şimdi kanun ve kurallara göre kararlar aldıkları bu odada ne hissedeceğini bilmeyen kalplerle kuşatılmışken düşünüyordu."
"Bu kadar hüzünlü bakmak için çok gençsin."
"- Hata yaparsan ne olur biliyor musun?
- Ne?
- Hamuru tekrar yuvarlar, yeniden deneriz. Şimdi kes."
"Yetişkinlere özgü bir şeyle yüzleşmek zorunda kaldın. Yetişkin olmakla aynı şey değil bu."
"Angie gülümsedi. Acı yerli yerindeydi, elbette öyle olacaktı, cam parçası gibi kalbine saplanmıştı. Ve kıskançlık da. Ama artık bu acıya katlanmayı öğrenmişti. Gerçekten de tek emin olduğu, sessiz bir odaya koşuş ağlama gereksinimi duymadığı ve yüzündeki tebessümün zoraki olmadığıydı."
"Sen çok çabuk umutlanıyorsun Angie. Bizi mahveden biraz da buydu. Nasıl vazgeçeceğini bilmiyorsun."
"Güçlünün de bir gün düşebileceğini, zeminin ne kadar sert olduğunu bilmesi gerekirdi."
"İlgilenmek ne kadar basit bir şeydi ama yokluğu insanın ruhunda kim bilir ne derin bir boşluk yaratıyordu."
"-Yapmadan öğrenemezsin.
-Öğrenmeden yapamam anne.
-Hep böyle takıntılıydın."
Ve son olarak hayatımla bağdaştırdığım bir alıntı:
(Sizin de içlerinden birisi böyle hissettirdiyse yazar mısınız?)
"Bir zamanlar yaptığı gibi ağlayabilmeyi isterdi. Artık bildiği üzere gözyaşları ümit demekti. Gözleriniz kuruysa, ümidiniz yok demekti.”