🌺 Çocukken barbie izlemeye öyle bayılıyordum ki. Eve ne tür bir kız çocuğu gelirse gelsin izletiyordum filan. Ama her kız Çocuğununun da zevki olmuyor tabi. İzlemek istemediğini söyleyenlere şaşırarak bakıyordum. Çocuk aklımla "böyle bir şey olamazdı, olmamalıydı" "Ama çok güzel!"…devamı🌺 Çocukken barbie izlemeye öyle bayılıyordum ki. Eve ne tür bir kız çocuğu gelirse gelsin izletiyordum filan.
Ama her kız Çocuğununun da zevki olmuyor tabi. İzlemek istemediğini söyleyenlere şaşırarak bakıyordum. Çocuk aklımla "böyle bir şey olamazdı, olmamalıydı"
"Ama çok güzel!" Diye ikna etmeye çalışıyordum misafir çocuğunu, izletmek icin zorla. Emindim çünkü, sonucunda sevecekti!
Çocuk ya, ilgisiz davranıyrodu, filme bakmıyor oyun oynuyordu falan, ben şaşırıyorum tabi, "nasıl sevmez!" Üzülüyordum da büyük bir tattan mahrum kalıyor gibi düşünüyordum. Neyi çok sevsem sevdiklerime izletme, okutma, hatta sevdiklerimi geç herkese izletip, okutma gibi bir huyum var. Hâla geçmedi galiba. Yine de zevkler ve renkler ayrılınca, zorlamak anlamasız diye düşündüğüm için hâliyle, yeniyorum gibi.
İşte çocukken de kuzenlerimle, arkadaşlarıma zorla barbie izletme çabalarındaydım. Taki.. Okulda yaşadıklarıma kadar. (ilkokul bir olsa gerek kdkdk) oyuncak günü vardı çünkü.
Barbie götürmüştüm bazı kızlar gibi. Bir de ne göreyim. Barbie onlar için bi' kadın, karakter, figür filan değil bildiğin "Inga Inga" diye "ağlayan," altını "bezleyip" mama verdikleri bi' "bebek"ti 🙀
Hayatımın "şokunu" yaşamış ve onlarla Barbie oynayarak sevgili Tûba (Barbimin kariyeri, karakteri, kişiligi ve ismi vardı ve evet, ismi Tûba idi) Tûba'mın kariyerini çizmek istememiş, köşeme çekilip kendi kendime takılmıştım. O an her şeyin herkes için aynı anlama gelmediğini de anlamış sayılırdım. Ve barbie bebek gibi gören kızlara karşı istemsiz, "ne kadar da" -federsiniz ama "bebeksiler" Diye düşünmeden edememiştim.
Bu arada ne kadar küçükmüşüm 🤔 Belki de ilkokul bir değil ikinci sınıftı emin olamadım şu an.
Neyse bende insanlara çok sevdiğim şeyleri izletmeye çalışmaktan vazgeçtim. Zevkler ve renklerle biraz daha büyüyünce tanışacağım tabi.
Barbie filmleri deneyimlerimde kaliteli bulduklarımdan biri bu film. O yüzden buna yorum girmek istedim.
Not; neden bilmiyorum ama bu film de Karakter Türk isimlerine sahip.
Çocukken Tüm Türklerin Müslüman olduğunu düşünüyordum ve Barbienin Müslüman olmadığını biliyordum. (Barbie var mı emin değilim, ananemin rivayetine göre var ve bi' fahişe imiş.. Ananeme kentten ve Barbienin bir tek onu sevdiğinden bahsetmedim. Hem barbie benim için sadece bir oyuncuydu, farklı farklı filmlerde oynayan dkdkdk sonra ananemin asıl demek istediği şeyin şu olduğunu birazdan yazacağım yazıyla anladığımı söyleyebilirim.
Bilmem duydunuz, okudunuz mu?
"Merhaba ben kapitalizm! Küçük kızlarınızı Barbie bebeklerle büyüttüm. Bugün sizden estetik operasyonu için para istiyorlar diye neden şaşırıyorsunuz." Falan filan yazı uzuyor. Barbienin güzelliği, fiziği, kızların Kendisini "beğenmemesine" sebebiyet veriyormuş. Kendini, bedenini, yaptıklarını beğenmemesine. Doğrudur.
Elhamdülillah öyle bir durumum olmadı tabi. (Barbie kusura bakmasın ama anime kızları daha güzel çünkü kdkd) Yani en azından çok şükrederim ki, şükürle, inançla, bilinçle büyütüldüm. Ve İnternetle baş başa bırakılmadım. Lakin diğer çocuklar için bu durum adına uzulebilirim.
Açıkça seni sevmiyorum Barbie.)
Ama Barbie filmlerini Barbie oyuncaklarından ayırıyorum.
Ve şu kapitalizmin barbieleriyle benim Tûba'mın, Aybüke'min, Açelya'mın vesair uzaktan yakından ilgisi yok :)
Ne diyordum, bu Barbie filminde ki kızların isimleri, prensesin ki Azra, Starın ki Eylül filan olunca, bende Türk ismi taşıdıklarından bunları Müslüman sanınca "AA nasıl Müslüman bunlar? Barbie Müslüman mı olmuş?"
Gibi şeyler düşünmüştüm, hâliye anlıyoruz ki harbi küçükmüşüm 😂
İki kamp var. Leydiler ve Rock starlar kampı.
İki kız var biri Prenses, asîl zâde, bir diğeri eli cebinde ünlü bi Rock star ki bu kız mavi saçlı ve ismi Eylül.
Tabiki ben prenses olanı daha çok sevdim.
Rock star, müzik kampı gemisine binecektir, leydi ise, asil zade nasıl olunur muydu, asil zâdelere yönelik eğlenceli ve öğretici bi kamp olan adını unuttum, o kampın gemisine binecek.
İsimleri karışıyor ve kamplar karışıyor. Yani Prenses Azra rock star kampına, Rock star Eylül de Leydi kampına gidiyor.
İşin sonunda bu kampları yönetenlerin eski karı koca olduğunu öğreniyoruz. (Birbilerine fena kinliler)
Müzik yarışması yapıyorlar, kazanan diğer kampı alacak, iki kampta kendi kampı olacak, kendi kampını bu sâyede büyütecek. Harika olacak yeani.
Fakat iki kampın da, kampçıları, Asîl zâdeler ve rock starlar, bunun olmasını istemedikleri gibi, iki kampında birbirlerinden nefret etmeden dostça içlerini sürdürmeyi istiyorlar.
Fakat baş yöneticiler çoktan yarışma yapma ve kaybedenin kampına çökme operasyonuna başlıyorlar bile.
Başta Prenses Azra ve Eylül bu yarışmanın sıradan bir yarışma olmadığını için içinde kötü bir is olduğunu fark edip buna müsaade etmemek adına iki kampın insanlari bir sekil anlasma uzlaşma yaparak sarkıyı butünleştiriyorlar falan filan. Yani başlarındaki yöneticilerden habersiz, müzik yarışmasını, yarışma halinden uzaklaştırıp beraberce şarkı söylüyorlar ki ben o şarkıyı çok beğeniyorum 😁
🎶(Barbie prenses ve Rock star final şarkısı Türkçe yazıp bi bakın, hak vereceksiniz harbi güzel kdkdk Yahut ben çocukluğuma dönüyorum izlerken belki de ondan hâla güzel, geliyor. İlk başı değilde prenses Azra olaya dahil oluyor bi' rock starin gitarı ile oradan sonrası çok "hoş") 🎵
Prenses Azra'nın, filmde başlarda usulca söylediği şarkı da güzeldi.
👗 "Iy Sindirella yolunu mu kaybettin? Yerin burasi değil, sen şarkı söyleyemez, gitar çalamazsın" gibi sözlerle kızı alaya almalarının sonunda prenses Azra güzel işler başarıyor filan.
Çocukken gerçekten çok seviyordum ve şu an da barbie filmelri arasında favorim olmaya devam ediyor.
Ah çocukluğuma dönsem ve izlediklerim yine öyle keyif verse.
Sevdiğim film, dizi, kitaplara, üzerinden yıllar geçmiş olsa da inceleme yazmayı seviyorum.