Öncelikle filmi Instagram'da gördüğüm sahneden etkilenerek izledim. Kurt sahnesinden bahsediyorum. Zaten stop-motion filmlerin güzel olmama ihtimali az oluyor. Filmi dün izledim bugün yorum yapmak nasip oldu. İzledikten sonra beklediğim gibi çıkmadı, o sahnede güzel felsefik bir mesaj var hissiyatı vardı…devamıÖncelikle filmi Instagram'da gördüğüm sahneden etkilenerek izledim. Kurt sahnesinden bahsediyorum. Zaten stop-motion filmlerin güzel olmama ihtimali az oluyor. Filmi dün izledim bugün yorum yapmak nasip oldu. İzledikten sonra beklediğim gibi çıkmadı, o sahnede güzel felsefik bir mesaj var hissiyatı vardı ama film neden bu şekilde basit bir senaryoya sahipti diye şaşırıp eleştirmeye geliyordum. Üstelik o sahne, yönetmenin ben filmi bu sahne için çektim dediği sahneydi. İster istemez evet sahne güzeldi ama keşke geri kalan kısımda da bir şey olsa diye geçirdim içimden. Sonra internete girip aratınca ekşi sözlükte 2 yoruma denk geldim ve ben ne kadar mal bir insanım dedim kendi kendime. Filmde verilen ince detay ve mesajların hepsini kaçırmışım. Ortada Hayvan Çiftliği tarzında bir film var ve senaryo ne kadar basit, çocuk masalı gibi olmuş falan diyordum. Ben mallığımla çok konuşmadan siz alttaki iki yorumu okuyabilir ve ona göre izlemeye başlayabilirsiniz.
EKŞİ SÖZLÜKTE ALINTI YORUMLAR
film üzerine diyecek pek bir şey yok, zaten tamamen wes anderson tarzı bir film. benim dikkatimi çeken ise kurt sahnesi oldu. üstüne konuşulması gereken bir sahne bence.
--- spoiler ---
öncelikle kurt sahnesi derken şundan bahsediyorum.
ash'i oynayan jason schwartzman yönetmene bu sahnenin neden çekildiğini sormuş, hatta çıkarmayı teklif etmiş. ama wes anderson abimiz, filmi çekme nedeninin bu sahne olduğunu söylemiş.
peki neden bu kadar önemli bir sahne?
en başa alalım. mr. fox, azılı bir hırsız. tavuk çalmaya ve bir tilki gibi davranmaya bayılıyor. sevgilisi hamile kalana kadar bu şekilde hayatını sürdürüyor. ne zaman yerleşik hayata geçip çoluk çocuğa karışmaya başlıyor, o zaman hayatından şikayet etmeye başlıyor. hatta doğal sığınağı olan oyuğundan bile memnun olmadığından söz ediyor. ilk iş evini değiştirmek oluyor, ama hala mutsuz.
ee huylu huyundan vazgeçmez. başlıyor hırsızlık yapmaya, yanına filmin en garip karakteri olan kylie'i alıyor. kylie ona kurtlardan korktuğunu söylüyor, hatta çok absürt bir zamanda. mr. fox da bu konuya katıldığını söylüyor. kylie ara ara kurtlardan korktuğunu tekrar hatırlatıyor. biz "ne alaka" diyoruz sürekli tabi.
gelelim o muhteşem kurt ile karşılaşma sahnesine. görev başarılı, herkes mutlu ama mr. fox kaçışın ortasında kurt'a bakıyor. kurt ise asil bir şekilde kayanın üstünde. mr. fox onunla iletişim kurmaya çalışıyor.
- nereden geldin?
sürekli haraket halinde olduğunu ve bir yere ait olmadığını düşünüyor.
- burada ne yapıyorsun?
her şeyi yapabileceğini tamamen özgür olduğunu düşünüyor.
- canis tupus
direkt latince tür ismini söylüyor. vahşi olduğunu, medeniyetten uzakta yaşadığını biliyor.
- vulpes vulpes
aramızda bir fark yok, ikimizde özümüzde hayvanız demeye getiriyor.
- ingilizce veya latince bilmiyor galiba
tamamen vahşi olduğunu anlıyor artık.
- bizi sert bir kış bekliyor mu?
hayatta nasıl kalacağını ve zorluklarına biraz empati yapmaya getiriyor konuyu
- bilmiyor galiba
o kadar vahşi bir hayvan ki, konuşmayı bile bilmediğini vurguluyor
- bende kurt fobisi var
senden korkuyorum, senin yaşam şeklin bana korkutucu geliyor. vahşilikten korktuğunu bir de kurt'a söylüyor
ama monolog oluyor bu tamamen. kurt hiç tepki vermiyor. o mükemmel ana kadar.
mr. fox'un önce gözleri doluyor sonra sağ kolunu kaldırıyor ve kurttan karşılık buluyor. mr. fox aslında film boyunca vahşilikten söz ediyor, yerleşik hayat ona göre değil o aslında özünü özlüyor. kurt fobisi de aslında mr. fox'un vahşilikten korkan yanı, ne kadar özlese de artık korkuyor. evlenmiş çoluk çoluğa karışmış biridir artık, tek yapabileceği bir damla gözyaşı ile kurt'u selamlamak.
- what a beautiful creature
- ne güzel bir yaratık
bu kelime boşuna seçilmemiş bence, artık kendinden uzakta görüyor, bu yaşamı. artık sadece özeniyor, sonra da kendisine şans diliyor. vahşi hayatın zor olduğunu biliyor. sonuçta bunca özgürlüğün bir bedeli olması gerekiyor.
film boyunca kurt çok güzel bir metafor olarak kullanılıyor. hepimizin bir doğası var, ondan ne kadar korksak da bir parçamız olduğunu biliyoruz. kaçımız halimizden memnun? kaçımız zorunluluktan şuanki hayatımızı yaşıyoruz?
Ekşi sözlük kullanıcısı: dawn00
filmde beni en çok etkileyen nokta mr. fox'un ne olursa olsun doğasına ihanet edemeyeceğine dair verilen mesajdı. yıllar önce istanbul film festivalinde, sanırım bir katalan yapımı olan le petit indi adlı bir film izlemiştim. 15-16 yaşlarında bir çocuk gözünden sakındığı sakasını "en güzel öten kuş" gibi bir yarışa hazırladığı günlerde yavru bir tilki buluyor ve sahipleniyor. tilki uzun bir süre evcilleşmiş gibi gözüküyor, kuş çocuğun omuzundayken etraflarında sadık bir dostmuşçasına bekliyor, birlikte gezilere çıkıyorlar vesaire...bu, aslında tilkinin ehlileşip bizden biri olabileceğine dair inancımızı okşayan pembe tablo, çocuk, kuşun kulübesinin kilidini açık bırakana dek sürüyor. film o an, tilkinin biz ne yaparsak yapalım tilki olduğunu yüzümüze vuruyor. tilki yeri ve zamanı geldiğinde doğasına boyun eğmekle yükümlüdür ve bunu yapması onu biz insanların oluşturduğu "iyi", "kötü" veya benzeri değer yargılarımızla tanımlama hakkı vermez bize. tilki tilkidir ve doğasının gereğini yerine getirmiştir. tıpkı mr. fox gibi. mr. fox da insanlarınkine benzeyen bir hayvan dünyasında doğasına aykırı hareket edip evlenmiş, yuva kurmuş, düzenli bir iş edinmiştir ama bunların hiçbiri mr. fox'un yaşama sebebi değildir. o aslında bir kurt kadar olmasa da vahşi bir hayvandır, sevdiklerini geride bırakmak ve sözlerini çiğnemek pahasına iç güdülerini dinlemek zorundadır. filmin cilvesi ise mr. fox'un başına açtığı bütün işlerden son anda kıl payı kurtulduktan sonra yolda rastladığı kurda, "ben emekliye ayrılıyorum, sana vahşi hayatında başarılar, gazan mübarek olsun kurt kardeş" diye selam çakıp, sıcak yuvasına dönmesidir. bu aslında bir tilkiye yakışmayacak kadar insani bir özlemdir: fırtınalar estirdiğin bir akşamdan sonra sıcak bir yuvada uyanmak!
Ekşi sözlük kullanıcısı: yepisyeni