Fröken Julie, August Strindberg tarafından 1888'de yazılmış natüralist bir oyundur. Türkçeye Bayan Julie, Matmazel Julie olarak çevirileri bulunmaktadır. Oyun hakkında daha önceden yazdığım yazıyı kopyala yapıştır yapacağım fakat oyunda adı geçen Jean, John iken Kristin, Kathleen olduğunu belirtmek isterim. Öz…devamıFröken Julie, August Strindberg tarafından 1888'de yazılmış natüralist bir oyundur. Türkçeye Bayan Julie, Matmazel Julie olarak çevirileri bulunmaktadır. Oyun hakkında daha önceden yazdığım yazıyı kopyala yapıştır yapacağım fakat oyunda adı geçen Jean, John iken Kristin, Kathleen olduğunu belirtmek isterim.
Öz değerlendirme yapacak olursam bu tür oyunlar, filmler, kitaplar, bir takım ideolojiler ve konular hakkında yeterince bilgi sahibi olunmadan izlenmemeli veya okunmamalı. Aksi halde tam olarak insanın aklından şu geçiyor ki bu oyunu ilk okuduğumda hiçbirşey anlamamıştım ve daha sonra filmi izlediğim halde aklımda hala aynı düşünce "Ya hu bunlar ne anlatıyor" demiştim kendi kendime. Ama belirli bir bilgi birikimi ve düşünce gelişiminden de sonra bir şeyleri kavrayabilme yetisi edindiğimi farkettim. Bu yüzden ilk uyarım, yeterli bilgi birikiminiz yoksa ve eksik hissediyorsanız izlemeyin, okumayın. İzlediniz veya okudunuz, anlamadınız mı? O zaman izlediğiniz, okuduğunuz şey hakkında araştırma yapın. "Ne anlatıyormuş?" diye. İşte o zaman bir şeyleri kavramaya başlarsınız. Böylece tekrar izleyin, okuyun. Tam olarak ne izlediğinizi, okuduğunuzu o zaman anlarsınız.
Gelelim filmimize;
- Spoiler -
Oyunun iki temel ögesi sosyal sınıf ve cinsel kimlik, sorguladığı ise bunların aşılıp aşılamayacağı ya da aşılmaya çalışılmasının sonuçlarıdır. sosyal olarak alt tabakadaki birey yukarı yükselme rüyaları görürken, üst tabakadaki birey ise aşağıya hiç inememekten korkuyor. Üst tabakadaki Julie, çalışanlarıyla vakit geçirip, aile yemeklerine gitmeyi reddederken; uşak olan jean takım elbiseler giyip, şarap içip, fransızca konuşarak bir aristokrat gibi davranmaya çalışıyor. Kendini bulamamış olan kişinin, sahte fikirleri ardına sığınarak, yaratılmış ya da öğretilmiş kimliğiyle pek bir yere varamayacağı, elinde ne kadar güç de olsa onları kullanmayı da bilemeyeceği oyunun gösterdiklerinden biridir.
Ana karakter Julie'ye birçok anlam yükleyebiliriz. Gerek cinsel, gerek sosyal anlamda liberal ve provoke edici, sınırları ortadan kaldıran kadın diyebiliriz; lâkin özünde sadece kafası karışık biri çünkü Jean'in tam tersine sosyal hayatın getiri ve götürülerini, sebep ve sonuçlarını kavrayabilmiş değil ki bence nedeni 'gerçek hayat'ın içindeki deneyimsizliğidir. Yetiştiriliş tarzı, kendi kişiliği ve sosyal hayat onun için öyle çelişkili ki, bir an hizmetkarlarıyla arkadaş olmaya çalışırken, başka bir an onlara emir verirken görüyoruz Julie'yi. öyle ki, oyunun başında güçlü ve liberal kadın olarak görülen Julie, oyunun sonunda sosyal düzene yenik düşmüşçesine -cinsellik ve sosyal sınıf tabularının dışına çıkma sonucuz- , hizmetkarı olan bir adama "ne yapmalıyım?" diye soruyor ve onun verdiği cevabı uyguluyor.
Julie'nin kafa karışıklığı her yerde kendini gösteriyor. çocukluğundan beri erkeklerden nefret etmeye odaklanmış bir yetiştiriliş tarzı yüzünden, nişanlısına bir köpek gibi davranmış ve bu yüzden nişanlısı sonunda onu terk etmiştir. çalışanlarıyla flört etmektedir ama istediğinin ne olduğunun, daha doğrusu yaptığının olası sonuçlarını düşünmemektedir. Jean'ın aşk sözcüklerine kanıp, onunla cinsel ilişkide bulunduktan sonra, aşk sözcüklerinin yalan olduğunu anlaması erkeklere olan nefretini ikiye katlar ama buna rağmen arada bir sevgi yaratmaya ve cinsel ilişkinin utancını silmeye çalışır. yine kendiyle çelişir; çünkü gücünü ve erkeklere olan nefretini cinsel kimliği hiçe sayarak göstermeye çalışır ama bunda da başarılı olamaz. Bu nefretin doruk noktalarında, oyunun son sahnelerinden biri olan Jean'ın Julie'nin kuşunu öldürdüğü sahnede Julie'nin "‘i’d like to see your whole sex swimming in a sea of blood." yani "Tüm cinselliğinin bir kan denizinde yüzdüğünü görmek istiyorum." çığlığıyla duyuyoruz.
Oyun natüralizme örnek gösterilecek bir oyundur. natüralizmse sosyal darwinist yapıya çok yakındır, o da determinizme ve tam da bu noktada strindberg'in julie'nin karakter özelliklerini ve seçimlerini özgür iradeden çok yetiştiriliş tarzı ve genetik özelliklerine bağladığını görmemiz hiç de şaşırtıcı değil. oyunda, sosyal darwinist yapıda olması gerektiği gibi güçlü olan yaşarken, güçsüz olan ölmektedir.
Oyunda Strindberg'in liberal feminizme bakış açısını da açıkça görürüz. Liberal düşünce sahibi kadın sonunda ölürken, sosyal sınıfını ve cinsel kimlğinin ona sunduklarını kabul eden Kristin hayattadır ve normal bir şekilde hayatına devam etmektedir. çünkü o elindekilerle yetinmiş ve baş kaldırmamıştır. liberal bir kadın olan julie'nin annesi çocuğunu liberal yetiştirmiştir amma velakin bu çocuğa sosyal hayatta yarardan çok zarar vermiştir. kendi hayatında ise, aile bütçesini eline alan ve eve dair bayanlara özgü işleri eşine veren kadın, ailenin maddi açıdan göçmesine neden olmuştur.
Oyunun ardından hala kafaya takılan ve sorulması gereken bazı sorular vardır bence:
- Julie'nin aristokratik konumunu reddi ve sosyal sınıf olarak kendinden daha alt tabakadaki insanlarla takılmak istemesinin altındaki neden nedir?
- Julie ve Jean'ın arasındaki cinsel ilişkinin sonucu felakete gidiyor. bunun nedeni nedir?
O zamandan bu zamana kadının toplumdaki yerinin gelişerek değiştiğini savunuyoruz oysa dikkatli bakacak olursak o zamanki düşünce yapısı -kadının ev içinde bulunan ve erkeğin bir adım arkasındaki konumu, belli işlerde söz sahibi olup, belli işlerden uzak durması gerektiği, Kristin'in, nişanlısı Jean ve Julie'nin beraberliğinde Julie'yi aşağılayıp hor görürken, Jean ile hala evlenmek istemesi ya da cinsel ilişki sonucu Jean'ın sözde sevdiği kadını aşağılaması vb.- ve şu andaki düşünce yapısı arasında çok da farklılık yok. Yıkık gibi görünen ilkel içgüdü ve inanışlarımızın üzerine şık bir perdeyi çekiştirip duruyor gibiyiz sanki gizlemek için hiç gelişemediğimizi. Her zaman olduğu gibi kendimizi mi kandırmaktayız?
- Spoiler sonu -
Severek izlediğim ve okuduğum oyunların başında yer alır. Oyuncuları da beğendim. Miss Julie'yi oynayan kadın gerçekten iyi iş çıkarmış. Jean'ı oynayan adamın duygularını pek de anlayamadım desem yalan olmaz. İnsanın duruşundan tahmin edersiniz ya, Julie'yi gerçekten sevip sevmediğini asla anlayamadım. İşin kötü yani tiyatroda oynayanlar da duyguyu belli etmiyorlar. Sanırım bu şekilde olması gerekiyor ama bu durum beni kudurtuyor resmen. Bu adamın Julie için gerçekten ne hissettiğini asla öğrenmeyeceğim. Kathleen karakterini oynayan kadın fena değildi. Fakat sanırım bu Kristin karakterini ne oyunlarda ne de filmlerde asla sevemeyeceğim. Jean'den bile daha sınır bozucu bir karakter bence.
Puan: 9/10
Imdb:5.5/10 Bence Daha fazlasını hakediyordu. Bu filme bu puanı verenler, muhtemelen anlayamadılar...