Spoiler içeriyor
Film gayet sakin ve garip bir şekilde boşlukta bırakan bir filmdi. Karakterler için ayrı filmin sonunda insanların geleceği için ayrı ayrı bilinmezlikler yaşadım. Aslında sonunda ayrıldıkları için değil de daha çok ortalarından sonlara doğru yaşanan şeylerde bir belirsizlik vardı. Josée…devamıFilm gayet sakin ve garip bir şekilde boşlukta bırakan bir filmdi.
Karakterler için ayrı filmin sonunda insanların geleceği için ayrı ayrı bilinmezlikler yaşadım. Aslında sonunda ayrıldıkları için değil de daha çok ortalarından sonlara doğru yaşanan şeylerde bir belirsizlik vardı.
Josée ninesinin (gerçek ninesi değil) çöplerden topladığı kitaplarla kendine sürekli bir dünya hazırlayan gayet aklı başında olan bir yetim ve aynı zamanda sandalyeye bağımlı olan bir kadın. Geçmişini bilmiyoruz çünkü o budapeştede doğduğunu ve bir gezgin olduğunu ailesinin (babasının) bir seri katili yakalarken öldüğünü söylüyor ama ninesi ile nasıl yaşamaya başladığını ne zaman sakat kaldığını bilmiyoruz.
Başka bir karakter olan yetimhaneden arkadaşı bir adam ( o adama ben senin annenim diyor, çünkü yetimhanedeyken bu adam anne kelimesinden nefret ediyormuş) onun için benden önce yetimhaneye bırakılmış, yetimhanedeyken zorba müdürün yemeğine zehir atıp kaçmış diyor. Şunda söylüyor kimse sakat birinin kaçabileceğini düşünmemişti.
Erkek karakterimiz young-seok mezuniyeti gelmiş iş arayan kadınlarla ilişkisi bilinmeyen, kendi geçmişi bilinmeyen bir evi var mı yok mu bilinmeyen bir karakter bunları izlerken sorgulamıyorsunuz ama sonradan aklınıza geliyor.
Young-seok josée' yi sokakta tekerlekli sandalyesinden düşmüş olarak bulur ve bir çekçek arabası kiralayarak evine bırakır. Karşılığında kendisine yemek teklif edilir ve o da girer yer.
Daha sonra nineye sokakta bir dolabı evine taşınmasında yardım eder, daha sonra yiyecek yardımı götürür bunlar kendine verilmiş şeylerdir ama onlara götürür. Yiyecekleri verirken ben de kalırlarsa çöp olacaktı der. Karşılık olarak josée çöplerin için teşekkürler der.
Ilk yakınlaşma valilikten gelen yardım esnasında olur. Young-seok josée nin yanağına dokunur. Kız bir daha gelmemesini söyler. Young-seok bir daha geleceğini söyler.
Aylar sonra young-seok josée'nin yaşlı ninesinin öldüğünü öğrenir ve josée'nin yanına gider.
İkram edilen bir çaydan sonra young-seok camlardan ve kapılardan bahseder ve oradan kovulur. Tam evin dışına hareket etmişken ve soğuk karın üstünde adım sesleri duyulurken josée tekerlekli sandalyesi ile evin dışına çıkar ve gitmemesini söyler. Öpüşürler, sevişirler.
Burada josée'nin yalnızlıktan ne kadar korktuğunu ve birilerine ne kadar ihtiyaç duyduğunu görebiliriz. Maddi olarak değilse bile manevi olarak bur sevgi ihtiyacı gözlemleniyor. Daha sonra ise lunapark sahnesi var, adım adım basitçe ayrılık.
Anlamadığım sahne iskoçya sahnesi, young-seok josée'yi sırtında taşıyor ve bir banka kadar uzun bir yeşillik alanda yürüyorlar daha sonra josée buraya hep seninle gelmek istemiştim diyor ve sahne büyüdüğünde yanında young-seok'u göremiyoruz.
Saat 01.01 di bittiğinde kadın karakterin yalnızlığını ve savunmasızlığını ucu açık sert ve bir o kadar da canlı repliklerini hissettim çok yakından.
Bir sonraki sahnede young-seok ve bir kadın arabada giderlerken kadın young-seok 'a kendi düğün davetiyelerini veriyor. Otoyolda hemen bir diğer arabada da josée var young-seok onu gördüğü için mi ağlıyor bilmiyorum ama ağlar gibiydi.
Daha sonra akvaryum sahnesi var.
Orada yanımda olmadığını bilmeme rağmen güzeldi gibi bir şeyler söylüyor josée. Young-seok ise neyden bahsediyorsun sen diyor ve yine ağlıyor.
İlkbahar mevsiminde bir ağaçlık yolun içinden geçiyorlar ve josée çiçeklerin güzel kokarak ölmesinden bahsediyor.
Film burada bitiyor.
Kaliteli sahneler bazı kaliteli replikler güzel oyunculuklar, iyi bir atmosfer ama uzun bir süre.