Ne boktan bir gün ki o filmi bile sevebilirim bugün. Sokaklarda yalpalayan, dayak yiyen varoşları, tecavüze uğrayan kadınların ve her sesten korkan büyüyememiş çocukların acılarını barındıran bir dünyayı. Hayır bu yazı o film ile ilgili değil, aynı zamanda ilgili. Bu…devamıNe boktan bir gün ki o filmi bile sevebilirim bugün.
Sokaklarda yalpalayan, dayak yiyen varoşları, tecavüze uğrayan kadınların ve her sesten korkan büyüyememiş çocukların acılarını barındıran bir dünyayı.
Hayır bu yazı o film ile ilgili değil, aynı zamanda ilgili.
Bu yüzden gerçekten umrumda olmasını istemediğim beklentilerinizi üzerimden çekerseniz sevinirim.
Beyaz sayfalar dolusu hikaye yazan bir küçük çocuğu kara kaplı defterlere, siyah sayfalara iten bu yalnızlığı, bu zalimliği üzerimde kaç zamandır hissediyorum bilmiyorum.
Şiddet, ben onun pençesinden kaçmaya çalıştığım her an karşıma çıkıyor.
Ben bile kendi ruhumu hırpalıyorum.
Bildiğim tek yaşam şekli bu, bu bana öğretilen.
Elbet insanlar göründüğünden çok kirli çoğu zaman.
Pis gülüşlerin arkasında neler yattığını kim bilebilir?
Ninni diye adlandırılan melodilerin ok gibi saplanıp kaldığı bir kara delik kalbim.
Sigara dumanının söndüremediği streslerin arasında savrulan, savrulan ve savrulan binlerce insanız.
Birbirini bilmeden savrulan küllerden başka ne olabildik ki zaten.
Ki bu dünyada külleri bile anka kuşları ile romantize eden varlıklarız.
Bir şehirde bir adam ölüm döşeğinde şu an.
Bir anne yaklaşık üç yüz altmış beş gündür arkamdan ağıtlar yakıyor.
Yıldönümü yakındır.
Günlerdir düşünüyorum.
Hayır aylardır
Beynim uyuşsun istiyorum, tümüyle bloklamak istediğim düşüncelerimi zalimce bastırdığım ilk sefer bu değil.
Sigaranın dökülmüş külleri ellerime kadar ulaşıp parmaklarımı yakıyor, tuşlarımı kirletiyor, kahveme dökülüyor, gözümün yaşına, ruhumun hüznüne ve kalbimin kırıklarına doluyor.
Bitmeyen bir şarkı beynimin kıvrımlarını işliyor.
Bundan kalan tüm varlığım ile tiksiniyorum.
Bir bağımlı değilim.
Bir kriz geçiriyorum.
Tek bir solukta kara sayfaları karalıyorum.
Anlatamadığım binlerce şeyin anlatamamayı tercih ettiğim birer yansıması sadece yazdıklarım.
İnsanlardan uzağım, kendimden uzağım.
İşte beni büyüleyen bir şey unutulmuş bir sigaranın kendi boyunca uzayan, sonsuzlaşan külleri tam şu an.
İşte bunun için artık çabalamıyorum, anlatamıyorum, uzun zamandır satırlarım benden başka kimse için pek anlamlı değil artık.
Artık hikayeler yazamıyorum.
Bir daldan kocaman ve ardı ardına soluklar almamın tek sebebi artık varoluşumun anlamsız kalması.
Varoluşçuluk? Bir zamanlar buna ben de tapıyordum.
Benim için her şey anlamsızlaşmadan belki saniyeler öncesinde.
Ruhumun artık dinginleşmesini isterken onu bastırmaktan ileriye gidemedim.
Artık hissetmemek için her yolu deneyen bir hiçim.
Komiktir ki pakette aylardır yüzüne bakmadan buruşturduğum sigaraların bile sanırım tarihi geçmiş.
Ellerim titriyor, bu ızdırap bitmiyor.
Siz her biriniz o hayran kaldığınız filmlerdeki insanları gerçek yüzleri ile gerçek sokaklarda görmeyi kaldıramayacak kadar hainsiniz.
Şimdi dinginleşmekten başka hiçbir şey duymak istemiyorum.
Yazmaktan tek beklentim artık bu.