Spoiler içeriyor
Kitapta neler anlatıldığı ya da ne anlatılmaya çalışıldığından ziyade Martin Eden'in benim için biricikliğini anlatmaya geldim. Martin Eden okuduğum ilk andan itibaren en sevdiğim kitap haline geldi. Yüzlerce kitap okusam da daha fazla seveceğim bir kitap olacağını sanmıyorum. (Belki daha…devamıKitapta neler anlatıldığı ya da ne anlatılmaya çalışıldığından ziyade Martin Eden'in benim için biricikliğini anlatmaya geldim.
Martin Eden okuduğum ilk andan itibaren en sevdiğim kitap haline geldi. Yüzlerce kitap okusam da daha fazla seveceğim bir kitap olacağını sanmıyorum. (Belki daha fazla severim ama Martin Eden'in yeri hep ayrı.)
Sahip olduğum Martin Eden'in üzerinde bir yaşanmışlık var. Kitabımı görmenizi çok isterdim. Okurken kırdım, büktüm; defalarca çizdim ve neredeyse her sayfasına post-it yapıştırdım. Martin'in yazmaya karar verdiği sayfada yazı yazan bir adam çizip boyadım ve son sayfada karanlık suları resmetmeye çalıştım. Hatta gittiğimiz kampta şükür listesi yapmak için en arka sayfasını kullandım. Arkadaşıma okuması için ödünç verdim onun da birkaç çizdiği kısım ve ayraca benim için yazdığı not var. Kısacası kitap harap ama tamamen benim haline gelmiş durumda.
Şimdi tekrardan okuma şansını bulduğum alıntıları sizinle paylaşacağım:
(Zamanla bunları güncelleyip yenilerini ekleyeceğim)
"...farkındaydı ki güzelliğin en derinlerine, kendisi ve insanoğlu tarafından hiçbir zaman tamamen nüfuz edilememiştir. İnsanın hiçbir şey hakkında nihai bilgiyi asla elde edemeyeceğini; güzelliğin gizeminin hayatın gizeminden hiç de az olmadığını, hatta güzelliğin telleriyle hayatın iplerinin birlikte dokunduğunu; kendisinin de güneş ışığı, yıldıztozu ve harikalardan oluşan o akıl sır ermez dokunun küçücük bir parçasından başka bir şey olmadığını sevgili Spencer'ı sayesinde biliyordu."
"Sadece kendi dünyasıyla sınırlı dar görüşlünün, evrensele akıl hocalığı yapmaya çalışmasının kadim tragedyasıydı bu."
"Demek onun bu kötü yola sapmasına neden olan şey bir yalanmış. Bunu bilseydi asla yazar olmaya kalkışmazdı."
"...bulabileceği herhangi bir işten daha fazla para kazanacaktı. Savaşı kaybettiğini düşünürken kazanmıştı. Başarısını kanıtlamıştı. Yolu belliydi artık."
"O kadar uzun zamandır parasızdı ki açlıktan ölmekten son anda kurtarılan biri yiyecekleri nasıl gözünün önünden ayırmazsa o da elini gümüşlerinin üzerinden çekemiyordu,..., o para onun için dolarlardan ve sentlerden çok daha büyük bir anlam ifade ediyordu. Başarı demekti."
"Kanunları ve kurumları, dinleri ve gelenekleri, bunları yapan varlıkların doğasını bir yana koyun, bu varlıkların yapıldığı maddenin doğasını bilmeden nasıl anlayabiliriz?"
"Kendisinin okuduğu kitapları onlar da okuyabilirdi. Nasıl olur da kitaplardan bir şey öğrenmezlerdi?"
"Sosyalistlerden korkuyor ve nefret ediyorsunuz. Ama neden? Ne kendilerini tanırsınız ne de fikirlerinizi bilirsiniz."
"Kendisi düşünsel anlamda ahlakçıydı ve etrafındakilerin tuhaf bir ekonomik, metafizik, duygusal ve taklitçi karışımdan oluşan döküntü ahlaki yaklaşımları, basmakalıp laflardan ibaret kendini beğenmişliklerinden çok daha sıkıntı veriyordu ona."
"...yani kendi küçük hayatlarını dar kafalı küçük formüllere göre yaşayanları, bir araya toplaşmış sürüler dışında var olamayan varlıkları, yaşamları başkalarının düşüncelerine göre kalıplara sokanları, kölesi oldukları çocuksu kurallar nedeniyle gerçekten yaşamayı ve birey olmayı becremeyenleri düşününce bir iki kez acı kahkalara boğuldu."