"Lord Henry' nin bir keresinde söylediği gibi, bu samimi dürüstlük, gerçekten iyi olan bütün insanların düştüğü ve hiçbirinin tümüyle kurtulamadığı tek bağışlanmaz hataydı." "Sevgili yavrum, ömürlerinde tek bir kez sevenlerdir asıl sığ olanlar. Onların vefa, sadakat diye adlandırdıkları şeyi ben,…devamı"Lord Henry' nin bir keresinde söylediği gibi, bu samimi dürüstlük, gerçekten iyi olan bütün insanların düştüğü ve hiçbirinin tümüyle kurtulamadığı tek bağışlanmaz hataydı."
"Sevgili yavrum, ömürlerinde tek bir kez sevenlerdir asıl sığ olanlar. Onların vefa, sadakat diye adlandırdıkları şeyi ben, ya alışkanlığın verdiği rahatlığa ya da hayal gücünün yokluğuna bağlarım. Zihinsel yaşam için tutarlılık neyse duygusal yaşam için de vefa odur: basit bir yenilgi itirafı. Vefa! Bunu incelemem gerekiyor günlerden bir gün. Sahiplik tutkusu da giriyor bu işin içine. Başkaları alır diye korkmasak çoktan atacağımız bir sürü şey var."
"Artık sevmediğimiz kişilerin duygularında her zaman bize gülünç gelen bir şey vardır."
"Kişinin kendi kendini suçlaması doyum verici bir lükstür. Kendimizi suçladığımız zaman başka hiç kimsenin bizi suçlamaya hakkı yokmuş gibi gelir. Kişiyi günahtan arındıran itirafın kendisidir, yoksa günah çıkartan papaz değil."
"Vicdanın ne olduğunu biliyorum artık... Benliğimizin en tanrısal yanı."
"Çoğu zaman hayatın gerçek trajedileri sanat ölçütlerinden öyle uzaktırlar ki içerdikleri kaba şiddetle, tutarsızlıklarıyla, anlamdan yoksun oluşlarının gülünçlüğüyle, zariflikten, kıvraklıktan yoksun oluşlarıyla bizi incitirler. Tıpkı kalabalığın etkisi gibidir üzerimizdeki etkileri. Katıksız bir kaba kuvvet izlenimi bırakırlar üzerimizde, biz de buna başkaldırırız. Öte yandan, arada bir, sanatsal güzellik öğeleri taşıyan bir trajedi hayatımıza girer. Bu güzellik öğeleri sahiciyse olay bizi doğrudan, dramatik yapısı yönünden etkiler. Birden bakarız ki artık oyuncu olmaktan çıkmış, oyunun seyircisi olmuşuz."
"Güzelliğe karşı duyulan salt fiziksel hayranlık değildi bu. Böyle bir hayranlık duyulardan doğar ve duyular yorulduğu zaman da ölür."
"- Ya sanata ne diyorsun?
+ Bir illettir.
- Aşk?
+ Yanılsama.
- Din?
+ İnancın yerini tutan günün modası.
- Sen kuşkucusun.
+ Hiç de değil. Kuşkuculuk imanın başlangıcıdır.
- Ya nesin sen öyleyse?
+ Tanımlamak kısıtlamaktır.
- Bir ipucu ver bana.
+ İp dediğin kopar. Labirentte kaybolabilirsin."
"Sığ hüzünler, sığ aşklar uzun ömürlüdür. Büyük aşklar, büyük üzüntülerse kendi büyüklüklerinin kurbanı olurlar."
"+ Çok mu aşıksın ona?
- Bilebilsem!
+ Bilmek her şeyin sonu olur. Çekici olan bilememektie. Sis her şeye harika bir güzellik katar.
- Ya da insana yolunu şaşırtır.
+ Bütün yolların sonu aynı noktaya çıkar, biricik Gladys.
- Ya o nedir?
+ Hayal kırıklığı."
"İnsanın yüzde yüz emin olduğu şeyler hiçbir zaman doğru değildir. İmanın felaketi ve de romantizmin öğrettiği ders budur işte."
"Sanatın eylem üzerinde etkisi yoktur. Sanat eyleme geçmek isteğini yok eder. Şahane bir kısırlığı vardır. Toplumun ahlaka aykırı saydığı kitaplar topluma kendi ayıbını gösteren kitaplardır."