🔮 ON ÜÇ'ÜN GİZEMİ 💬 Herkese merhaba arkadaşlar. Bugün Sebastıan Beaumont'un "On Üç'ün Gizemi" adlı kitabını inceleyeceğim. Tür olarak gizem-psikoloji türünde bir kitap. Toplam 247 sayfalık bu kitabı ben iki günde bitirdim. Şimdiden iyi okumalar herkese. 💥 Sebastıan Beaumont, İskoçya'da…devamı🔮 ON ÜÇ'ÜN GİZEMİ
💬 Herkese merhaba arkadaşlar. Bugün Sebastıan Beaumont'un "On Üç'ün Gizemi" adlı kitabını inceleyeceğim. Tür olarak gizem-psikoloji türünde bir kitap. Toplam 247 sayfalık bu kitabı ben iki günde bitirdim. Şimdiden iyi okumalar herkese.
💥 Sebastıan Beaumont, İskoçya'da doğdu ve büyüdü. Manchester Metropolitan Üniversitesi'nden Yaratıcı Sanatlar - Yaratacı Yazarlık dalından dereceyle mezun oldu. Brighton'da yaşayan yazar, özel bir muayenehanede psikoterapi danışmanı olarak çalışmaktadır. İnsan psikolojisi üzerine yazdığı romanı On Üç'ün Gizemi için Sanat Konseyi Bursu almıştır.
🎭 Her şeyimi kaybettim, babamdan bana kalan elektronik şirketimizde bunlardan biriydi. İflas etmiştim ve her gün bir öncekinden daha kötü bir hale geliyordu. Param bitmişti ve çaresizlik beni tüketmişti. Yakın arkadaşım Graham ile konuşurken bana bir tavsiyesi oldu. Benim dediğim şeyi koşulsuz şartsız yerine getiriceksin ve 1 yıl boyunca yapacaksın, dedi. Ben de kabul ettim. Teklif ettiği şey 1 yıl boyunca taksicilik yapmamdı. Bana çok saçma gelmişti ama kabul ettim. İlk başlarda her şey normaldi. Sıradan bir taksiciydim. Gece vardiyasında çalışıyordum ve her türden insanla karşılaşıyordum. Bazen kendimi çalışmak için çok fazla zorluyor ve aşırı yoruluyordum. Böyle zamanlarda zihnim bazen benimle oyun oynuyordu. İlk başlarda tuhafıma giden oyunlar bir yerden sonra bana zevk vermeye başlamıştı. Durmak bilmeden çalışıyor ve kendimi bu tuhaf evrene atıyordum. Bir gün devamlı aldığım bir müşterinin ve o adresin gerçekte olmadığını öğrenince benim için her şey değişti. 13 numaralı o ev ve hasta kadın belki de kırılma noktamdı. Gerçek ve sahte arasında ince bir çizgiydi. Belki de bir yanılsamaydı, zihnimin bana bir oyunuydu. Belki de o ev gerçek geri kalan her şey kurgudan ibaretti.
✨️ Kitabı okurken en çok merak ettiğim şeylerden biri neden 13 sayısının seçildiğiydi. Pekala bu rakam da olabilirdi belki de 2 basamaklı herhangi bir sayıda. Mesela neden 14 değildi ? Yazar neden 13 sayısını seçmişti. Bunu düşünürken bir yandan da araştırmaya koyuldum. Çünkü 13 sayısının muhakkak ki bir anlamı olacağına kendimi inandırmıştım. Ve düşündüğüm gibi de çıktı. Şimdi bu bilgileri sizin için biraz derledim. Ve kendim de defterime bazı notlar aldım.
1️⃣ Leonardo da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" adlı ünlü tablosunda, Hristiyan inanışına göre İsa'nın Roma askerleri tarafından yakalanıp çarmıha gerilmeden önceki akşam, havarileriyle birlikte yediği son yemek resmedilmiştir. Bu yemek masasında 13 kişi vardır. Yemeğe son katılan yani 13. olan kişi havari Yahuda, İsa'ya ihanet edip onu ele vermiştir. Bu sebeple Batı'da bazı lüks restoranlarda bir masanın etrafına 13 kişi oturulmasına izin verilmez.
3️⃣ İskandinav Mitolojisinde geçen bir öyküye göre, 12 tanrı Valhalla'da bir yemeğe davet edilir. Bir sofranın etrafında toplanan tanrıların yanına tam o sırada davetsiz bir misafir olarak Loki gelir. Loki bu sofradaki 12 tanrıdan en favorisi olan iyilik tanrısı Balder'ı öldürerek eğlenceyi bozar. Bu olay İskandinav halklarının en gözde tanrısı Balder'ın ölümüyle sonuçlanan kavgaya yol açtığı için uğursuz kabul edilir.
🎯 Yunan mitolojisinde, tanrıların evi olan Olimpos Dağı'nda 12 tanrı oturur. Yunan mitolojisine en son katılan tanrı olan Dionysos için Hestia isimli tanrıça, Olimpos'tan ayrılarak insanlar arasında yaşamaya başlar. Böylece Olimpos'taki tanrı sayısı, kötü kabul edilen 13'e ulaşamaz.
🔥 Aslında kitabın ilk başlarında J. D. Salinger'ın "Çavdar Tarlasındaki Çocuklar" kitabını okuyor gibi hissettim. Salinger, edebiyat çevreleri ve bazı okurlar tarafından tekdüze ve sıradan kurguları işlediği için taşlanıyordu. Bu kitabın da başı tıpkı gayet sıradan, normal ya da tekdüzeydi. Çok hayatın içerisindendi her gün binlercemizin başına gelen şeylerden biriydi kitabın içindekiler. Bu yüzden ilk sayfaları okurken biraz zorlandım. Ama kitap ilerledikçe benim için ilginçleşmeye başladı. Merak unsurunu canlı tutuyor ve kendini okutuyordu. Hatta bir ara kitabı hafifte olsa "Zindan Adası" filmine benzettim. Kitabın son kısmı beni tam anlamıyla tatmin etmedi. Çok açık uçlu bırakılmıştı. Çok muazzam bir kurgusu olmamasına rağmen bence iyi bir psikoloji-gizem kitabıydı. Okumak isteyenler okuyabilir. Şimdiden iyi eğlenceler.