Ne ne ne! Aşk üçgencikleriyle dolu olmayan, KÜRESEL KIYAMET İÇEREN BİR YERLİ YAPIM MI..!?? Evet dostlar yanlış duymadınız, sonunda boktan aldatma senaryolarından kısmen de sıyrılmış olan, bir nevi küresel kıyamet sonrası kurtulmaya çalışan bir denizaltı mürettebatını ve bir grup bilim…devamıNe ne ne! Aşk üçgencikleriyle dolu olmayan, KÜRESEL KIYAMET İÇEREN BİR YERLİ YAPIM MI..!??
Evet dostlar yanlış duymadınız, sonunda boktan aldatma senaryolarından kısmen de sıyrılmış olan, bir nevi küresel kıyamet sonrası kurtulmaya çalışan bir denizaltı mürettebatını ve bir grup bilim insanının hayatta kalma çabasını anlatıyor bu dizi. Ama durun durun, daha da şaşıracaksınız; Bu dizi aynı zamanda yabancı bir yapım olan ve benim de izlerken çok keyif aldığım Into The Night dizisi ile de aynı evrenlerde geçiyor. Hatta ve hatta dizinin son bölümünde bu iki dizi B-BİRLEȘİYORR!!
Abii şu duyguyu tatmak da çok güzelmiș bee. İki ayrı dizinin ortak bir noktada birleşip oyuncuların diğer diziye geçişini izlemenin verdiği keyif anlatılamaz..
Kısaca dizinin konusundan ve içeriğindeki bazı mallıklardan bahsedelim 🤗
Şimdi Dünya'da yine ve yine bir küresel kıyamet söz konusu. Bu sefer ki kıyametimiz ise Güneş kardeşin yaptığı patlamaların bu sefer azıcuk fazla kaçması. E bunun sonucunda da Güneş'teki zararlı ışınlar Dünya'ya daha fazla etki etmeye başlıyor. İnsanlar, hayvanlar, yiyecekler ve daha nice şeyi de etkilemeye, öldürmeye başlıyor..
Başrolümüz Kıvanç Tatlıtuğ ve onun bilim insancık arkadaşları ise kendi çaplarındaki bir denizaltı ile tam da Güneş sorunları gün yüzüne çıkmaya başlarken, okyanusun derinlerine doğru bir dalış yapıyorlar. Tabii bu dalışla da bu zamana kadar verdikleri sadakalar devreye girmiş olacak ki Güneş'in neden olduğu ilk toplu katliamdan da kıl payı kurtulmuş oluyorlar. Sonrasında ise Kos'un kıyısında, Yakamoz S245'in mürettebatı ile gizemli bir karşılaşma yaşayıp hayatlarını bu mürettebatın yanında sürdürmeye ve hayatta kalmaya çalışıyorlar..
________--ᏕᎮᎧᎥᏝᏋᏒᎥᎷᏕᎥ--________
4 paragraftır spoilerlı kısım gelse de sövsem diye bekliyordum.. 😔
İlk olarak abi tamam sonunda yerli bir yapım olarak güzel bir işe imza atmışsınız, tamam hadi eyvallah. Ama şu maden bölümünde sinirden TV'ye uçuyordum az daha aq. Yahu elinizde koca koca makineli tüfeklerle giriyorsunuz madene, ellerinde 2-3 tane kazma olan adamlardan dayak yiyorsunuz. Ulan sıkınsanıza kafalarına 8 10 kurşun amk!
Hayır bir de şu bizim salak ikinci komutan olan Yonca da dayanamayıp madene iniyor en sonunda, harp akademisinde sözde öğrendiği (!) dövüş teknikleriyle yamyam madencileri ebesinin nikahlarına göndermek varken oradan oraya savrulup dayak yiyor. Belinde ne silah var ne başka bir şey, en sonunda eline bir silah geçiyor titremekten sıkabildiği yok.. Ulan siz harp okulu diye yüzme kursuna mı gittiniz anlamadım ki amq.
Son bölümün son sahnesinde, Ayaz'ın Alman herifi vurmaya hazırlandığı ama o sırada Arman'ın bu anı böldüğü sahneye de değinmek istiyorum. Ulan canını yediğim Ayaz abim benim, kıyametin ortasında bir tane Türk bulmuşsun. "vay gardașım, nabuyosun sen buralarda yaağ" demek yerine adamın böğrüne böğrüne kurşun mu sıkılır aw
He bir de ben buradan şeref yoksunu namussuz Altan'a seslenmek istiyorum: Altan, umarım Umut'un ateşlediği o füzeler götünde patlar.
________--ᏕᎮᎧᎥᏝᏋᏒᎥᎷᏕᎥ ᏰİᏖᏖİ--________
Abi bir de bizim Türk donanmasını ne kadar aşağılık, ne kadar şeref yoksunu olarak göstermişler öyle ya. Hayır tamam aralarında bir iki tane çıkar anlarım ama şu santralin başındaki taşaklı abi hariç hepsini mi böyle gösterirsiniz be..
Neyseciğime işte yine de bütün mantık hatalarına rağmen bence Yalı Çapkını'nını izlemeyi bırakıp, tam da şu an böyle adam akıllı bir yerli diziye başlamanız gereken bir yapım olmuş. En sonunda yabancı bir diziyle birleşip konuyu birlikte götürmeleri de cabası tabikisi..
💭 Yaklaşma skerim belanı hea (¡)
- Kafası karışık bir Türk deniz subayı
🍿 7/10 🍿