Filmdeki birçok kısım İncir Reçeli filmiyle benzerdi. Kitabını okusam Kürk Mantolu Madonna gibi bir aşk hikayesi olarak keyif alırdım sanırım. İzlenir mi, olaysız ve biraz iç sıkan tarzda bir şeyler izlemek isterseniz neden olmasın? Vakit geçirmelik olarak izlenebilirdi. En azından…devamıFilmdeki birçok kısım İncir Reçeli filmiyle benzerdi. Kitabını okusam Kürk Mantolu Madonna gibi bir aşk hikayesi olarak keyif alırdım sanırım. İzlenir mi, olaysız ve biraz iç sıkan tarzda bir şeyler izlemek isterseniz neden olmasın? Vakit geçirmelik olarak izlenebilirdi. En azından İncir Reçeli'ne sinir olmama rağmen bunu merak ederek izleyebildim.
!!!Spoiler!!!
Öncelikle aşk filmlerini genel olarak sevmediğim halde filmi sevdiğimi itiraf etmem gerek. Sebebi muhtemelen kitap okur gibi hissettirmesi. Replikler kitap cümleleri gibiydi ki zaten Arif de yazdığı kitapla bize böyle bir havada anlattığı için kitap okumuş gibi hisediyorsunuz bitince. Aşırı dramatik bir llay örgüsü yoktu ama karamsardı. Erkek karakteri yani Arif'i sevmedim. Zaten genelde erkek karakterlere daha çok gıcık oluyorum bu tarz filmlerde, fazla uyuz geliyorlar. Karakterin yapısı, konuşma tarzı veyahut direkt kendisi bana çok tersti sanırım bundan kaynaklı iticiliği vardı. Lakin Müzeyyen konusunda incindi ve haklıydı.
Müzeyyen'e gelirsek...
En başta kadının tarzı hoşuma gitmişti yani gerçek hayatta böyle biriyle arkadaş olmak istemezdim ama filmde izlemesi keyif veren eksantrik bir kadındı. Ama film ilerledikçe Müzeyyen'in tuhaf hareketlerinin artmaya başlaması beni ondan soğuttu. Göründüğü gibi havalı bir kadın değildi hatta dediğim gibi arkadaş olmak istemezdim çünkü spesifik olarak bir şey yapmasa bile rahatsız edici bir şeyler vardı üzerinde. O kötü enerjiyi hissettim bir yerden sonra. Arif de hissetti. Filmde bahsedilen "çıt" sesini aslında izleyici de önceden duymuştu.
Yine de bunu beklemiyordum. Bana göre Müzeyyen yalnızca birkaç adamı sevebilen ama hiçbirini umursamayan hayatı kafasına göre yaşayan, derin anlamlı duygulara ya da etik kurallara pek önem vermeyen hayatına giren adamlara karşı acımasız bir kadındı. O yüzden de sonda eski eşini hala sevdiğini söylemesi ilginç geldi. Onu unutamamış olması garip geldi. Bana kalsa ilgiyi seviyordu lakin birinden olması yeterliydi. Arif'i de sevmedi çünkü sevgi onun için mühim bir şey değildi. Yaşayıp gidiyordu insanlarla oyalanarak.
Ama Müzeyyen'de benim asıl ilgimi çeken zeki olmasıydı. Cevapları, konuşma tarzı insanı kendisine çeken tarzda bir kadındı. Kitap konusundaki "ithal" yorumu bence çok iyiydi. Ciddi manada zekiydi ve iyi bir gözlemciydi. Lakin görünümünün aksine zayıftı. Söz konusu aşka dair duyguları olduğunda kafası karışıktı. Dışarıdan baktığında kimseyi çok da sevmiyor herkessiz de yaşar gibi dursa da içinde kimi sevdiğine karar verememiş ya da eskiyi unutamamış biriydi.
Filmin sonunda Arif'in doğru olanı yaptığını düşünüyorum. Bu beni mutlu etti. Arif'i sevdim mi hayır ama Müzeyyen gibi birini de hak etmiyordu. Daha ne istediğini bilmeyen, farklı biri gibi davransa da zayıf biri olduğunu saklayamayan bir kadındı. Güvenilmez biriydi. Arif'le beraberken eski eşini unutamamıştı. Değmezdi yani. İyi ki 2. çayı kabul etmedi Arif. İnsanın kendisini seçmesi önemlidir. Karşısındakini ne kadar severse sevsin.
İncir Reçelindeki senarist gibi Arif de yazardı. İncir Reçeli'nde kızın gittiği gibi Müzeyyen de gitti falan filan. Konular ve durumlar farklı olsa dahi bence benzer şeyler vardı. Ama bu filmin kitap havası izletti kendini.