Spoiler içeriyor
Bence bu kitap okuyucu için ya siyahtır ya beyaz. Sevmeyenler kesinlikle net bir şekilde sevmez; seven ise, abartılı biçimde sever. Ama sebebini bilmeden. Ben de neden sevdiğimi bilmeden çok sevdim. Kitapta o kadar çok geçmişe dönüş var ki anlam kopukluklarından…devamıBence bu kitap okuyucu için ya siyahtır ya beyaz. Sevmeyenler kesinlikle net bir şekilde sevmez; seven ise, abartılı biçimde sever. Ama sebebini bilmeden. Ben de neden sevdiğimi bilmeden çok sevdim.
Kitapta o kadar çok geçmişe dönüş var ki anlam kopukluklarından kitaptan sıkılabilirsiniz. Ben ne okuyorum diyip kapatabilirsiniz. Kapatmayın. Evet baktığımda ne okuduğumu ne anlattığını sonucun ne olduğunu anlayamasam da kitapta beni çeken bir şeyler oldu. Bir çok cümleyi defalarca okudum. Anlamadığım için değil, daha iyi anlamak, hafızamdaki gereksiz bilgileri çıkarıp yerine kitaptaki cümleleri koymak için defalarca dönüp okudum aynı cümleleri. 127 sayfalık bir kitapta, 400 sayfalık Reşat Nuri okumuşum huzuruyla doldum.
İlerleyen zamanda biri çıkıp kitap ne anlatıyor diye sorsa belki yanıt veremem. Fakat öneririm.
🌸 Affetmek yakıcı bir şeydir, ateşle çalışır. Artık ihtiyaç duymadığım şeyleri yakar. İnsan ancak artık ihtiyaç duymadığı şeyleri affedebilir. Lütuf nehri asla kurumaz derler. Bu nehir asla kurumaz. Sanmam.
🌸 Her devirde aklı olanın, fikrini kiralamayı reddedenin suçlanmasından, haksız çıkarılmasından, iğdiş edilmesinden, azarlanıp paylanmasından bıktım.
Bütün faturanın düşünene kesilmesinden bıktım. Bu toprak okuyanını, düşünenini, münevverini, aydınını, entelektüelini, entelini hiçbir zaman sahiplenmedi. Onu hep küçümsedi. Onu hep zaman dışı, gerçek dışı buldu. Onu asla ciddiye almadı, onunla daima dalga geçildi. Sanki bir yerlerde bir hayat var; onun çok mühim ve gerçek meseleleri var da bu zavallı orada değil, çeyrek çepelek hülyalar içinde bambaşka bir yerde, harikalar diyarında yaşayan bir meczupmuş, romantik bir serseriymiş, daima güçsüz ve korkak bir enayiymiş gibi bakıldı ona. Dünyayı anlamaya ilk heves ettiğinde çok okuma, çok düşünme kafayı üşütürsün dediler. Direnip devam ettiyse ergenliğinde şuna bak, çıktığı kabuğu beğenmiyor dediler. Devam edip yetişkin olduğunda ne oldu hani o kadar kitap okudun bir baltaya sap olabildin mi, bak şimdi tutunamayanları oynuyorsun dediler. Kimse bütün değerlerin ucuzlaştığı bir ortamda tutunmanın en iyi ihtimalle onursuz bir beceri olduğundan bahsetmedi.
🌸 Kimse yola çıkarken olduğu halde kalmadı. Mazlumlar zalim, aşıklar hain, mücahitler müteahhit ve gariban galip oldu. Hayaller hüsran, hayatlar berbat oldu.
🌸 Salih, sen yanlışsın. Başından beri hatalısın. Bir ömür boyu bu toplumun bir ferdi olmak için yırtındın. Birinin oğlu, birinin öğrencisi, birinin asker arkadaşı, birinin iş arkadaşı, birinin yoldaşı, başka birinin sırdaşı olmak için çabaladın. Sokaktaki kalabalığın hakiki bir parçası olmak istedin. Olamadın. Olmadı. Baştan sona yanlışsın dediler bana; Her sokağa çıktığımda konuşmadan bana bunu söylediler.
Dışlanmanın yeni biçimleri var doğru. Toprak beni dışladı, insanlar beni dışladı, hava, su, sokak hayvanları ve siyasi partiler. Hepsinden dışlandım. Hiçbir şey yapmadan, sadece kendim olarak. Burada doğup büyüdüm ama toplumun benimle konuşmaya başladığı ilk andan itibaren duyduğum tek bir şey vardı: benim bütün doğru zannettiklerim yanlıştı.
🌸 İnsan metruk bir geleceğe yakalanabilir, onun tarafından köşeye sıkıştırılabilir. Hafıza bir intikam makinesine dönüşebilir ve kişiyi hayatının geri kalanı boyunca sadece yaşanmış olanla değil, hiç yaşanmamış anılarla da durmadan avlayabilir. Istırapların en büyüğü bu olmalı. Asla bilinmeyecek yaşantıları özlemek, geçmişin değil geleceğin nostaljisi. İşte yaşaması bitse de gömülemeyen budur.
🌸 İnsan yanlış birine aşık olamaz mı? İnsan kendini durmadan aşağılayan, ona üzüntülerinle, isteklerinle, duygularınla ve düşüncelerinle yanlışsın, ben senin görmek istediğin kişi değilim, ben benim diyen birini sevemez mi?