(Bir fragmandan daha az spoiler var.) Bir komedyen olan Richard Ayoade'nin ilk uzun metrajlı filmi. 2010'da yayınlanmasına rağmen sanki 60'lardan gelen eski bir video kaseti gibi yer yer sahneyi atlayan ve yer yer de hızla geçen ya da belki bekleyerek…devamı(Bir fragmandan daha az spoiler var.)
Bir komedyen olan Richard Ayoade'nin ilk uzun metrajlı filmi.
2010'da yayınlanmasına rağmen sanki 60'lardan gelen eski bir video kaseti gibi yer yer sahneyi atlayan ve yer yer de hızla geçen ya da belki bekleyerek o an sahneye odaklanmamızı isteyen bir film.
Kendi düşüncelerini ve yaşamından bir kesit aldığımız Oliver'ın anlatıya destek olduğu roman uyarlamasında, iliklerimizi kadar Galler'in puslu ve yağmurlu havasının yarattığı kasvetli hissayatı alıyoruz. Bu hissiyat denizin dibini boylamış bir "denizaltı" gibi, sessizlik ve yalnızlık verecek, dalgaların çırptığı kuma Oliver'ın bastığı her ayakta daha yükselecektir. En azından hissettiğim buydu. Belki de bundan daha da falzasını verebilir ki bunun en büyük nedeni birçok kişinin tahmin edebileceği üzere müzikleridir. Bilmeyenler için filmin içinde geçen ve filme gerçek bir an hissiyatını katan filmin hoş kliplerinde de çalan şarkıların sahibi
bağımsız Rock grubu Arctics Monkeys'in solisti Alex Turner'dır ki kendisinin yaptığı işin filmin tanınmasında ve belki de insanlar tarafından bu kadar sevilmesinde etkisi çok büyüktür.
Yine de filmin içinde geçen birçok müzik dekoru var ve bunlar da takdir edilmeli. Andrew Hewitt'in kasvetli açılış sekansı müziği bunlardan ilki.
"Çoğu insan kendisini yeryüzünde benzeri olmayan bireyler olarak görür. Bu düşünce, onları her şey yolundaymış gibi yataklarından kalkmaları, yemek yemeleri ve boş boş gezinmeleri için motive eder. Adım Oliver Tate.”
Oliver'ın anlatıya nasıl destek olduğunu buradan da anlayabilirsiniz.(izlemeyenler için bu açılış sekansından) Fakat asıl olay, Oliver'ın her şeyin farkında olmasıdır. Filmin başından sonuna kadar anladığı bir şey varsa o da bu yaşanlar gerçektir ve bunların tam olarak bir sonu yoktur. Bunun kendi hikâyesi olduğunun farkındadır ve bu anlatıyı kendisi yapar. Kendi içsel sancılarını anlatır, ilk aşkını anlatır, ailevi problemlerini anlatır fakat bir son bulamaz. Hiçbir şey ekran karardığında düzelmez ve o da bunun farkındadır, bir son yoktur.
Galler'in puslu, yağmurlu kasvetli havasında, ekşi birkaç müzik ve denizin dalgaları ile yükselen bir ses, çarpık ve sallanan bir kamera ile kameraya arada bulutlardan çıkıp vuran bir güneş ışığı ile harmanlanmış bir film. Film hikâyesini klasik bir roman havasında anlatıyor ki zaten bir roman uyarlaması. Konusu bilmeyeceğiniz türden bir şey değil. Belirli bir ana tema üzerine yoğunlaşacak ve onun yoğunluğuna mı odaklanacaksınız? Hayır. Fakat bu 15 yaşında bir genç hikâyesi ve onun tüm duygu karmaşası elinizde olacak. Yapmanız gereken en önemli şey kendinizi filmin atmosferine ve bir gencin karmaşına bırakmak olacak.
Çizgi romansı(anlatı tarzı) atmosferik, gençlik, dram-absürt komedi filmi. En "basit" tabiri ile bile böyle denilebilir.
Farklı ve hoş bir film. Kendinizi daha yalnız hissettiğiniz bir günde izleyebilirsiniz.