Raf Yorumu: 1895 (@1895)

1895 1 year ago

Zehirli atmosferi nedeniyle Dünya artık yaşanmaz bir haldedir ve insanlık yeraltına yaptığı yüzlerce metre derinliğindeki bir Silo'da yaşamaktadır. Ancak bu Silo denilen yapıyı kimin inşa ettiği, dışarıdaki tehlikenin tam olarak ne olduğu gibi kritik soruların cevabını hiç kimse bilmemektedir. Zamanında…devamıZehirli atmosferi nedeniyle Dünya artık yaşanmaz bir haldedir ve insanlık yeraltına yaptığı yüzlerce metre derinliğindeki bir Silo'da yaşamaktadır. Ancak bu Silo denilen yapıyı kimin inşa ettiği, dışarıdaki tehlikenin tam olarak ne olduğu gibi kritik soruların cevabını hiç kimse bilmemektedir. Zamanında bir anlaşma yapılmıştır ve Silo'da yaşayan herkes bu anlaşmaya uymak zorundadır. Bu kapsamda geçmiş zamanın teknolojisine ait herhangi bir cihaz, eşya vs. bulundurmak ağır suçtur. Ya kim vurduya gidersiniz ya da ceza olarak dışarıya gönderilirsiniz. En tepesinde yöneticilerin olduğu bu yapıda doktorluk vb. gibi önemli görevleri icra edenler de üst katlardadır. En alt katta ise Silo'nun bütün yaşam enerjisinin sağlandığı jeneratörde çalışan insanlar vardır. Üst katlarda yaşamak bir statü göstergesidir yani. Silo'da yıllardır şeriflik yapan Holston, çeşitli olaylar silsilesi sonucunda dışarıya çıkmaya karar verir. Kendisinin yerine aday olarak sürpriz bir şekilde en alt katta çalışan Juliette'i gösterir. Anlaşma gereği şerifin kendi yerine gösterdiği aday şerif yapılmalıdır. Bu yüzden kimse istemese de Juliette yeni şerif yapılır. İlk başta görevi kabul etmek istemeyen Juliette, üst katlardan birinden atlayarak intihar eden ama kendisinin öldürüldüğünü iddia ettiği sevgilisiyle ilgili gerçeğe ulaşabileceğini anlayınca görevi kabul eder. Birileri Silo ile ilgili çok büyük sırlar saklamaktadır ve gerçeğin ortaya çıkmaması için her türlü suçu işlemeye hazırdırlar. Julliette'in araştırması derinleştikçe ve gerçek ortaya çıktıkça kendisini suçlu konumunda bulacaktır. Son yıllarda izlediğim en güzel, en doyurucu distopya yapımıydı Silo. Harika bir prodüksiyon tasarımı eşliğinde çalan müzikler yine harika bir atmosfer oluşturuyor. Dizinin başrol oyuncusu Rebecca Ferguson'a gerek performansı dolayısıyla gerekse yaydığı o muhşem aurası dolasıyla hayran olmamak elde değil gerçekten. Ekrana çok yakışıyor ve çok ama çok cool duruyor. Dizinin özellikle ikinci yarısında heyecan seviyesi inanılmaz artıyor ve şiddetli kalp çarpıntılarıyla seyircisini tatmin etmeyi başarıyor. Sezon finalinde ise gerçek bir sürpriz yaşanıyor. Ben ikinci sezonu merakla bekliyorum. Siz değerli dostlarıma da şiddetle izlemelerini tavsiye ederim.