Normalde yeni çıkan romanlara kulak bile asmam fakat konusu açılıp burdan bir arkadaştan tavsiye olarak konusu da ilgimi çektiğinden listeme eklemiştim. Kendisine esenlikler diliyorum. Bu kadar sabrettiği için teşşekür ederim şayet kitap 1.5 aydır zaman yarattabildiğim vakitlerimde okudum ayrıca okuduğum…devamıNormalde yeni çıkan romanlara kulak bile asmam fakat konusu açılıp burdan bir arkadaştan tavsiye olarak konusu da ilgimi çektiğinden listeme eklemiştim.
Kendisine esenlikler diliyorum. Bu kadar sabrettiği için teşşekür ederim şayet kitap 1.5 aydır zaman yarattabildiğim vakitlerimde okudum ayrıca okuduğum kitaplarda vardı da o vakit tavsiye eden arkadaşın hatrına başlayayım dedim.
Yani pek bir şey diyemeceğim hikayesi çoklu evrenlerin daha potansiyeli olmasına rağmen basit, akıcıydı barındırdığı mesajlarda vardı da çaresizlik hissini pek yansıtamadığını düşünüyorum.
"Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş. paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek çok kolay. Edinemediğimiz arkadaşlara, yapamadığımız işlere, evlenmediğimiz insanlara, yapmadığımız çocuklara özlem duymak an meselesi. Kendimizi başkalarının gözünden görmek ve olmamızı istedikleri bin bir kişiye dönüşmüş olmayı dilemek için en ufak bir çaba gerekmiyor. Pişmanlık duymak ve sonsuza, zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay. Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi. Olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha mı iyi yoksa daha mi kötü olacağını bilemeyiz. O hayatlar yaşanıyor, evet, ama biz de yaşıyoruz ve asıl bu yaşantıya odaklanmalıyız."
Yukarıdaki alıntımdan anlayabileceğiniz kadarıyla kitap Nora’nın pişmanlıklarının arasında bir oraya bir buraya sürüklenmesini okuyoruz diyebilirim bundan oluşan çaresizlik ve depresifliği bana pek geçiremedi ama gene de bazılarına bazı şeyleri kavratabilecek potansiyeli olan bir kitap.
"Bunun gayet iyi bir hayat olduğuna emindi ama içinde başka şeylere, başka yaşantılara, başka olasılıklara duyduğu bir özlem vardı. Kendini hâlâ havada hissediyordu ve iniş yapmaya hazır değildi."
Kitapta sinir olduğum tek yanı da buydu sudan sebeplerle de hayat değiştirdiği oluyordu.
Spoileerrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
"Kaçıp gitmek istediğiniz yerin kaçtığınız yerle aynı olduğunu görmek tam bir aydınlanmaydı. Hapishanenin bir yer değil, bakış açınız olduğunu anlamak. Deneyimlediği, birbirinden apayrı hayatlar içinde, en köklü değişim hissinin ancak kaçıp gitmek istediği hayatta yaşanabileceği, Nora'nın aldığı en garip dersti. Başladığı ve dönüp dolaşıp yine geldiği hayatta"
Bu alıntıladığım bölümün farkına vardığı anda işte tüm mesele baştan beri buydu dedim içimden.
Bittttttttttti Spoilerrrrrrrrr
"Volkanların çelişkisi hem yıkımın hem de yaşamın sembolü olmalarıydı. Yavaşlayarak soğuyan, katılaşan lavlar zamanla toprağa verimli, bereketli bir toprağa dönüşüyordu. Nora o an bir kara delik olmadığına karar verdi. Aslında volkandı. Volkanlar gibi o da kendinden kaçamazdı. Olduğu yerde kalıp çorak toprakları zenginleştirmek zorundaydı. İçinde bir orman büyütebilirdi."
Volkan olun dostlarım ve pişman olmayacağınız ya da pişmanlıktan ders çıkarabileceğiniz hayatlar yaşamanız dileğiyle.
7.5/10.