O kadar muazzam bi' filmdi ki tekrar tekrar izleyebilirim. Gelin şimdi size kısaca olaydan bahsedeyim. Filmde önemli iki karakterimiz var, bu karakterlerin ikisi de lanetlerle cebelleşiyorlar. Nasıl mı? Efendim, Tomona isimli karakter ve babası dalış yaparak hazine arıyor ve bu…devamıO kadar muazzam bi' filmdi ki tekrar tekrar izleyebilirim.
Gelin şimdi size kısaca olaydan bahsedeyim. Filmde önemli iki karakterimiz var, bu karakterlerin ikisi de lanetlerle cebelleşiyorlar. Nasıl mı?
Efendim, Tomona isimli karakter ve babası dalış yaparak hazine arıyor ve bu yolla geçiniyorlar. Kendilerine gelen yeni bir teklif üzerine aradıkları eşyanın lanetli olduğunu bilmeyen Tomona ve babası, yüklü miktarda para için dalış yaparak bu eşyayı aramaya koyuluyorlar. Elbette ki eşyayı buluyorlar fakat yüklü miktar para yerine koca bir lanet baş gösteriyor. Buldukları bu lanetli eşya bir kılıç ve Tomona'nın babası kılıcı çekip çıkardığı anda lanetin etkisiyle ölüyor. Tomona ise aynı lanetten etkilenip kör oluyor, ardından keşişlerle yaşamaya başlıyor ve bu süreçte biwa isimli çalgıyı çalmasını öğreniyor.
Şimdi bu dursun cepte, biz gelelim Inu-oh'a.
Inu-oh'un babası hikaye anlatıcılığı şeklinde adlandırılan bir işle meşguldür. İşi gereği Heike hikayelerini şarkı ve hazırladığı dans gösterileri eşliğinde sunmaktadır. İşinde oldukça hırslı ve doyumsuz olan bu adam, günün birinde hırsına yenik düşer ve doğacak olan çocuğu Inu-oh'u lanete kurban verir. Anlaşmaya göre bu masum kurban karşılığında lanet ona yardım edecek ve işinin ehli olacaktır. Lanetle yapılan bu anlaşma Inu-oh'un dünyaya insan değil de farklı bir yaratık gibi gelmesine sebep olur, köpeklere benzediği için onlar gibi bir hayat sürmektedir, hayvanlar gibi sokaklarda başıboş gezmektedir. Inu-oh'un iki kardeşi hırslı babanın baskısı altında ondan hikaye anlatıcılığını öğrenirken Inu-oh hor görülür, bedeninin garipliğinden dolayı daima dışlanır.
İşte günün birinde kader lanetin pençesinde olan bu ikiliyi birbiriyle karşılaştırır ve böylece dostlukları başlar. Bu dostluk süresinde ikili hikaye anlatıcılığında çığır açacak, Inu-oh eşsiz dansıyla babasını bir güzel sollayacaktır. Kimsede olmayan özel yeteneği ile de ölmüş ruhların var olma çabasını hikayelerinde konu alacaktır. Amacı bu ölü ruhların var olma çabalarını yok saymamak, onların kendisine anlattığı hikayelerle yeryüzündeki varlıklarını sürdürmektir. Bu işi elbette muazzam, yenilikçi bir müzik ve dans gösterisi şeklinde gerçekleştirirler, tüm bu süreçte arkadaşı Tomona ona özgün müzik tarzıyla eşlik edecektir. Onlar bu işi yaptıkça Inu-oh'un bedeninin düzelmeye başladığını görürler, her gösteride daha çok insana benzemeye başlamıştır.
Her şeyiyle muazzam bir iş izledim, öyle ki müzikal sevmeyenlere sevdirecek nitelikte (bence).
Filmde değinilen unsurlara gelecek olursak en başta doyumsuzluğu dile getirmem gerekir. Doyumsuzluk ve hırs bu iki karakterin de başına bela oluyor çünkü. Birinin babası daha çok para için bilmediği işlere kalkışarak canından oluyor, üstelik kör kalan oğlu kuruş bile kazanamıyor. Diğerinin babası ise hırsından (ki bu da bir tür doyumsuzluk) kendi öz evladını feda ediyor.
(Bu paragraf minik bir spoiler içerir!)
İkinci bir mesele ismin önemi. Karakterlerden biri adını haykırarak can veriyor, daha ne olsun? Bireyin kimliğinde en önemli unsurlardan biridir isim, boşuna uğraşmaz insanlar bu geçici dünyada adını yaşatmak için. İsim kişinin varlığının temelidir, bebek daha doğmadan ismi düşünülmeye başlanır bu yüzden. Karakterlerimiz de kendi isimlerini kendileri seçiyor, bir nevi hayatta gidecekleri yolu, amacı seçmek gibi. Mühim bir detay.
Bir diğer mevzu ise ölen insanlarla ilgili. Filmde ölen kişileri unutmamak ve kendi çapımızda anlattığımız hikayelerde onları yaşatmak gerektiği mesajı veriliyor. Sonuçta hepimiz birer hikaye anlatıcısıyız, öyle ya da böyle anlatıyoruz. Kendi hikayelerimizde ölen kişileri es geçmememiz gerektiğini öğütlüyor, ölen ama bir zamanlar yaşamış kimselere verilen değeri sorgulatıyor.
Masaaki Yuasa beyefendi beni gönlümden fethetti gerçekten, son zamanlarda kendisinin dahil olduğu işlere merak salmış vaziyetteyim ve izlediklerimin hepsi beni kendine hayran bırakıyor. Bu film olur, başka bir filmi olur hiç fark etmez, işlerine mutlaka bir göz atın derim.
İzleyecek olanlara şimdiden keyifli seyirler dilerim.