Herkese merhabalar! Bugün o ortalığı kasıp kavuran hatta film severler arasında neredeyse bi iç savaş başlatacak olan iki filmden birinin yorumuyla karşınızdayım, nihayet dün izledim. Öncelikle tüm samimiyetimle şunu söylemeliyim ki filmin hiçbir şekilde fragmanını dahi izlemedim. Hiçbir fikrim yoktu.…devamıHerkese merhabalar!
Bugün o ortalığı kasıp kavuran hatta film severler arasında neredeyse bi iç savaş başlatacak olan iki filmden birinin yorumuyla karşınızdayım, nihayet dün izledim.
Öncelikle tüm samimiyetimle şunu söylemeliyim ki filmin hiçbir şekilde fragmanını dahi izlemedim. Hiçbir fikrim yoktu. Sadece sağdan-soldan şirinlerdeki gibi gerçek bir dünyaya geçiş olduğunu biliyordum o kadar, onun dışında hiçbir fikrim yoktu.
Film beklentimin üzerindeydi e tabi beklenti çok düşük olunca.Ben çok cringe bir şey bekliyordum. Böyle çocuksu tarafları felan filan var zannediyordum ama gerçekten yoktu.
1959 da Ruth Handler tarafından kızından ilham alınarak yaratılan bir bebeğin ve ortalığı yakıp geçen, oyuncak sektörüne tüm faşizmliğiyle katkı sağlayan bunu da geçtim herkesin gerçekten güzellik algısını yöneten ve çoğu zaman kendi özünü, kendi kişiliğini unutup her insanın kendine biricikliğini boş verip o zamanların kadınlarını,kızlarını barbie olmak istekleriyle geçen 1959lardan günümüze kadar uzanan bir hikayenin senaryosu biraz daha derli toplu olabilirdi. Fakat yukarıda dediğim gibi film beklentimin üzerindeydi.
Filmde kadınların güzellik algılarıyla ilgili mesajları gerçekten güzeldi. Özellikle Gloria karakterinin söylediği kadınların yeri hakkındaki tiratları...
Filmde verilmek istenilen mesajlar güzeldi. Gayette yerindeydi. Film hayal dünyası olan barbieland'in anaerkil düzeninin ve gerçek dünyada olan ataerkil düzeninin çatışmaları etrafında dönüyordu. Ancak sonunu beğenemedim,zaten günümüzde kadın erkek ayrımı hala bir sorunken keşke sonda herkes eşit bir şekilde olsaydı. Hümanist bir sonla bitebilirdi diye düşünüyorum.
Ruth Handler sahneleri güzel ve duygusaldı.
Müzikler bence çok iyiydi hatta sinemada sadece 4 kişilik arkadaş grubumla olunca bazı şarkılarda dans bile ettim.
Müziklerin sözleride güzeldi, durumu yansıtmaya özen göstermişlerdi.
Oyuncu seçimleri iyiydi ancak ve ancak Ryan Gosling' i Ken karakterinde görünce ya bu ne şimdi olmuş mu? gibi şeyler söyledim. Bakın adamın oyunculuğuna asla hiçbir lafım yok olamaz da ama keşke saçlarını sapsarı değilde daha koyu bir renk veyahut koyu bir sarı yapsalardı. Çok sırıttı izlerken.
Misal Margot Robbie de tam bi barbie değil daha fazla porselen makyaj beklerdim ama sırıtmadı. Ona barbie'yi çok yakıştırdım.
Şu olayı da çok sevdim; tuhaf Barbie hani diyo ya dünyamızın bozulmaması adına seninle oynayan çocuğu iyileştirmelisin. Orda asıl iyileştirmesi gereken aslında Anne ve çocuğun ilişkisi olması ve sonunda da bunun olması orda bi tık duygulandım.
Bir de bir sürü çeşit barbie varken (hamile,kilolu, siyahi vs.) Ken karakterinin de aynı şekilde olmasını isterdim. Kilolu,Engelli vs. Kenler görmek isterdim. Çünkü her Ken kaslı ve karizmatik olmak zorunda değil.
Mattel göndermeleri ve başka filmlere olan göndermelerde iyiydi.
Film seyir keyfi açısından iyiydi. Ama sinema da izlesenizde olur izlemesiniz de olur.
Filme puanım 7/10, 3 puanı hümanist bir sonla herkese karşı eşit bitmediği için kırdım.
Yorumum burda bitmiştir.
Hadi kalın sağlıcakla.
🙆♂️🙆♀️🙆🏻♂️🙆🏻♀️🙆🏼♂️🙆🏼♀️🙆🏽♂️🙆🏽♀️🙆🏾♂️🙆🏾♀️🙆🏿♂️🙆🏿♀️