Boşum ve canım sıkkın o yüzden sizlere ilk ve tek ciddi yazı denememi sunuyorum. Açık konuşayım normalde yazmayı hiç sevmem hele kendimce bir hikaye ve şiir asla yazmamamın sebebi zihin sarayımda olup biten hislerin ve düşüncelerin, kelimeler gibi insanın ruhundan…devamıBoşum ve canım sıkkın o yüzden sizlere ilk ve tek ciddi yazı denememi sunuyorum.
Açık konuşayım normalde yazmayı hiç sevmem hele kendimce bir hikaye ve şiir asla yazmamamın sebebi zihin sarayımda olup biten hislerin ve düşüncelerin, kelimeler gibi insanın ruhundan bin kat daha zincirli varlıklara sığmadığını ve yakışmadığını düşünmemdendir. Bu vakte kadar elimden bir eser (ki böyle demek fazla asabi, ama başka bir terim gelmiyor aklıma siz anlayin ne demek istediğimi) çıkmama sebebi aklımdaki projeyi kağıda geçirirken ortaya çıkan sonucu zihnimdekinin altında bulur, eleştirir, beğenmem. "Okuyucu okumaz lan bunu" diyerek çöpe attığım çok şey var.
Ha şunu diyenlerinizi duyuyor gibiyim: "E hocam burada çatır çatır yazıyorsun, akıcı oluyorlar, okutturuyorlar kendilerini. Ne alaka bu düşünceler?"
Arkadaşlar bir konuda idea belirtmek ile ideanızı var etmek arasında dağlar kadar fark var. Ben düşünen birisiyim ve bunu ego veya kendimi özel göstermek için demiyorum. En he denip geçilecek çalışmayı bile sanatsal açıdan değerlendirir kendimce eleştiririm. (Üstün olan varlık olarak değil, nasıl yazarlar eserlerini tartışırsa öyle.)
Sizin burada okuduğunuz şuana kadar ki tüm yazılar, zihnimde kendimle yaptığım söyleşiler. Var olan bir konu/terim/olayı biliyorsam ve benim konuştuğumu görüyorsanız, aslında olan tek şey zihnimdeki sohbetin bir plak kaseti, bir radyo gibi size haber getirmemdir. Umarım anlatabilmişimdir. Gerçi konu başlığımız bu değil, üzerine sohbet etmek isterseniz. Açmamı istediğiniz bir nokta varsa buyrun gelin yorumlara.
10. Sınıfta yazmıştım aklımda bir hikayeye giriş sekansıydı. Keyifli okumalar dilerim, her türlü eleştiriye açığım. 🙏🙏🙏. Neşeyle kalın!
Bilinci bir anda açıldı, kendini nefes alıp verirken bulmuştu, sanki hayatı için koşmuştu ama niye? Niye bunu hatırlamıyordu? Dar, eski bir sokakta, sağ elinde bir iş çantasıyla bulunmamak umuduyla nefesleniyordu. Şimdi aklındaki sorular daha da çoğalmıştı, farkındalığı artmıştı. Buraya nasıl gelmişti? Onu da bırak burası neresiydi? Niye böyle bir sokak hatırlamıyordu, hem de eski olmasına rağmen bu kadar şık? Sanki burası zamanına ait değildi. Etraftan çıkarım yapabileceği düşüncesiyle, sağa sola bakınarak yürümeye başladı. Hayır, buraya daha önce gelmemişti ama burada doğmuşçasına nereye gideceği bilincinde kazılıydı. Etrafa olan merakı azalmaya başladığında farketmeye başladı, bu çanta onun değildi, hemen sonra ise sokaktaki bir kırık ayna da yüzünü gördü. Çanta şu an ona ait olmayan tek varlık değildi.
Huzursuz olmaya başladı, nefesi tekrar hızlandı, içine istemsiz bir korku hücum etti. "Her şeyi göremeyiz, gördüğümüze inanmak zorundayız." Gaybtan yükselen ses söylemişti bunu. Etrafına, gökyüzüne bakmaya başladı. Ne demekti bu? Derin bir nefes aldı.
Gözlerini açtı, yatağında uzanıyordu, nefes nefeseydi. Duyduğu cümle onu normal haline döndürmeyi başarmıştı.
"Yine mi aynı rüya?" İç çekerek ve esneyerek yanıtladı. "Aynı olaylar, farklı rüya Sam." Soruyu soran Sam, bu soruyu duymaktan sıkılan arkadaşı kadar aldığı cevaptan sıkıldığını gösteren bir yüz ifadesi sergiledi. Ama devam etmeye meyilliydi. "Çatıyı evin tek odası sanman oldukça komik, biliyorsun değil mi? Kendi odan var."
"Geceleri geçe kalıp uyuyakaldığım için eşyalarımı buraya taşıdım. Böylesi daha rahat, her şey tek bir odada."
"Tuvalet dışında." Sam'in cevabına güldü.
"Evet, orası doğru." Konuşma bitmiş gibi gözükünce, Sam hareketlendi.
"Annem ve babam aşağıdalar seni görmek istiyorlar." Kafasını tamam anlamında salladı.
"Geliyorum, not almam lazım."
"Pekala, Sherlock*. Gecikirsen yemeğini ben yiyebilirim değil mi?" Homurdanarak cevapladı. Cevabını almış olmalı ki Sam, merdivenleri inmeye başladı.
*Sherlock burada alay için kullanılmış bi lakap, gerçi anlaşıldığını düşünüyorum.