Spoiler içeriyor
7 kişinin katılması beklenen film gecesi için seçilmişti ama bilirsiniz kalabalık arkadaş grubuyla ortak bir şeyler yapmak için zaman bulmak zordur. Yani, elendik eksildik ve 3 kişi kaldık. Bu oldukça eğlenceli filmi Beto ve Rumi ile izledik. Eski usul, aynı…devamı7 kişinin katılması beklenen film gecesi için seçilmişti ama bilirsiniz kalabalık arkadaş grubuyla ortak bir şeyler yapmak için zaman bulmak zordur. Yani, elendik eksildik ve 3 kişi kaldık. Bu oldukça eğlenceli filmi Beto ve Rumi ile izledik. Eski usul, aynı anda başlatarak :)
Filme ana karakterimiz Wade ile başlıyoruz. Çöplük gibi bir ev, harabe şehirler, yaşamayı unutmuş insanlık.. Unutmuşlar çünkü gerçek hayattan kaçmak için mükemmel bir mekana sahipler. The Oasis isimli oyun evreni. Orada zamanını geçirebileceğin çok şey var. Tek yapman gereken VR kaskını takmak, varsa sanal dokunuşlara duyarlı zırhını giymek ve oyundasın. Herkes oluşturduğu avatarlar ve takma isimler ile bütünleşmiş durumda. Bütün sosyal ilişkilerini sanal evrende kuruyorsun.
Oyuna girmenin bir diğer amacı da oyunun yapımcısı olan ve bir nevi tanrı olarak görülen Halliday'in ölürken artık dünyanın en değerli şirketi olan The Oasis'in hisslerini oyunun içine saklaması. Oyuncular 3 gizemli ve zor görevi tamamlayıp 3 anahtar elde ediyor. Hepsini kazanırsan oyunun hisseleri sana ait oluyor. İlk görev basit bir araba yarışı gibi görünüyor. Ama bu yarışı bitirmek imkansız. Yıllar boyunca bir tane bile kazanan olmamış. İnsanların çoğu anahtarların peşinde koşmayı bırakmış ve sadece sanal hayatlarının keyfine bakar durumda. Fakat avcılar denilen tipler hala uğraşıyor.
Karakterimiz Wade bu avcılardan biri. Kendisi oyunun yapımcısı olan Hallidey'e resmen tapar durumda. Hakkındaki her şeyi biliyor. Onu gerçekten iyi anlıyor, onun gibi düşünebiliyor. Ve avcılardan biri. Oyundaki en yakın arkadaşları Aech, Sho ve Daito ile anahtar için yarışmaya devam ediyorlar. Bir gün yarış esnasında Wade ya da sanal adıyla Perzival son engele kadar ilerliyor fakat öleceğini anladığı noktada duruyor. Yarış boyunda dibinde ilerlemiş Artemis isimli bir kız durmak yerine devam etmeye kalkışıyor ve Perzival son anda onun hayatını kurtarıyor.
Perzival bu kıza da hayran. Kız oyundaki oldukça güçlü, ünlü avcılardan biri. Bu çocuk niye böyle herkese hayran oluyor dedirtti ama. Neyse. Kız beni neden durdurdun diye paylıyor bizim şövalyeyi. Ben bu görev için ölmeye hazırdım diyor. Sen bunu sadece oyun olarak görüyorsun ama benim için öyle değil diyor. Blabla. Bizim çocuk meseleyi daha ciddiye alıyor bundan sonra.
Peki ama Artemis neden canı pahasına o hisseleri istiyor. Çünkü kendisi yerine dünyanın en büyük ikinci oyun şirketi olan ve piyasayı tamamen ele geçirmek isteyen kötü adamlarımızın hisseleri kazanmasını istemiyor. Bu şirket ki sadece her gün oyunu oynayıp hisseleri almaya çalışsınlar diye resmen oyuncu ordusu kurmuş. Aynı zamanda gerçek hayatın boktan bi yer haline gelmesinde büyük payları var. Tabi kızın babasıda dolaylı yoldan bu şirket yüzünden ölmüş. Bu kötü şirket hisseleri alırsa dünyanın sonu demektir kafasında hareket ediyor.
Eh çocuk da bu durumların farkında tabi ama o daha çok olaya Halliday olsa hisselerini onlar alsın istemezdi gözüyle bakıyor.
Sonuç olarak, kızın çıkışması Perzival'da bir beyin mıncıklanmasına sebep oluyor ve Hallidey'in oyunculara ipucu olarak sunduğu kendi beyin arşivinin içinde bir anıya bakarken yarışı nasıl kazanacağını çözüveriyor. Tadaa ilk anahtar ve ikincinin ipucu elinde.
Bundan sonrası kötü şirketin hem oyunda hem de gerçek dünyada önce tatlı dille sonra bayaaa tatsız yöntemlerle çocuğun ve arkadaşlarının başına bela olmasıyla geçiyor. Bir yandan anahtarları şirkettekilerden önce toplamaya çalışırken bir yandan hayatta kalmaya çalışıyorlar.
Yaratılan oyun evreni çok güzel yansıtılmış bence. Detaylarıyla boğulmadan, sınırsız hayal gücünü hissederek. Görsel efektler her zaman daha iyi olabilir ama göze hoş gelmeyen bir yapaylık yoktu.
Karakterler çok derinden verilmeye çalışılmamış. Karakter gelişimi süreci de görmüyoruz. Dünyanın ne halde olduğu ve nasıl bu hale geldiği, hisseler kaybedilirse ne hale geleceği pek yansıtılamamış.
Film 2 saat sürüyor ve birkaç kez saate bakmama sebep oldu. Kafam filmin evreninden hiç çıkmadı ama yavaş ilerlediğini düşündüğüm yerler oldu.
Film bittiğinde arkasında VOV hissi bırakıyor. Helal olsun yav dedim. İlk iş rafa girip 8 puan verdim. Hatta elim ilk 9'a gitti. Sonra Rumi ve Beto'yla film hakkında sohbet etmeye başladık ve analizci beynim saçma ya da gereksiz kısımları tespit etmeye başladı. Heyecanım söndü. Rafa dönüp puanımı 7'ye indirdim.
-------------------------------ÖZET-------------------------------
İzlenir. Sarıyor.
7/10