Filmini izlemiştim 150 öğrenci olduğunu öğrenince günlüğü okumaya karar vermiştim ve dediğim gibi hepsi okunmaya değer. Kitapta çok güzel alıntılar var daha doğrusu “gerçek”ler. Bu yüzden onlar üzerinden yazacağım bugün. “Bazen kontrol edemediğimiz bir sürü şeyden dolayı acı çekiyoruz: ten…devamıFilmini izlemiştim 150 öğrenci olduğunu öğrenince günlüğü okumaya karar vermiştim ve dediğim gibi hepsi okunmaya değer.
Kitapta çok güzel alıntılar var daha doğrusu “gerçek”ler. Bu yüzden onlar üzerinden yazacağım bugün.
“Bazen kontrol edemediğimiz bir sürü şeyden dolayı acı çekiyoruz: ten rengimiz, yoksulluk, dinimiz, ailemizin durumu, savaş.” Ve bu kontrol edemediğimiz şeyler birbirinden farklı ırkçılıkla böyle başlıyor
Bir çocuk nefret, öfke, sevgisizlik içinde büyüyor. Ve insanlar kalkıp onlardan bu duyguların hiçbirine sahip olmamasını bekliyor ama hayır tarih tekerrür ediyor: Kişioğlu gördüğünü işliyor.
Günlük 5:
“Sanki bir filmin içindeydik ama bu filmde kan gerçekti.”
Günlük 6:
“Topluma göre, bir sokak başında ölüp giden biri daha; sadece bir rakam.”
Günlük 7:
“Kurşun yiyor ya da kurşun sıkıyoruz ama tetiği çekiyoruz.”
Bunlar daha 14,15 yaşlarındaki çocukların gerçekleri.
“Çocuklara doğrudan ya da dolaylı yoldan aptal deseniz er geç buna inanmaya başlayacaklarını anlamak için bilim insanı olmaya gerek yok.”
Hepimiz çocukken mutlaka herhangi bir konuda zorbalığa uğramışızdır. Bunu başta kabul etmeyiz ama daha sonra kendimizi suçlu olduğumuza inandırıp her şeyi kabulleniriz.
“Bir insanın kalbinin rengine değil, teninin rengine bakıyor, inandıklarıyla yaşamasına izin vermiyoruz.” Buna söyleyebilecek hiçbir şeyim yok.
Günlük 20:
“Daha 10 yaşındaydım. Nasıl düşman olabilirdim ki?”
“Bir kere daha adaletin kötü adamların hapse gideceği anlamına gelmediğini, sadece birinin suçun bedelini ödeyeceği anlamına geldiğini kanıtlamış oldular.”
Günlük 29:
“İnsanların kitapları kapaklarına bakarak yargılamadığı zamanın hayalini kuracağım.”
Günlük 36:
“Bazen kafesinden uçup gitmek isteyen bir kuş gibi hissediyorum.”
Günlük 40:
“Gelecek bizdik ama toplum gençlere hiç değer vermiyordu.”
“İnsanların ırk kadar önemsiz bir şeyden dolayı birbirlerinden nefret etmeyecekleri bir dönem hiç gelmedi.”. Belki öldürmek için silahımız yok ama gözlerimiz, kafamızın içindeki düşünceler...
Günlük 47:
“Muhtemelen insan olmaktan çok, “etikete” sahip olmakla daha fazla gurur duyuyordum, hepimize öğretilen buydu.”
Günlük 48: Terörizm
“Savaşta çocuklar masumiyetini kaybediyordu, askerlerse daha değerli bir amaçları olduğunu hissetsede amaçlarına ulaşmak için çocuk gibi davranıyorlardı.”
Günlük 50:
“Geri dönebileceğim bir an gelecek mi yoksa ucunda ışık olmayan bir tünele doğru gidiyorum ve çıkış yok mu?”
Günlük 64:
“Annemin gözü morarmaya başlamıştı. İşte o zman morun sadece bir renk ya da bir kitap ismi olmadığını anladım.”
Günlük 67:
“Çocuklar istismar ediliyordu ve hiçbir sorun yokmuş gibi davrandıkları için bazen her şeyin yolunda olduğunu sanıyorduk.”
Günlük 70:
“Ne yazık ki eğitim sistemi çocukların potansiyellerine göre değil, geçmişlerine göre sistemden uzaklaştırmaya meyilli.”
Günlük 79:
“Ama gençlerin çok fazla sorun yaşadığı gerçeğine gözlerimizi kapatmak, bir cinayete tanık olup başımızı çevirmek gibi.”
Günlük 81:
“Neden manşetlerde sadece ünlü insanlar yer alıyor? Medya, bir film yıldızının ayağını kırmasını ya da ayak parmağını çatlatmasını büyük bir olay halina getiriyor ama..”
Günlük 136:
“Bir kuş mutlu olduğu için, özgür olmadığı için şakır.”
“Yasadıgım mahallede silah sesleri ninnimdir.”
Günlük 142: Mezuniyet
“İnsanların silah yerine kalemin daha olduğunu anlamadığı lise zamanlarımı hatırlıyorum.”
Evet, mezuniyet ile birlikte öğrencilerin lise hayatı bitiyor. Ama kitap bitmiyor. Kitabı güzel kılan şeylerden biri de bu: Onuncu yıldönümünde öğrenciler 10 tane günlük daha tutuyor. Üni dönemlerini ve yavaş yavaş edindikleri meslekleri ve tabi geçmişi unutmayarak...
Günlük 6:
“Savunduğun bir şey yoksa her şeye kanarsın.”
“Bir çocuğu büyütmeye bir köy gerek”
Günlük 7:
“...devlet insanları korumazsa insanların kendilerini koruma hakı olduğunu öğrenmiştim.”
Günlük 8:
“Sanki ölüm köşe başında bekliyordu.”
“Artık çocuk değildik. Çocukken korktuğumuz insanlara dönüşmüştük; artık çalışkan, yasalara uyan ve vergilerini ödeyen yetişkinlerdik.
Günlük 9:
“Bir öğrenci dolusu bir sınıfta nasıl bu kadar yalnız olduğumu anlayamıyorum.”
“Gecmişe gitmekten nefret ediyorum ama en çok nefret ettiğim, hiç kimsenin benimle bağ kurmadığını düşündüğümde hissettiğim yalnızlıktı.”
“Hissettiğim acıya rağmen mücadelelerimi anlatarak başka birinin tesseli bulmasına yardım ettiğimi bilmek beni rahatlatıyor.
Günlük 10:
“..o acı bunca yıldır oradaydı geçeceğini de sanmıyorum. Bir parçam oldu. Beni ben yapan bir parçam.”
“..ne yapılmayacağına dair büyük bir ders verdi bana.”
Ve 20.yıldönümü öğrencilerin çoğu mesleklerini eline alıyor. Liselerinin olduğu yere(Long Beach) Özgürlük Yazarları Vakfını kuruyorlar. Belgeselleri, filmleri çekiliyor. Dünyanın dört bir yanına öğrencilere ve öğretmenlere farkındalık oluşturmak için seminer vermeye başlıyorlar ve 20 yıl sonra da 20 günlük yazıp kitaplarına ekliyorlar.
Günlük 1:
“Okullarda silahla yaralama olaylarının, atış talimi yapmakatan farkının kalmadığı bir dünyada yaşıyoruz.”
Günlük 2:
“Zorbaların size sataşmak için bahaneye ihtiyaçları yoktur çünkü onlar mutlaka bir bahane bulur.”
“Her gün öldüğümü hissetmem için dövülmem ya da vurulmam gerekmiyordu. Ne zaman biri dış görünüşüm ve konuşmam hakkında bir şey söylese ya da sadece kendilerini iyi hissetmek için benimle dalga geçse öldüğümü hissederdim.”
“ Kalem kılıçtan keskinse onu doğru kullanmak gerekir.”
Günlük 3:
“Kolumuzu kesseler hepimizi kanı kırmızı akar.”
Günlük 5:
“Özgür” topraklarda tutsaklık..
Günlük 11:
“Sanki kalemim, öfkemi kusan bir silahtı ve kelimelerim öyle acıydı ki kâğıt bile dayanmıyordu.”
“Özgürlük bedava değil (...) bedeli kırık dökük ruhlardır.
Günlük 14:
“Cehenneme gidip gelmiş gibiyim. Hatta birkaç kere gittim ama orada kalmadım.”
Günlük 16:
“Tuhaf olmadığımızın ve farklılıklarımızın değerli olabileceğinin söylenmesinin insanı çok özgürleştiren bir yanı var.”
Günlük 19:
“Hayatım başarılı olduğumu görmek insanların yapmaları gerekenden çok daha fazla fedakarlık yapmasıyla sonsuza kadar değişti.”
İşte bu 150 öğrencinin hikâyeleri bu günlüklerle sonlanıyor hayır aslında bu son yeni başlangıçlar doğuruyor.
Bu öğrenciler tıpkı diğer insanlar gibi sadece normal olmak istiyorlardı ve bunu silah yerine kalemlerini kullanarak yaptılar. En güçlü silahta bu kalem değil mi zaten.
Bir şeyin yanında değilseniz karşısındasınızdır. Sessizlik tarihin tekerrür etmesine neden oluyor..
“Sonsuza dek yaşama ve hiçbir şeyi değiştirmeme ya da göz açıp kapayıncaya kadar yaşama ve her şeyi değiştirme arasında kalsanız hangisini seçerdiniz?”
19.9.23