Ona göre (Carl Sagan),'Bilim asla tamamlanmamıştır' ve 'Dünyamızı sorularımızın cesareti ve yanıtlarımızın derinliğiyle önemli kılarız. _______________________________________ .. Armstrong da biliyordu ki, Ay'a ilk adımını atarken "Bir insan için küçük bir adım; ama insanlık için dev bir sıçrama" dedi. ( 20…devamıOna göre (Carl Sagan),'Bilim asla tamamlanmamıştır' ve 'Dünyamızı sorularımızın cesareti ve yanıtlarımızın derinliğiyle önemli kılarız.
_______________________________________
.. Armstrong da biliyordu ki, Ay'a ilk adımını atarken "Bir insan için küçük bir adım; ama insanlık için dev bir sıçrama" dedi. ( 20 Temmuz 1969)
_______________________________________
Einstein'ın dediği gibi, bilim gerçeklerle kıyaslandığında ilkel ve yetersiz görünebilir; ama gene de insanlık olarak sahip olduğumuz en değerli nesnedir...
_______________________________________
ANLAMAK... Değerli matematikçimiz Cahit Arf bilimin amacını işte böyle tanımlıyordu. Daha çok anlamak, daha derinlemesine anlamak.
_______________________________________
Bilimsel yöntemin özünde sorgulama ve sınama yatar.
_______________________________________
Bir şeyin gerçek mi düş mü olduğunu nasıl bilebilirsiniz?
_______________________________________
..Hippokrates şöyle diyor; " İnsanlar sara hastalığını tanrısal takdirden sayıyor, çünkü anlamıyorlar. Fakat nedenini anlamadıkları her şeyi tanrısal sayacak olsalardı, Tanrı'nın takdirlerinin sonu gelmezdi."
Birçok alanda bilgisiz olduğumuzu kabullenmektense, evrenin anlaşılamayacak kadar denli kutsal yapıda olduğu gibi ifadelere başvuruyoruz. Anlamadığımız kavramlardan sorumlu tutmak üzere bir Bilinmezler Tanrısı buluyoruz.
_______________________________________
Ona göre (Carl Sagan),'Bilim asla tamamlanmamıştır' ve 'Dünyamızı sorularımızın cesareti ve yanıtlarımızın derinliğiyle önemli kılarız.
_______________________________________
.. Armstrong da biliyordu ki, Ay'a ilk adımını atarken "Bir insan için küçük bir adım; ama insanlık için dev bir sıçrama" dedi. ( 20 Temmuz 1969)
_______________________________________
Einstein'ın dediği gibi, bilim gerçeklerle kıyaslandığında ilkel ve yetersiz görünebilir; ama gene de insanlık olarak sahip olduğumuz en değerli nesnedir...
_______________________________________
ANLAMAK... Değerli matematikçimiz Cahit Arf bilimin amacını işte böyle tanımlıyordu. Daha çok anlamak, daha derinlemesine anlamak.
________________________________________
Bilimsel yöntemin özünde sorgulama ve sınama yatar.
________________________________________
Bir şeyin gerçek mi düş mü olduğunu nasıl bilebilirsiniz?
________________________________________
..Hippokrates şöyle diyor; " İnsanlar sara hastalığını tanrısal takdirden sayıyor, çünkü anlamıyorlar. Fakat nedenini anlamadıkları her şeyi tanrısal sayacak olsalardı, Tanrı'nın takdirlerinin sonu gelmezdi."
Birçok alanda bilgisiz olduğumuzu kabullenmektense, evrenin anlaşılamayacak kadar denli kutsal yapıda olduğu gibi ifadelere başvuruyoruz. Anlamadığımız kavramlardan sorumlu tutmak üzere bir Bilinmezler Tanrısı buluyoruz.
____________________________________________
Edmund Way Teale, 1950 tarihli Circle of the Seasons (Mevsimlerin Döngüsü) adlı eserinde aynı ikilemi daha iyi incelemiş görünüyor:
Ahlaki açıdan değerlendirilecek olursa, kendinizi iyi hissetmenizi sağladığı sürece bir şeyin doğru olup olmadığını umursamamak, cebiniz doluysa paranın nereden geldiğine boşvermek kadar kötüdür.
Hükümetteki başıbozuklukları ve yetersizlikleri keşfetmek cesaret kırıcı; ama bunları hiç bilmemek daha mı iyi? Görmezden gelmek kimin işine yarıyor? Biz insanlarda kalıtsal olarak yabancı düşmanlığı eğilimi varsa, kendimizi bilmek bunun en iyi ilacı olmaz mıydı? Yıldızların bizim için doğup battığına, evrenin varlık nedeninin insan olduğuna inanma gereksinimi duyuyorsak, bilim kibirimizi boşa çıkararak hatırımızı mı kırmış oluyor? (s.12)
_______________________________________
Hidrojen dışında, bizleri oluşturan tüm atomlar - kanımızdaki demir, kemiklerimizdeki kalsiyum, beyinlerimizdeki karbon - binlerce ışık yılı uzaklıktaki kırmızı dev yıldızlarda, milyarlarca yıl önce üretilmiştir. Kullanmayı sevdiğim bir terimle ifade etmek gerekirse, bizler "yıldız çocuklar"ız.
___________________________________________
Yalnızca taşra evlerinde değil, kentlerdeki gökdelenlerde de, on üçüncü yüzyıl, yirminci yüzyıl ile koyun koyuna yaşıyor. Yüz milyon insan elektrik kullanırken, bir yandan da işaretlerin gizemli güçlerine, şeytan çıkarmaya inanılıyor. Film yıldızları medyumlara gidiyor. İnsan dehasının ürünü mucizevi makineleri uçuran havacılar, gömleklerinin altında muskalarla geziyorlar. Öylesine bitmez tükenmez bir karanlık, cehalet ve barbarlık kaynağını besliyorlar ki!
___________________________________________
..bilim başarısını bir ölçüde hata düzeltme mekanizmasına borçludur. Bilimde yasaklı sorular, incelenmeyecek denli hassas konular, kutsal gerçekler yoktur.(s.32)
____________________________________________
Michael Faraday
Bizi doğrulayanı dostça kabullenir, karşı çıkana da inatla direniriz; oysa ki sağduyu tam tersini gerektirir. (s.34)
____________________________________________
Gerçek, şaşırtıcı ya da bildik sezgilere ters olabilir. Derinden bağlandığımız inançlarla çelişebilir. Gerçeğe ulaşmanın yolu da deneyden geçer.(s.38)
____________________________________________
Onlarca yıl önce, bir yemek davetinde fizikçi Robert W. Wood'dan "Fizik ve metafizik" şerefine kalkan kadehler diplenmeden önce bir konuşma yapması rica edilmişti. O zamanlar "metafizik" ile felsefe ya da yalnızca düşünmek yoluyla ulaşabileceğiniz ger çekler gibi bir kavram kastediliyordu. Sahte bilimi de işin içine katmış olabilirler. Wood'un verdiği karşılık şöyleydi:
Fizikçinin aklında bir fikir vardır. Üzerinde düşündükçe, fikre anlam kazandırmaya başlar. Bilimsel yazına danışır. Fizikçi okudukça, fikir de daha fazla umut vaat eder hale gelir. Böylece ön hazırlığını yapmış olarak laboratuvara gider ve fikrini denemek için bir test hazırlar. Deney aşaması çok zorludur. Birçok olasılık tek tek denenir. Ölçümün hassaslığı artırıldıkça hata çubukları da küçülür. Deneyi gittiği yere kadar sürdürür. Tek ilgilendiği, deneyden öğrenecekleridir. Dikkatli deneylerden sonra, fikrin işe yaramaz olduğu anlaşılır. Fizikçi de onu aklından çıka- rır, kendini hata kıskacından kurtarır ve başka bir fikre doğru yola çıkar.*
Wood bardağını kaldırırken, "fizik ile metafizik arasındaki fark birinin uygulayıcılarının diğerininkilerden daha üstün olması de- ğil" diyerek, içkisini yudumlamadan önce son sözünü söyledi: "Metafiziğin laboratuvarının olmamasıdır."(s.38-39)