Spoiler içeriyor
☁️Filmleriyle aileye ve atmosfere aşina olsam da kitabın tadı bambaşkaydı. Ortaokulda ingilizce klasikleri okumaya başlatan bir kitapken şimdi yine kendimi aradığım bir dönemde tekrar okuma isteğimin uyanıp içimde de ingilizce edebiyata karşı sevginin eski ham halini canlandırmış oldu. ☁️ Kitap…devamı☁️Filmleriyle aileye ve atmosfere aşina olsam da kitabın tadı bambaşkaydı. Ortaokulda ingilizce klasikleri okumaya başlatan bir kitapken şimdi yine kendimi aradığım bir dönemde tekrar okuma isteğimin uyanıp içimde de ingilizce edebiyata karşı sevginin eski ham halini canlandırmış oldu.
☁️ Kitap isimleri her zaman koca sayfaların iki kelimelik özeti olmasıyla dikkatimi ilk çeken şey olmuştur. Küçük kadınlar ismi de hem ingilizcesiyle birebir çeviri olabilen hem de kitapla örtüşük bir tamlama olarak nadir rastlanır ahenk sağlamıyor mu?
Küçük kadınlar...geçim sıkıntısı ve ailevi zorluklara rağmen onurlu ve tutkulu bir yaşama kendini kaptıran genç ruhlar... 19.yüzyılın aydınlık aşamasında kadın olabilişin fakirhanedeki yansıması bakımından oldukça etkili bir öykü.
☁️Kadın olabiliş demişken onur ve tutkunun en saf hali bu insan cinsinde harmanlanmıştır. Dünya telaşı bir kadın yaşamında peydalanmış onun karnında sancılanmış onun dönümünde huzurlanmıştır. Kadın olabiliş her yaştaki kızlığın yapageldikleri her şeydir. Dikiş dikmek, ev toparlamak, kızgınları yatıştırmak, huysuzları barıştırmak, yalnızların kalplerindeki sıkıntıyı koparıp atmak, el tutmak, ev vermek, belki can üflemek, piyano çalmak, ilahi söylemek resmetmek ve resme sığmaz hissiyatların her birine çoktan tanışık olabilmekte izlerini barındırır.
Fakat bununla beraber "küçük" olan kadınlık ise yaşın getireceği olgunlukla kadınlık dönüşümünü gerçekleştiremeyiş yani erken olgunluğun simgesidir.
Kadınlar erkek cinsinden farklı bir büyüme faaliyeti gösterir. Kadın doğar doğmaz kadındır. Hatta annenin cinsiyeti öğrenip babayla paylaştığı ilk "buruk" andan beridir kadın olmaya başlamıştır. Kız çocukluğu da kadınlığın saf halidir. İsmen olan bu değişim sizleri yanıltmasın zira küçük kız çocukları çoğu genç erkekten fevkalade akıllı ve uslu olabilir.
Erkeklerin gelişiminin bizden ayrılan kısmı onların "gururla" var olma girişiminde gizlidir. Aslan oğlan er kişi yiğit kaplan haydan gelen hayta oğlan bay oğlan dön dolaş gör gözet haykır çalış uylaş uğra vur vurul gel diz dibine otur. E bu kadar özgür ve el üstü tutulan ruh diz dibinde oturur mu uslu? Elbetteki dünya onun. Burada bulamadığını başka yerde önünde süslü tabaklarla bulur. Bulabilir. Dolayısıyla olgunluk denilen insanın acısından ve mecburiyetinden doğan artık durulma zamanı er kişiye aslan oğlana aynı şekilde işlemez.
Elbette erken olgunluk her cinsten kişi için bedbaht bir durum yaşın gereğini yapamamak hep arkadan izler olmak kendi mecburiyet çemberinde debelenmek keyif kaçırıcıdır ama bu böyledir. Her ülkede ve her dönemde böyleydi. Fakat rejim değişikliği ve edindiğimiz haklar bilinçli anne babalık en azından farkındalığı olan meslek erbaplarına erişimimiz bu vahim durumu az olsun geçirdi. Bin şükür atamıza.
Kadınlar küçükken de kadındır fakat asla hiçbir insan cinsinin küçüklüğü yaştan başka bir şekilde ölçülmez. Kalıba sığabilmez. Onur denen yaratanın lütfudur ve onu yaşam içinde kaybeder veya pek çoğuyla paylaşabilme şansımız olur. Fakat tutku öyle değildir. Tutku derken aşkı ve hayat sevincini, güne uyanma istencini kastediyorum. Doğuştan var olmaz. Her zaman için rıza ve rica dışı gerçekleşmiştir. Neyden ne boyutta hoşlanacağımızı kestirmemiz mümkün değil. Ortada bir yetenek varsa açığa çıkar. Uyanacağı olan uyanır yapacağı olan yapar. Bu da bizlere bir kılavuz kağıdında gelmedi. Fakat ne kadar kılavuzsuz da olsak elimizi uzatınca ulaşabilmenin imkansız olduğu bir sarp yokuştaysak da tutunacağız. Tutkumuzu tutkunlukla edinebiliriz. Deneme yanılma yenilgi kazanç hepsi insan için hepsi yaşamın kenarına serpilmiş neyi toplayıp cebine attın öldüğünde kâr. Yaşama tutkunlukla bağlanmamış ruhlar anne kucağından başka kucak arayışına çıkamayacak korkak ve sefil ruhlardır. Her köşede onlar için kayıp bekler.
Delicesine bağlanabilen ruh yaşama da aşığına da işine de evine de tatlı bir bakışla doygun bir zihinle bakar. Yaşamı onurlu ve tutkulu kılan budur.
☁️Her birimiz boyumuzu aşan bazen belki dayanılmaz bir girdap içinde hissettik kendimizi. Fakat sabah işe giden para kaygısı peşinde didinen ruhumuz gece vakti durup bir satır okuyarak biraz dikiş dikerek bir sahneyi durmadan hatırlayarak bir şarkıyı ezberleyerek belki yazarak dinlendirmek ister. Yaratımın ilhamı en çok bu anlarda uğrar. Küçük yaşamlar yaşıyor olabiliriz ama küçük yaşamımızdan bir mırıltı dahi olsa koparmamız için Tanrı bakın nasıl öğüt veriyor:
" Fakat insan, sarp yokuşu aşmak
için bir gayrete soyunmadı."
☁️yazmak ve en çok da okumak için beni teşvik etti. İçinde geçen kitapların her birini not ettim okumayı büyük bir içtenlikle istiyorum.
Kadın olmayı ne çok seviyorum. Ve yeni başlangıçların tedirgin kıpırtısını. Yaşamı başlarken seviyorum. Bitirirken seviyorum. İzlerken seviyorum. En çok severken seviyorum.