Matilda'ya bugün sadece bir 10-20 sayfa okuyup giriş yaparım, sonraki iki günde bitiririm diye başladım. Ve yine bugün kitabı bitirdim 🙂. Filmine şans eseri denk gelmiştim ve en sevdiğim filmlerden biri oluvermişti. Daha sonra kitabı olduğunu öğrenince bu kadar sevdiğim…devamıMatilda'ya bugün sadece bir 10-20 sayfa okuyup giriş yaparım, sonraki iki günde bitiririm diye başladım. Ve yine bugün kitabı bitirdim 🙂. Filmine şans eseri denk gelmiştim ve en sevdiğim filmlerden biri oluvermişti. Daha sonra kitabı olduğunu öğrenince bu kadar sevdiğim bir filmin kitabını okumamak olmaz diye düşündüm. İyi ki de öyle düşünmüşüm okuduğuma hiç pişman değilim. Filmini daha çok sevsem de kitap yine bana aynı duyguları hissettirdi ve okuması zevkliydi. Sadece filmde olan eve girme sahnesi yok diye üzüldüm biraz. Kitabın sonu da çok acele bitti.
Matilda'nın yaşadıkları bir tık karikatürize olsa da içinde gerçeklik payı olan şeyler ve ister istemez insanı düşündürüyor. Bir çocuğun ailesinin bu şekilde ilgisiz olması, okulun müdüresi olan kadın gibi öğrencilerin acı çekmesinden zevk alıp onları küçük gören öğretmenlerin varlığı, Bayan Honey'nin yaşadıklarının tam olarak olmasa da bir benzerinin kaç çocuğun başına geldiği (şiddet vs)... Yani kitap bu açıdan bakarsak insanı üzüyor ve gerçek hayattaki bunun gibi ya da çok daha kötü şeyler yaşayan çocukların çoğunun sonu Matilda ya da Bayan Honey'de olduğu gibi mutlu sonla bitmiyor. Ya da bitse bile çocukluğunda bu kadar yara alan bir insanın psikolojik açıdan iyileşmesi gerçekten zorlu bir süreç. Böyle şeyleri ne kadar düşünürsek düşünelim şak diye tüm çocukların hayatını düzeltemeyeceğim gerçeği insanı daha çok üzüyor. En azından ben böyle bir dünyada nefes almaktan nefret ediyorum. Bir çocuğun gözyaşı dökülüyorsa ne anlamı var onun bunun gibi drama yapmayacağım. Gerçekten, kelimenin tam anlamıyla iğrenç şeyler yaşayan bir sürü çocuk var ama dünya böyle deyip kabullenmek dışında bir şey yapamıyoruz. Bir şey yapamayan bizler de o iğrenç insanlara fırsat vermiş olmuyor muyuz bir yandan? Bu bizi ne kadar iyi bir insan yapar? Ben de biliyorum her gün ona buna şuna iyilik yaparak yaşanmaz ama dünyanın böyle olduğunu kabullenip yaşamak da çok adaletsiz geliyor. Yani kendimden bahsedersem -17 yaşında bir Türk genci olarak elimden ne gelebilir bahanesi altına sığınmadan cevap verecek olursam- ben de bir şeyler yapabilirim belki de -neden yapamayım?- ama yapmayarak kendimi o "hiçbir şey yapmamak da bir şey yapmaktır" insanları arasına koyabiliyorum sadece. Böylesi daha kolay geliyor sanırım ama düşündükçe vicdanen acı çekmekle kalıyorum. Bir yandan da ne kadar iyi şey yapayım ima ettiğim gibi olaylar hala yaşanacak ve sonu gelmeyecek o yüzden ne yaparsam yapayım sonsuza kadar sürecek olan bu histen nefret ediyorum. Matilda'dan nasıl bu konulara geldim ben de anlamadım. Umarım kendimi anlatabilmişimdir.
Kısaca çocuk kitapları okumayı seviyorsanız bunu da bence seversiniz.