Spoiler içeriyor
Adı "çikolata" olduğu için izledik, evet. Pişman değiliz. İlk söyleyeceğim şey, önceki gönderimdeki filmin aksine son derece sıcak bi havaya sahip. Film, adına uygun olarak, damağımızdan ruhumuza aktı gitti. (Diyetteyken bu filmi izlemek kötü bir karar) (Diyetisyenimden özür dileyerek söylemeliyim…devamıAdı "çikolata" olduğu için izledik, evet.
Pişman değiliz.
İlk söyleyeceğim şey, önceki gönderimdeki filmin aksine son derece sıcak bi havaya sahip. Film, adına uygun olarak, damağımızdan ruhumuza aktı gitti.
(Diyetteyken bu filmi izlemek kötü bir karar)
(Diyetisyenimden özür dileyerek söylemeliyim ki biraz çikolata yedim)
(Dayanamadım ama napayım?)
Kırmızı başlıklı anne ve kızının kadraja girmesi itibariyle cadı olduklarını düşündüm. Mistik havayı almamak imkansızdı. Ama sandığım kadar fantastik bir film çıkmadı, aksine hayatın acı gerçeklerini buram buram barındırıyordu.
Mesela Kaf dağlarını ben yarattım havasında gezinen o eski kafalı beyefendiyi düşünelim. Eşinin onu terk ettiğini bir türlü kabul edemiyordu ve koyduğu katı kuralların içerisindeki hayatını yaşarken nefes alamadığının bilinçsizliğiyle savruluyordu.
Kendi dertlerini düşünmemek için kafayı imajına ve topluma takmış bir hâldeydi.
Vitrinin önündeki hâlini görmek, kusurlarının başkaları tarafından örtüldüğüne şahit olmak hoştu.
Ya da suratsız teyzeyi hatırlayın. İlerlemiş yaşı sebebiyle tedavisini reddedip kalan günlerini gönlünce yaşama arzusunda olan o kadını..
Torunu ve kızıyla geçirdiği anlarda suratının nasıl yumuşadığına şahit olun.
Peki filmde bu insanların iç yüzünü nasıl bir anda görebiliyoruz? Çikolata sayesinde! Başrol karakterimiz çikolataya özel bir acı katarak (doğru okudunuz acı katıyor) insanların içinde yer alan istekleri gün yüzüne çıkartmalarına yardımcı oluyor.
(Lucifer dizisini anımsattı azıcık)
Sihir yahu.
Bu kısımları izlerken çok özendim. Her zaman bi sihirli değneğim olsa ne kadar güzel olacağını düşünürüm çünkü insanların bizden beklentisi bu. Yanlış anlamayın ama danışmaya gelen danışanlar bir anda bütün sorunlarını çözüme kavuşturmak isteyebiliyorlar. Hemen ilerleme kaydettiklerini görmek istiyorlar ki bu imkansız. İşte öyle anlarda "Neden bir sihirli değneğim yok ki?" diye düşünmeden edemiyorum.
Mesela bu kadın bana çikolata satsaydı, ben de danışma süreçlerinde danışanlarıma ikram ederdim. Vay efendim raport ilişkisi kurmakmış, vay efendim dirençle uğraşmakmış falan. Ohoooo...
Bi tanecik çikolata diyorum size. Danışan ısıracak ve tamam. Hemen kalbi ısınacak bana. Danışma sürecini de sevecek. Anlatma ihtiyacı ile dolup taşacak. Sorunlarını saklamadan aktaracak. Sonrasında da çözüm aşamasına geçecez.
Çikolata bizi direkt üçüncü, dördüncü seansa aktarıyor. Cebinize bereket, daha ne olsun?
Şimdi ey ahali, gelin yardım edin de bulalım bu kadını. Benim bu iş teklifini sunmaya ihtiyacım var. Hatta projeyi genişletiyorum, ekibe bir de diyetisyen arkadaş alırız.
(Var mı diyetisyen?) Danışma seansına gelip çikolata yedikten sonra o kaloriler nereye gidecek değil mi? Bunları birinin düşünmesi gerek.
Hatta ve hatta diş hekimi arkadaş da ekibe katılır. Çikolata deyince ağız ve diş sağlığından daha mühim bir şey düşünemiyorum.
Raf ekibi, dümeni döndürürüz bence. Hehe:)
Para hesabını yapacak muhasebeci de fena olmazdı.
Hm, düşündükçe eksikler çıkıyor ortaya.
Vallaha keyiflendim he.
Yorumlara beklerim arkadaşlar. Fikirlere açığım.
(. ❛ ᴗ ❛.)
(Film mi? Film güzel ya. Koşun izleyin demem mi gerek oğlum? İzleyin işte da)
(Karadeniz da sı)