Birincisi; benim gibi bir entrika aşığıysanız kesinlikle izleyin. İkincisi; izlemek istiyorsanız yazımı okumayın çünkü spoiler içerir. Gossip Girl, en kısa sürede bitirdiğim dizilerden biri oldu çünkü bölümler çok akıcıydı. Her bölümde ve her sezonda yeni olaylar, yeni dedikodularla sizi şaşırtmayı…devamıBirincisi; benim gibi bir entrika aşığıysanız kesinlikle izleyin.
İkincisi; izlemek istiyorsanız yazımı okumayın çünkü spoiler içerir.
Gossip Girl, en kısa sürede bitirdiğim dizilerden biri oldu çünkü bölümler çok akıcıydı. Her bölümde ve her sezonda yeni olaylar, yeni dedikodularla sizi şaşırtmayı başarıyor bu yüzden entrika ihtiyacımı fazlasıyla karşıladı. Beni her seferinde şaşkına uğratan ilişkiler yaşandı örneğin Dan ve Blair’in çift olacağını asla düşünmezdim çünkü 4 sezon boyunca gördüğümüz Blair, Dan’e asla bakmazdı hatta arkadaşlığını bile istemeyen biriydi. Senaristin eşleştirmediği bir Chuck ile Serena kaldı o da cidden iyi ki olmadı. Herkesin herkesle olması dizi için normal olsa da ben her yeni çifti ağzım açık izledim ancak bu diziyi top noktaya taşıyan kesinlikle Chuck ve Blair çiftiydi. Aralarındaki kimya, tutku ekranlarda izlediğimizden çok daha fazlasıydı. Dizide izleyicileri gitgelli ilişkileriyle bayaa bir süründürseler de onların sahneleri favorilerimdi. Aralarındaki savaşma hali, yaşanan onca şeye rağmen birbirlerinden vazgeçememeleri, karşı karşıya savaşmaları kadar yan yana savaşmalarını da izlemenin inanılmaz keyifli olduğu bir çift ancak ben birlikte olup başkalarına karşı savaştıkları zamanları daha çok sevdim çünkü iki karanlık zihin birlikteyken gerçekten tehlikeliydi.
Dedikoducu kız ise ilk iki sezonda çok tahmin edilemeyebilir ancak sonrasında dan’in olduğunu anlayabiliyorsunuz çünkü bu pozisyona en uygun olan kişi Dan’di. Serena ile olan ilişkisinden dolayı asıl sansasyonel olayları öğrenmeye çok müsait bir konumdaydı. Arkadaş grubundaki sırlara daha kolay erişebildi böylelikle. Hem içlerinden biri olmaya başlamış hem de dışarıda kalıp onları gözlemleyerek mükemmel bir ağ kurmuş ama ben Dan’i pek sevmiyorum çünkü Jenny ile birlikte yukarı doğu yakası sosyetelerinden ne kadar nefret edip onları eleştirseler de her zaman onlardan biri olmak istediler. Bu yüzden onları iki yüzlü buluyorum. Jenny zaten son sezonlarda tahammül edemediğim bir karakter haline gelmişti. Serena’ya gelince de ilk sezonda sevsem de nefret ettiğim o kadar çok zaman oldu ki iyi görünümlü kötü esas Serena’ydı. Blair’i suçlayıp durdular ama en azından neyse oydu, dobraydı, kendini belli ediyordu ama Serena hatalarımdan ders çıkardım değiştim diye diye hep daha kötülerini yaptı ve aşırı pick me’ydi. Blair ile olan arkadaşlığı yürüdüyse Blair sayesinde çünkü esas arkadaşlığı blair yaptı ona. Defalarca kez affetti yaptığı hataları.
Son 2 sezonu çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim çünkü olaylar çok saçma bir yöne gitti ve diziyi sinirden sık sık bırakmak istedim. Prensi başta sevsem de sonradan can sıkıcı olmaya başladı. Chuck’ı çok seviyordum ama bazı yerlerde beni inanılmaz sinir etti ve soğudum, yine bu ilişki de Blair sayesinde mutlu sona ulaştı. Her zaman seven, bekleyen, affeden, mücadele eden Blair’dı. Son sezona kadar chuck’tan başkasıyla olamadı bile ama Chuck’ın hayatına 2 kişi girdi üstelik iki günlük kızlar için Blair’a “Hayatımda değer verdiğim tek şeyi elimden aldın.” dedi, çok adiceydi. Her neyse, 5. sezonda bu olayın karmasını yaşadığına göre bu konuyu rahatlıkla kapatabiliriz. Hepsinin mutlu sona ulaşmasına sevindim. Blair ile Chuck olmayacak diye korkmuştum ama onlara yakışır bir finaldi. Sonuç olarak son bölümü bugün itibariyle izleyip bitirdim ve çocuklarımı çok özleyeceğim. İleride belki yeniden başlarım, bu sefer Gossip Girl’ü bilerek izlerim.
you know you love me,
xoxo.