30 Ocak 2024/00.30-02.40 1999 yapımı olan film, 1960 ların sonlarında geçiyor, dönem olarak çok aman aman 60'lardı diyemiycem, 90'lar ruhu daha ağır basıyodu🤓🤷🏻♀️ Bir şişe votka ve bir kutu asprinle intihar etmesi nedeniyle psikiyatri kliniğine yatırılan ve Borderline kişilik bozukluğu…devamı30 Ocak 2024/00.30-02.40
1999 yapımı olan film, 1960 ların sonlarında geçiyor, dönem olarak çok aman aman 60'lardı diyemiycem, 90'lar ruhu daha ağır basıyodu🤓🤷🏻♀️
Bir şişe votka ve bir kutu asprinle intihar etmesi nedeniyle psikiyatri kliniğine yatırılan ve Borderline kişilik bozukluğu teşhisi konan 18 yaşındaki Susanna Kaysen'in, bir yıl boyunca klinikte hasta bakıcılarla ve hastalarla yaşadığı üzücü anlar, eğlenceli anılar ve daha fazlası çerçevesinde kendi keşfine çıkması, duygularının ve kendinin farkına varmasını ve iyileşmeye karar vermesini konu alıyor.
Filmin geneli sakin ve akıcı bir anlatıma sahip, izlerken sıkmıyor, bir sonraki sahnesinde ne olacak diye merakta bırakıyor. Müzikleri etkileyici ve sahnelere çok uygundu👌🏻
Angelina Jolie'yi pek sevmesem de bu filmdeki güzelliği ve oyunculuğu diyorum, en iyi Angelina Jolie performansı😗👌🏻ve bi de Angelina Jolie bu filmde yardımcı oyuncuymuş, şaka heralde🙄
Filmin finalini zihnimde baya bi senaryolaştırmıştım ve benim senaryoma göre harika bir final olacaktı(finali ben yazsam unutulmaz olurdu, ama maalesef şimdi sonu hiç akılda kalıcı olmayacak😏🤪)
Susanna çoklu kişilik bozukluğuna sahipti, klinikte yatan her hastaya başka başka teşhisler konmuştu(sosyopat, psödoloji fantastika; yani hastalık dercesinde yalancılık, hep çocuk kalma hiç büyüyememe, kleptomani, şizofreni..) benim finalimde; diğer hastaların hepsinin Susanna olmasını bekledim, yani tüm diğer hastalar Susanna'nın diğer kişilikleri olacaktı ve Susanna iyileşmeye başlayıp psikiyatri kliniğinden çıktığı zaman diğer kişiliklerine o zaman veda edicekti(nası ama🤪)
Genel anlamda izlemesi güzeldi, yer yer duygulandıran, bazen geren bazen düşündüren sahneleri olması açısından tatmin ediciydi.
Hastalıkların belirtilerini öğrendikçe acaba bende de olabilir mi ya diye derin düşüncelere daldıran bir film🤪
Son olarak; şu an öğrendiğime göre, film, yazar Susanna Kaysen'in aynı adı taşıyan romanından uyarlanmış(romanını da okuycaz mecbur🙃)
🎬Hayalle gerçeği karıştırdınız mı hiç?
Ya da paranız olduğu halde bir şey çaldınız mı? Hiç kederlendiniz mi?
Ya da durduğu halde treninizin hareket ettiğini sandınız mı?
🎬Bu nasıl dünya?
Hangi krallık?
Hangi dünyaların kıyıları?
🎬+Ona ne derdin?
-Bilmiyorum. Üzgün olduğumu.
Onun yerinde olmanın ne demek olduğunu hiç bilmeyeceğimi. Ama ölümü istemenin ne olduğunu bildiğimi. Gülümsemenin acı verdiğini. Uyum sağlamaya çalışıp, başaramamayı. İçindeki şeyi öldürmek için kendini dışarıdan incitmenin ne demek olduğunu.
🎬Hissetmek istemediğinizde ölüm rüya gibi gelebilir. Ama ölümü görmek, gerçekten görmek onu hayal etmeyi çok saçma gösteriyor. Belki insan büyürken bir noktada duygusal kalkan kalkıyor. Belki zihnimize inanamadığımız için, sırlar aramaya başlıyoruz.
🎬Deli miydim hiç?
Belki.
Belki de hayat deli.
Delilik, ne parçalanmak ne de karanlık bir sır saklamak. O, genişletilmiş sen ya da ben. Hiç yalan söyleyip bundan hoşlandıysan, sonsuza dek çocuk olmayı dilediysen..