SON SAHNENİN KENDİSİ. BİZİ ALLAH DEĞİL ORMAN KURTARIRDI!!! “ORMANA GİTMELİYİZ. YENİ BİR BAŞLANGIÇ ARAMAK İÇİN.” Bugün, günün gece olduğunu görmüşlerdi. Buna kötü kehanet demişlerdi. Yani onlar değil, şaman ve rahipler öyle demişti. Onlar da öyle kabul edip, “kötü kehanet” diyerek…devamıSON SAHNENİN KENDİSİ. BİZİ ALLAH DEĞİL ORMAN KURTARIRDI!!!
“ORMANA GİTMELİYİZ. YENİ BİR BAŞLANGIÇ ARAMAK İÇİN.”
Bugün, günün gece olduğunu görmüşlerdi. Buna kötü kehanet demişlerdi. Yani onlar değil, şaman ve rahipler öyle demişti. Onlar da öyle kabul edip, “kötü kehanet” diyerek tekrar etmişlerdi.
OYSAKİ ORTADA KÖTÜ KEHANET YOKTU. GÜNEŞ VE DÜNYA ARASINA KISA BİR SÜRELİĞİNE AY GİRMİŞTİ. GÜNEŞ TUTULMUŞ.
GÜN GECE OLMUŞTU… TAPINAKLAR, TANRILARI İÇİN KAN AKITMIŞTI.
Jaguar, Şaman ve rahibin elinden kaçmayı başarmıştı. İş, şaman ve rahipten çıkmış, devreye askeri şef girmişti. Şef ve askerleri, Jaguar’ı yakalayıp kanını akıtmak için, peşinden saldırmaya gittiler. Çoğu ölmüştü geriye iki asker kaldı. Jaguar’ı yuvasından-ormandan çıkarmayı başarmışlar, denizin kıyısına sıkıştırmışlardı. Jaguar bitkin düşmüş ve silahsızdı üstelik.
Tam her şey bitti, Jaguar’ı da öldürecekler derken, kıyıda gemiler beliriverdi.
Gemilerde insanlar,
insanların üstünde siyah-beyaz cüppeler,
insanların ellerinde “tevhid” sembolleri,
insanların ellerinde allahın kitabı.
Allahların allahı gelmişti.
Afyonun etkisi, boydan boya sarıyordu kıyıyı.
Şef’in kalan son iki askeri gemileri gördü, afyonun etkisinden önlerinde duran Jaguar’ı göremez oldu. İki asker yürüdü kutsal medeniyetin azgın dişlilerine.
*…
Limana doğru yanaşan gemileri gördüler. -gemi direklerinin üstünde din ve medeniyet sembolleri- Az evvel ölümden kurtulmuşlardı.
Seven, önce gemilere baktı ve Jaguar’a sordu, “BUNLAR NE?”
Jaguar, gemidekilerin medeniyet dişli ahlak bekçileri olduğunu biliyordu. Çünkü, henüz kısa süre önce, tapınanların-tapınakların-tapanların “adice” yüzünü görmüştü. Ve bu yüzün, doğa karşısındaki kan kusturucu ihanetine tanıklık ettmişti. Ve cevap verdi,
“İNSANLARI GETİRDİLER.”
Seven, “ONLARA MI GİTMELİYİZ? diye sordu.
Jaguar önce yeni doğan bebeğine (kendi geçmişinin geleceğine) sonra da gemilere tekrar bakıp şöyle dedi, “ORMANA GİTMELİYİZ. YENİ BİR BAŞLANGIÇ ARAMAK İÇİN.”
“gel Koşan Kaplumbağa”
Filmi bu son sahnesi; görmek isteyene, görene, fark edene, “her şeyin” tüm soruların asıl cevabını da çıkarılabileceği sahne. (Sömürgeciliğin, resmî ideolojilerin, kimlikleri, beyaz erkeğin, kutsal olanın, köleliğin ve özgürlüğün ve, ve, ve)
En sonuna da, filmin dillerden düşmeyen hikayesinin sözleri,
“İliklerine kadar hüzne bulanmış bir adam yalnız başına oturuyordu.
Etrafındaki tüm hayvanlar ona yaklaştı ve şöyle dediler:
‘Seni bu kadar üzgün görmek istemiyoruz, ne dilersen dile, senin için gerçekleştirelim.’
Adam dedi ki; 'Daha iyi görmek istiyorum.’
Akbaba dedi ki; 'Görüşüm senin olsun, al.
Adam dedi ki; 'Daha güçlü olmak istiyorum.’
Jaguar cevapladı; 'Benim kadar güçlü olacaksın.’
Sonra adam dedi ki; 'Yeryüzünün sırlarını öğrenmek istiyorum.’
Yılan dedi ki; 'Hepsini sana ben göstereceğim.’
Böylece, adam hayvanlardan aldığı bütün hediye-özellikleri alıp oradan uzaklaştı.
Onun ardından baykuş, geride kalan hayvanlara dönerek şöyle dedi:
'Artık adam daha çok şey biliyor ve daha çok şey yapabilir.
Birden içimi bir korku kapladı.’
Geyik şöyle cevapladı onu;
'Adam, ne istediyse aldı. Artık üzüntüsü bitecek.
Ancak baykuş böyle düşünmüyordu:
‘Hayır’ dedi. 'Adamda hiçbir zaman dolduramayacağı bir boşluk gördüm.
Onu üzen ve devamlı istemesine sebep olan şey işte bu boşluk.
O almaya devam edecek.
Ta ki dünya ona şöyle diyene dek;
“Artık bende sana verecek hiçbir şey kalmadı.”