Yaşayan insanların dünyada yol açtığı sorunlar yetmiyormuş gibi bir de öldükten sonra da sorun çıkarmaya başladıkları bir dünyadayız. 'Sorun' hayaletlerin -henüz nedeni bilinmeyen bir sebepten- son yıllarda artan aktivitesine yazarın verdiği bir isim ayrıca. Yarattığı hayaletlerle dolu dünyaya ait birçok…devamıYaşayan insanların dünyada yol açtığı sorunlar yetmiyormuş gibi bir de öldükten sonra da sorun çıkarmaya başladıkları bir dünyadayız. 'Sorun' hayaletlerin -henüz nedeni bilinmeyen bir sebepten- son yıllarda artan aktivitesine yazarın verdiği bir isim ayrıca. Yarattığı hayaletlerle dolu dünyaya ait birçok terimi daha var yazarın. Bunlar ilk okumaya başladığımızda kafa karıştırıcı gibi gelse de, olayların içine yavaşça girmemiz ile birlikte kendimizi o dünyadan parçaymış gibi hissediyoruz. Yine de zorluk yaşayacaklar için sonda bir sözlük de eklemişler, okurken bakmama gerek kalmadı ama kitap bittikten sonra okumak keyifliydi.
*Tayf, karanlık kuruntu, ektoplazma, hayalet pusu, saçmalayan pus, miazma, fantazma, fantom, plazma, kaynak, heyula...*
Soruna karşı en büyük savaşı verenler çocuklar oluyor, tabii yetişkin olana kadar. Yaş ilerledikçe psişik olaylara karşı hassasiyetleri -bu durum yaş ilerledikçe duygularımızın körelmesini hatırlatıyor bana- azaldığı için, Sorun'a karşı verebilecekleri mücadele de azalıyor. Yetişkinler -buna psişik ajanslardakiler de dahil- daha çok hayaletlerden olabildiğince uzakta olmayı tercih ediyor. Belki de asıl sorun budur.
Devletlerin aldığı bazı önlemler de var elbette. Bunun en başında sokağa çıkma yasağı, gece yanan hayalet lambaları geliyor. Bunlarla birlikte dünyada pek çok şey değişmiş. Artık sıradan derslerin yerine hayaletlere karşı eğitimlere katılarak hayalet avcısı olan çocuklar en can alıcı örneği.
Lucy Carlyle, Sorun çıktıktan ve insanlar/çocuklar sistemli olarak mücadele etmeye başladığı zamanlardan bir hayalet avcısı, çocuk. Yetişkinlerin sorumsuzluğu sonucu çalıştığı arkadaşlarının hepsinin ölmesi ile Lucy kaldığı köyü ve ailesini arkasında bırakarak Londra'ya gidiyor. Burada "Lockwood ve Ortakları"na katılarak maceradan maceraya koşturmaya başlıyorlar.
!!! Kitabın dizisini de izlemiş biri olarak, diziye kıyasla biraz daha korkunç denebilecek sahneler vardı. Özellikle kan hassasiyeti olanlar için bir bölüm biraz mide bulandırıcı olabilir. Yine de aşırı derecede korkutucu diyemem.
Diziyle kıyaslayacak olursam... birkaç nokta dışında kitaba bağlı kalmışlardı. İlk fark ettiğim detay George'un kitapta sarışın ve mavi göz detayları ön plandayken, dizide tam tersi bir şekilde oyuncu seçimiydi.
*Spoiler*
Dizide Lucy'un en yakın arkadaşı kız hayalet tutulması sonucu komada kalmışken, kitapta tüm arkadaşlarını kaybetmisti. Dizide bu nokta baya yer kaplıyordu, kitapta olmaması şaşırttı.
Yani bunun dışında çok da önemli bir farklılık yakalayamadım. Diziyi izleyeli bir yıl olduğu için fazla da hatırlamıyorum açıkçası. Kitabın da dizi kadar zevk verdiğini söylemek isterim.
***
"Hem yeteri kadar büyük hem de yeteri kadar genciz. Yani mükemmel yaştayız," dedi Lockwood gülümseyerek.
▪︎
Lockwood'da çalışan herkesin farklı tercihleri vardır. Ben biraz resim yaparım, George çizgi roman okur, Lockwood da dedikodu dergileri karıştırır. Ama hepimiz çaya ve bisküvilere bayılırız.
▪︎
"Eh faydalıymış."
"Öyle mi?"
"Hayır. Kinayeli davranıyorum. Yoksa alaycı mı desem? İkisi arasındaki farkı bir türlü hatırlayamıyorum."
"Kinaye çok daha zekice bir şey olduğundan, muhtemelen alaycı konuşuyorsun."
▪︎
"Buradaki kural, ajansta çalışan üyelerin her sıra ona geldiğinde tek bir bisküvi almasıdır. Adilane ve düzenli davranırız. Stresli bir anda, iki bisküvi birden almak doğru değil."
▪︎
"Ha, hiç merak etme, dikkatli olacağım. Beni tanırsın." Lockwood 🤦🏻♀️
▪︎
"Yani merdivenin kendisi çığlık mı atıyor?"
"Öyle deniyor, kendim duymadım."
▪︎
"Becerine de kararlarına da güveniyorum ve ekibimde olmandan büyük gurur duyuyorum, tamam mı? Artık geçmişi düşünmeyi bırak! Geçmiş hayaletler içindir. Hepimiz pişman olacağımız şeyler yaparız. Önemli olan, ileride neler olacağı..."