Spoiler içeriyor
Merhabalar , biraz uzun bir yazı oldu . Yazıyı anlık değil izlediğim bölümlerin sonlarında not alarak izlediğimden biraz karışık olmuş olabilir , keyifli okumalar diliyorum . Not: Çok fazla spoiler verdiğimden dolayı okumadan önce bir düşünün ,özellikle son cümlemde dizinin…devamıMerhabalar , biraz uzun bir yazı oldu .
Yazıyı anlık değil izlediğim bölümlerin sonlarında not alarak izlediğimden biraz karışık olmuş olabilir , keyifli okumalar diliyorum .
Not: Çok fazla spoiler verdiğimden dolayı okumadan önce bir düşünün ,özellikle son cümlemde dizinin final kısmına değindim bilginize.
Dizimiz iki genç üzerinden işlenen bir aşk hikayesi .
Sahnelerin arasında bağlantı olmayışı ve genel bir hikaye akışı olmadığı için diziyi izlerken zorlanabiliyoruz.
Sıradan , doğaçlama bir şekilde ilerleyen bir hikaye var aslında elimizde .
Ama bence en güzel tarafı da bu , yönetmen herhangi bir sahne ya da alakası olmayan konular üzerinden bir bütünlük oluşturmuş .
Bu belki başka kişilere sıkıcı gelebilir ki eminim gelecektir de ama benim hoşuma gitti diyebilirim .
Dizi içinde yer yer Connal karakterimizi , yapmadıkları yüzünden eleştirsekte onun da bir genç olduğunu , hayatı yeni tecrübe ettiğini de bilmek gerekiyor aslında yaptıklarını doğru kabul etmesekte .
Birazda bu durum oyuncuların oynadığı role göre yaşlarının büyük olmasından kaynaklanıyor tabii .
Ben özellikle Connal’ın üniversiteden sonra kendini geliştirmeye başladığını gördüm .
Lise de arkadaşlarının yanında korunaklı alanındayken , üniversite geçince kendisi biraz daha sudan çıkmış balığa döndü keza bunu ilk zamanlar kendi başına takılıp , sürekli kitap okumasından da anlayabiliriz ya da edebiyat dersinde yorum yapmaya cesaret bile edemezken ileriki safhalarda buna cesaret gösterip fikirlerini ortaya koyıyor .
Hatta bu asosyalliği yüzünden arkadaşının partisine bile gitmeyecekken , zorla gidiyor bir nevi .
Dizinin duygu yoğunluğu çok yüksek esasında .
Bazen söylenen sözlerden çok söylenemeyen ya da söylenmeyen sözler daha ağırdır ve bu durum seyircinin iliğine kemiğine kadar işliyor .
Yaşamadığımız olayların , anların duygularını içimizde hissedip bir kasvet oluşturuyor olması , duygu işlevinin sonuna kadar seyirciye geçtiğinin bir göstergesi aslında .
Bir diğer yandan Mariane’nin, Connel dışında ki insanlardan gördüğü sevgiyi görmeyip ayrıca da mazoşistleşmesi de ayrı bir durum . Bu bir nevi Connel dışında birini görmediğinin de kanıtı aslında .
Ailesinden gördüğü psikolojik baskıdan dolayı da acı çekmeyi alışkanlık haline getirmiş olması da var tabi ya da acı çekmediğinde , acı çekmeyi isteyebiliyor .
Tabi zamanla bu sorunu yavaş yavaş aşıyor .
Bir ara çiftimiz yaz tatilinde ayrılıyor , Connel iş bulamadığından ve kiralık evinin parasını ödeyemeyeceğinden dolayı memleketine dönüyor.
İlerleyen süreçte Connel , Marianne’den uzak kalıp yeni bir ilişkiye başlıyor , Connel bunun acısını çeksede yine de sevgilisi Helen ile güzel bir şekilde anlaşıp , yoluna devam edebiliyor bir süreliğine .
Aslında taşlar Rob’un intiharından sonra daha da oturyor yerine.
Marianne ve Connel duygularını daha rahat bir şekilde paylaşmaya başlıyorlar diyebiliriz .
Ve sadece Connel ile Marianne arasındaki değil diğer insanlarla da biraz olsun derinleşiyor .
Nitekim dizi aslında sadece dram/romantik bir dizi değil .
Esasında günümüz dünyasını da özetleyen bir dizi .
Günümüz ilişkilerinin ne kadar yüzeysel kaldığı , insanların etrafında dönen olaylara adapte olamaması , insanların sevgi ihtiyacı vb daha pek çok şey .
Ben sadece Marianne ve Connel üzerinden derin ilişkileri üzerne değil de ikilinin diğer insanlarla olan ilişkilerine de biraz daha detaylı değinilmesini isterdim .
Dizi o zaman daha bir anlamlı olabilirdi .
Mesela Marianne ve ailesinin arasındaki sorunun temel sebebi ne ? Connel neden arkadaşları arasında popülerken arkadaşlıkları daha derin değil? Ve benzeri pek çok soru tabi .
Ve diziyi izlediğinde insan şu cümleye daha da çok anlam verebiliyor esasında “Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir .”
Benim için dizide ki en güzel yanı ise karakterlerin gelişim süreci .
En hoşlandığım sahne ise 11. Bölümde Connal’ın ,Marianne’yi eve almaya gittiğinde ki sahnede yaşananlar.
O toy , sahiplenmeyen erkek yerine gerçek bir erkek gibi gidip Marianneyi evden alıyor ve abisini güzel bir şekilde uyarıyor.
Tabi dizinin sonu benim beklemediğim bir şekilde gelişti diyebilirim .
Connel Amerikaya gidecekken , Marianne neden Connel ile gitmeyip kasabasında kaldı?
Yeni bir hayat kurabilirlerdi belki de .
Çiftimizin istemeyerek ve anlaşarak ayrılması , herhangi bir çiftin kavga ya da aldatmayla ayrılmasından çok zor bir durum aslında .
Zaten , Bizi yaşayabilecekken, yaşayamadıklarımız bitirdi yoksa elimizde değilken hayal ettiklerimiz değil sözünün ağırlığını da hissediyoruz bu sahnede .
Okuduğunuz için teşekkürler .