Erbain=Miladi takvimde 22 Aralık - 31 Ocak günleri arasına rastlayan kırk günlük zemheri dönem ayrıca inziva dönemi. Mazot şiiri Özel'in neredeyse tüm şiirlerinin ana temasıdır, özetidir.. Ahmet Kaya'nın imgelemeleriyle de daha bi netlik kazanmış bu yüzden onu da vermek istedim…devamıErbain=Miladi takvimde 22 Aralık - 31 Ocak günleri arasına rastlayan kırk günlük zemheri dönem ayrıca inziva dönemi.
Mazot şiiri Özel'in neredeyse tüm şiirlerinin ana temasıdır, özetidir.. Ahmet Kaya'nın imgelemeleriyle de daha bi netlik kazanmış bu yüzden onu da vermek istedim . İsmet Özel'i anlamaya çalışmak kolay değil tabi ki ama o anlama çabasının çok ayrı bi lezzeti var. Bazen onu bırakıp kendimi yaratıyorum dizelerinde tabi bazen ruhunun yoğunluğundan kendimi unuttuğum da oluyor ama bu ruhun içine karışmak hatta bir olmak istiyorum her üç noktasında bu dizelerin. Öyle ki sarsıntılar ardı sıra, kendimi bırakışımın daha ilk satır başlarında; ama yıkılmadan ama yıkılarak.Yönünü çevirmeden suyun, dinleyerek ve karışarak, bir olmak.
(1970) MAZOT
Ağlamadan
dillerim dolaşmadan
yumruğum çözülmeden gecenin karşısında
şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı
üzerime yüreğimden başka muska takmadan
konuşmak istiyorum.
Şehre neden
esmer ve dölek yüzümle döndüm dağlardan
kar vakti tarlaları kımıldatan soluğum
niyedir sarmalasın vites dişlilerini
defneler, nakışlar yok
alnımda neden.
Ağlamadan
etimin iğneli beşiklerde bıraktığı izlere aldırmadan
o mavi korularda ve dibektaşlarında
bırakıp sözlerimin kalıntılarını
açıkça konuşmak istiyorum.
Besbelli ki leşler koruyor şehrin bedenlerini
göğsünün kafesinde yalnızca pasak
biliyorsun
korkutulmuş bir kızın
yüreğinden fışkıran beyaz güvercinleri
sabahın köründe kalkan tirenlerdeki nefret
her gün aynı kalafat yerine çekilmenin nefreti
bunları
bütün bunları biliyorsun
dağlardan dönüyorsun o sağır yamaçlardan
çevik bacaklrını getiriyorsun, ne çiçek ne de ninni
boz şayaktan poturun dağlarda ne güzeldi
şehre varınca artık meşinler giymelisin
daha esmer
daha kankusturucu
sen o baygın sevgilerin adamı değilsin.
Sana yaşamak düşer çarkların gövdesinde
bin demir kapıyla hesaplaşmaktan omzun çürümelidir
bin çeşit güneşle ovulmalıdır gaddar ellerin
yürü yangınların üstüne, kendi alevini de getir
çarpıntısız dakikası olur mu devrimcinin
ki
ölüm
her yerde uyanıktır
alestadır korkunun yardakçıları
tez kızaran güllerden kendini sakın
sevgiler ürkütsün seni, aşk ayrı-
Aşktır diye geri geldin o çekiç seslerine
bıraktın vazgeçilmez ırmakları
gönlüne kar yağdırıyorsa çocuk sesleri yetsin
dikkat et hiçbir şey ıslatmasın namluları.
"**Mazot; zararlarına katlanmak zorunda kalınan kent, gerçekler, Yumruk; savaşımda kararlılık ve silah, Şafak; gerçekler, güzel gelecek, Muska: dayanak, güvence, Dağlar; kır yaşamı, köy, Soluk; var olma, yaşıyor olma. Vites dişlileri; kent yaşamının her bir sistemi. Defneler; doğa güzellikleri. Nakışlar; köy yaşamının estetik üretimleri, İğneli beşik; ortama uyum sağlayamamanın verdiği sıkıntı, acı, Mavi korular; doğa güzellikleri. Dibek taşları; köy
yaşamına ait araçlar, Leşler; ölüm, öldürülme korkusu, Şehrin bedenleri; şehrin kurulu düzeni,
Göğüs; değerler, Pasak; kirlilik, bozulmuşluk, Kız; masumiyet. Beyaz güvercin; huzur ve barış, Tiren; tekdüzelik, monotonluk, medeniyetin soğuk yüzü, Çevik bacaklar; doğal sağlık, dinçlik, iş gücü, Çiçek; doğaya ait güzellikler. Ninni; en içten iletişim, Potur; köye ait kostümler. Meşinler; şehre ait kostümler, Çarklar; makinalar. Demir kapılar; aşılması gereken zor şartlar, Güneş; dayanılması zor işler. Yangınlar; değerler uğruna sürdürülen savaş, savaşın kaosu, alev; şevk, heyecan, eylem gücü. Namlu; mücadele enstrümanlar. "