8/10 Bu aralar yeni yazarlara çok açığım ve olağanca gayretle yeni kalemler keşfetmeye çalışıyorum. Şimdiki yeni yazarımız Tarık Buğra. Bu kitaba puanım normalde 7 idi. Ama puan verirken aklıma arkadaşımın söylemlerinden biri geldi. O diyordu ki bir ürüne 7 puan…devamı8/10
Bu aralar yeni yazarlara çok açığım ve olağanca gayretle yeni kalemler keşfetmeye çalışıyorum. Şimdiki yeni yazarımız Tarık Buğra. Bu kitaba puanım normalde 7 idi. Ama puan verirken aklıma arkadaşımın söylemlerinden biri geldi. O diyordu ki bir ürüne 7 puan vermek karşındaki için hiçbir anlam ifade etmez çünkü 7 ideal bir sayıdır. Puanı verecek kişiye 7 yerine vereceği puanın 6 mı yoksa 8 mı olduğunu sorun. Böylelikle gerçek puanı alabilirsiniz. Ben de bu yüzden 8 puan verdim. Bence mükemmel bir bakış açısı. Buradan ona sevgilerimi gönderiyorum ve kitap yorumuna geçiyorum.
Kitapta en ilgimi çeken karakter Doktor Rıza oldu. Aslında kitabı okurken aklımda mütemadiyen Murad geçiyordu ancak kitabın sonunda öyle bir karakter gelişimini okuyoruz ki tüm fikirleriniz alabora oluyor. Doktor'un ilişkileri ve söylemleri kitapta çok göze çarpıyor ve bir de manipülatörlüğü. Adam aşırı büyük yani. Gerçi ben başlarda sevmemiştim çünkü ayıptır söylemesi her mevzuda vardı, sıktı falan yani. Ama okumaya devam ettikçe doktorun cümlelerini okumak için bir heves duymaya başladım bunun sebebi de doktorun muhatabının tepkilerinin oldukça iyi yansıtılmış olması.
Kitabın adından da anlayabileceğimiz üzere konumuz 'yalnızlar'. Her karakterin içinde ayrı bir yalnızlık olması çok üzücü. Gerek Hürrem gerek Hüseyin bey gerekse Şükriye herkes yalnız bu kitapta. Söylemeden geçemeyeceğim kitabın sonlarında doktorun Şükriye'ye olan ilgisi çok hoşuma gitti. Yanlış anlamayın Doktor zaten oldukça dikkatli ve ilgili biri. Sadece Şükriye'nin olayı diğerlerinden farklı. Okuyanlar anlamıştır zaten bunu.
🩺"İnsan'ı putlaştırmak da yeni bir moda. Barış ve insan sevgisi! Kinden, düşmanlıktan, nefretten, kısacası savaştan anaları ağlayan milletlerin yaşamaya eşit özlemlerine şairâne özenti! Moda. İhtiyacın yarattığına ihtiyaçlarına aykırı, hatta gereklerine zıt düşenlerin körü körüne taklidi. Evet; hangi insan? Berlin'i ikiye bölenler mi, yoksa kendilerini Dünya'dan kopmuş buluverenler mi? Hangi insan? O duvarı aşıp kaçmak isteyen körpecik evliler mi, yoksa onları makineli tüfekle tarayanlar mı? Evet, evet; hangi insan? Hepsi de o duvarın ardında oldukları halde, kimi arkadaş için can veren, kimi arkadaşını satan mı? Hasta sevgilisine sülfamit bulmak için her şeyi göze alan, her şeyi feda eden mi, yoksa sülfamit veya antibiyotik karaborsacısı mı? Ve, birisi, pırlanta gibi, çiçek gibi bir genç kıza akan gönlünü, ben evliyim diye bastırarak susturan; öteki, bir anlayışsızlığın, bir beyinsiz antipatinin hazır lokma haline getirebileceği kadında kararsızlığının ve hiçliğinin avuntusunu vehmeden insan! İkisi de. Ve o genç kız... ve o kadın... ve o erkekler... iyi düşünün bay Murad, hangi insan!"