Spoiler içeriyor
Sizlere Fang ailesini tanıtayım. Caleb ve Camille Fang. Performans sanatı yapan bir çift. Kızları Annie bir oyuncu. Ve oğulları Buster ise bir yazar. Bütün üyelerinin sanatla ilgilendiği bir aile düşünün. Fang ailesi uçuk kaçık bir kurgu yazarak sokakta,alışveriş merkezinde ya…devamıSizlere Fang ailesini tanıtayım.
Caleb ve Camille Fang. Performans sanatı yapan bir çift. Kızları Annie bir oyuncu. Ve oğulları Buster ise bir yazar. Bütün üyelerinin sanatla ilgilendiği bir aile düşünün.
Fang ailesi uçuk kaçık bir kurgu yazarak
sokakta,alışveriş merkezinde ya da herhangi bir kalabalık alanda insanların arasına karışıyor ve rollerini oynuyorlar. Kaos yaratarak insanların nasıl tepki vereceklerini ve olayın nasıl ilerleyeceğini inceleyerek bunları kayda alıyorlar. Sonra da her şey birkaç ay -veya yıl- sonra bir sergide toplu olarak sergileniyor vs
Çocukları olmadan önce Caleb ve Camille bu işte baş başalar. Fakat sonra Annie doğuyor.
“Çocuklar sanatı öldürür” diye düşünürken birgün çocukların da sanat yapabileceğini fark ediyorlar. Annie ve Buster -anne babalarının deyimiyle Çocuk A ve Çocuk B- kendilerini bildi bileli bu gösterilerin bir parçası olmaya başlıyorlar. Başlangıçta bu onlar için çok olağan bir durum. Hatta keyif bile alıyorlar. Ama büyüyüp yetişkinliğe adım attıklarında artık bu gösterilerden nefret etmeye hatta anne babalarının onları kullandığını düşünmeye başlıyorlar. “Sanat çocukları öldürüyor.”
Ailelerini Tennessee’de bırakan Annie LA’e,Buster da Florida’ya yerleşiyor.
Hayatlarında bocaladıkları bir dönem iki kardeş evlerine dönmek zorunda kalıyor. Bir sabah anne ve babalarının evde olmadığını fark ediyorlar ve sonra da polis anne babalarının kayıp olduğuna dair onları arıyor.
Bu yine bir gösteri mi? Yine sanatlarını mı icra ediyorlar? Yoksa anne babaları gerçekten kayıp mı?
Hikaye aile yaşamı ve sanatı iç içe geçirmiş bu ailenin geçmişine giderek geçmişteki gösterilerini de anlatıyor. Günümüzde de dediğim gibi Annie ve Buster anne babalarının peşine düşüyor.
Kitap güzeldi. Çok akıcı şekilde okudum. Aslında benim beklentim çok daha yüksekti ama kitabın anlatmak istediğini kavradığını düşünüyorum. Bu arada kitap filme de uyarlanmış. Nicole Kidman,Jason Bateman gibi isimler oynuyor. Merak etmedim değil. Belki bir bakarım. Kevin Wilson’ın diğer kitaplarına da bakabilirim.
Spolu alana gelelim şimdi***
Annie ve Buster için çok üzüldüm. Sadece anne babalarının sanatları için var olduklarını düşünüyorlar. Onların hayatlarında sadece bu şekilde var olabiliyorlar. Anne ve babaları için her şey sanat. Hayatlarındaki hiçbir an “normal” olamıyor. Çocuklar sıradan çocuklar gibi büyüyemiyor. Biraz büyüyene ve böyle düşünene kadar da çocuklar bir sürü gösterinin parçası oluyorlar. Annie ve Buster olarak da değil. Çocuk A ve Çocuk B olarak. İsimleri dahi anılmıyor.
Camille ve Caleb kendi başarılarıyla çevrelerindeki kişilerin hayatlarını mahvetmişler. En çok da çocuklarının. Çocukları evden ayrılıp kendilerini bulmak istediklerinde bazen anne babalarının ünü, onların işlerini ve yeteneklerini gölgede bırakıyor desem ne dersiniz? Anne ve babasının işlerini dışarıdan izleyenler hayran olurken işin bizzat işinde olan iki çocuk afallamış durumda. Hissettikleri şeyler onlara ait değil,anne babaları onların ne hissetmesini istiyorsa onları hissettiklerini düşünüyorlar. Verdikleri/verecekleri tepkiyi anne babaları önceden kestirmiş ve kurguyu ona göre yazmış gibi onlar için. Bu his yetişkin olduklarında,kayıp anne babalarının peşinden sürüklendiklerinde de onları bırakmıyor.
Ve bana dokunan bir diğer şey de şu ki; Kitabın finalinde Annie ve Buster -hatta daha çok Annie- tıpkı anne ve babaları gibi “kaostaki güzelliğin” ne olduğunu anlamaya başlıyorlar. Bu hoşlarına gidiyor. Ne olursa olsun hala ikisi de bir Fang.