Spoiler içeriyor
Kim Jiyeong. 1982 doğumlu bir kadın. Evli ve yeni bebek sahibi olmuş. Bebeğinin bakımını üstlenerek çok sevdiği kariyerini,gençliğini,sağlığını,sosyal çevresini,arkadaşlarını ve geleceğe dair planlarını geride bırakıyor. Kızı Jiwon’u kucağına aldığı ve ona sahip olduğu için çok mutlu olsa da eşine kıyasla…devamıKim Jiyeong. 1982 doğumlu bir kadın. Evli ve yeni bebek sahibi olmuş. Bebeğinin bakımını üstlenerek çok sevdiği kariyerini,gençliğini,sağlığını,sosyal çevresini,arkadaşlarını ve geleceğe dair planlarını geride bırakıyor. Kızı Jiwon’u kucağına aldığı ve ona sahip olduğu için çok mutlu olsa da eşine kıyasla daha çok şeyi kaybettiğini düşünen ve geçmişte sırf kadın olduğu için karşılaştığı haksızlıkları ve travmaları tekrar gün yüzüne çıkan Jiyeong büyük bir depresyona girer. Hikayeyi Jiyeong’un haftada iki kez görüştüğü psikoloğu anlatıyor. Bitap düşmüş bu kadının küçüklüğüne hatta çok daha öncesine,annesine ve annesinin hayatına gidiyor. Kısacası tüm satırlar kadınların yaşadığı eşitsizlikler,maruz kaldıkları tacizler ve erkekler için yaptıkları fedakarlıklarla dolu.
Bu satırlarda küçük erkek kardeşleri veya abilerinin okul harcını ödemek için fabrikada heba olan genç kızlar anlatılıyor. Ama onlar bunu yapmalıdır zaten. Çünkü ailenin asıl başarısı ve saadeti erkek çocuktur. Bütün yatırım,yetenekleri olsun veya olmasın,erkek çocuklara yapılmalıdır (!)
Taksici, kadınları günün ilk müşterisi olarak almamalıdır(!) aman ne olur sonra. Bütün günü uğursuz geçer.
Kadınlar sapıklara göz yummalıdır (!) Jiyeong’un lise döneminde okulda çıplak gezen adamı kendi başlarına yakalamak zorunda kalıp sapığı polise götüren kızlar haksızdır. Çünkü kızlar okulun itibarini yerle bir etmiştir (!)
İroni dolu satırlarım birçoğunuzun sinirlerini bozdu,değil mi? Kim Jiyeong’un -hatta birçok kadının hikayesi- sadece bunlarla kalmıyor. Bazılarının “hikayesi” bile olmuyor. Çünkü kız oldukları öğrenildiklerinde onların yaşamlarına daha anne karnında son veriyorlar.
Çok güzel bir kitaptı. Kore Edebiyatı dersinde ayrıntılı olmasa da hocamızın biraz bahsettiğini anımsıyorum. Uzun süredir okumayı istiyordum. Bugüne kısmetmiş. Sadece birkaç saat içinde okudum ve çok etkilendim.-Filmini de çok merak ediyorum. Yakın zamanda izlerim.- Her satırı ağır ama bir yandan da kopamıyorsunuz. Kadınların yaşadığı eşitsizlikler,gerçek verilere ve istatistiklere de dayanarak anlatılıyor. Kore’de 2000’li yılların başında dahi bebeklerinin kız olduğu öğrendikten sonra kürtaj yaptıran annelerin oranının bu kadar yüksek olması ve bunun normal karşılanması peki... (Yani Budizm ve Konfüçyüs öğretileri sebebiyle Kore’de hala kadın-erkek eşitliği konusunda topluma yapışmış bu tarz düşünceler var ama ben 2000’li yıllar için dahi bunu beklemiyordum.)
Son bir şey daha eklemek istiyorum. Hikaye psikoloğun (psikolog erkek) çok sevilen,başarılı,kadın bir doktor arkadaşının doğum izni için işi bırakmasıyla sonlanıyor. Yani bir kadın daha belki bir daha hiç iş hayatına geri dönmemek kaydıyla hayallerinden vazgeçiyor ve belki de eşine kıyasla daha çok fedakarlık yapmış oluyor...