Baba katlinin mümkünatı, babayla yüzleşmek ve onu affetmekten geçer. J.Cezar’ın Rubicon Irmağını geçip geçmemesi arasındaki çizgi, Cezar’ı Cezar yapan gerçeklikti. Platon’un Platon olmasında payı olan Parmanides ile yüzleşmesiydi. Parmanides ile yüzleşemediğinde Parmanides’in varlık anlayışını kabul etmek zorunda kalacaklarının farkındaydı. (Ex…devamıBaba katlinin mümkünatı, babayla yüzleşmek ve onu affetmekten geçer. J.Cezar’ın Rubicon Irmağını geçip geçmemesi arasındaki çizgi, Cezar’ı Cezar yapan gerçeklikti. Platon’un Platon olmasında payı olan Parmanides ile yüzleşmesiydi. Parmanides ile yüzleşemediğinde Parmanides’in varlık anlayışını kabul etmek zorunda kalacaklarının farkındaydı. (Ex nihilo nihil fit/Hiçten hiç çıkar) O nedenle babamızı öldürmemiz gerekir, demişti Platon.
Sofist diyaloğu Platon’un olgunluk diyaloğudur. Olgunluk diyaloğu olması ile babanın aşılması arasında önemli bir bağ vardır. Platon, Parmanides’i öldürmeseydi Sofist diyaloğu yani olgunluk diyaloğu ortaya çıkmazdı. Parmanides, salt Varlık’ı baz alarak, hiçliğin mümkün olmadığını ve oluşun da mümkün olmadığını ifade ediyordu. Platon, bunu “Beş Tümel Öğretisi” ile geçersiz kıldı. Öte taraftan Dostoyevsky, babasını kurgusal olarak bir saralı uşağa öldürtmüştür. Bir Tanrı gibi mahkemeye girişinin-Karamazov Kardeşler eserinin meşhur mahkeme sahnesi- muazzamlığı ile babayı öldürmenin dolayımı ilginç bir noktaya bizi götürmüştür. Baba katli sembolik bir anlatımla süregider. Gerçekte babanın ölümünün sembolizmi onu aşmayla ilişkilidir.
Gelgelelim insanın yas süreci veya melankolisi de bu türden benzer bir sembolizme sahiptir. Yaşanan kayıp, kalan kişide bir eksikliği simgeler. Eksik kalan yer, doldurulamaz ve tamamlanamazdır. Ölen kişi ölümüyle boşluğunu bize miras bırakmıştır. O mirası devralan kişi, yas sürecini yaşayan kişidir. Mirasın reddinin mümkün olabilmesinin koşulu ise, ölen kişiyle yüzleşmek ve onu kendi geçmişiyle beraber saygıyla gömmektir. Aksi takdirde bizde yara izi bırakan- ki travma yara ile ilişkilidir- kişiyle olan ilişkimiz, salt sempomatik bir ilişkiye tekabül eder. Benjamin’in politik ifadesini yas süreci için kullanacak olursak:” kazanamazsak ölüler bile bundan paylarını alacak”
Unutuş ve bastırma mefhumları da birbirine yakın iki mefhumdur. Unutuş, bastırma ile mümkün gibi görünür. Nitekim baskılanan, unutuşu belirli bir zaman tutsak edebilir. Süreç ilerledikçe hadese gömülen travma geri döner ve Aleksey Aleksiyeviç’in Paltosu gibi yaşayan kişiye musallat olur. Yüzleşme ve affediş, kişinin kendisine dönmesi için gereklidir bu yüzden. Yüzleşme ve affediş, bastırmaya karşı unutuşu gerektirir. Artık yüzleşilen ve affedilen unutulmuştur: değerli anısıyla ortadan kalkmıştır. Kabulleniş ise değişimimizin olumlu sonucu haline gelir. Babanın katli, baba ile yüzleşmenin affediş haline tekabül eden bir unutuş serüvenidir.