Spoiler içeriyor
poyrazcım'ın yeri bende ayrı. bir ara (2 yıl kadar bir süre) ayrı kaldım onlardan ama sonra özlemlerine dayanamayıp yeniden başladım kaldığım yerden. ben başladım ama onlar kaldıkları yerden başlayamadı :" bu arada o ayrı geçen sürede ben de takdir aldım…devamıpoyrazcım'ın yeri bende ayrı. bir ara (2 yıl kadar bir süre) ayrı kaldım onlardan ama sonra özlemlerine dayanamayıp yeniden başladım kaldığım yerden. ben başladım ama onlar kaldıkları yerden başlayamadı :"
bu arada o ayrı geçen sürede ben de takdir aldım denebilir, umarım poyraz bana da bozulmaz 🤭
biliyorsunuz bu diziyi zaten, bilmeyene de yazıklar olsun skfğwödjwşföe şaka tabii ki.
yayınlandığı zamanlar çevremdeki çoğu kişinin favorisiydi, dillerde dolandığı için de ne hikmetse izlemek istememiştim. sonraları, ilk iki sezonun neredeyse her şeyini, son sezonun da büyük bir kısmını bildiğim halde başlama kararı aldım. ayıp olmasın diye yani.
güzel güzel izledim ama bir yerden sonra artık poyraz'ın mutlu olamamasından, mutluluğunun uzun sürememesinden dolayı gına geldi ve ayrılık kararı aldık, n'apalım. yürek bu, dayanmadı başkan. sonra bu yürek, özlemine de dayanamadı. tam da ikinci sezonun son bölümlerinde kalmıştım. oralardan devam ettim etmesine de niye uzak kaldığımı hatırlamış oldum. neyse artık poyrazcım'la beraber katlanacağız bu duruma dedik ve devam ettik.
yıllardır şu söz dolaşır, bilirsiniz: adam öldü, kadın evlendi. kadın öldü, adam delirdi diye. hah! işte ben bu iki cümleye çok gıcığım. senelerdir bitmez bunun kavgası. ben haklı haksız davasında değilim, zaten sayguner ayşegül ile hikmet poyraz da çıkamadı işin içinden, davada izledik hepimiz. çünkü bence bu davada ikisi de haksızlığa uğradı. ikisinin de haklılıkları vardı ve sonuçları ikisi için de kötü oldu hem de kendilerinin suçu olmayan bir sebepten. ben, ikisi arasında bir haklılık aramıyorum, ikisi de haklıydı ve haksızlığa uğradılar. hep olduğu gibi yine ve yine mutsuzlukları yazıldı tarihe. ikisi de benzer durumda farklı tercihler yaptılar, farklı şeyler yaşadılar çünkü ikisi de her ne kadar birbirlerine deli gibi aşık olup bazı noktalarda birbirlerine karışsalar da farklı insanlar ve farklı hayatları vardı. bu yüzden bu bana normal geliyor.
ayşegül çabaladı, delirmek üzereydi ve intihar etti ama ölmedi. ölseydi hepimiz çok üzülürdük ve aşkı için öldü diye konuşurduk. ama ölmediği ve yaşamaya devam ettiği için ayşegül'ün hislerinin daha az olduğunu söylemek bana haksızlık gibi geliyor. ailesinin ayşegül'ü hayatta tutmak istediklerini ve ne kadar çok sevdiğini biliyoruz. e yardım etmeyi, başkalarına yardımcı olmayı sevdiğini de biliyoruz. başkalarına yardım etmek için ve sevdiklerini bir de kendisinin ölümüyle üzmemek için, poyraz'ı unutmak istediğini söylese de içten içe istemediği için hayatına devam ettiğini biliyoruz. sonra yaşadıklarının boşuna olduğunu, aslında çektiği acının sebebinin gerçekleşmemiş olduğunu öğrendiğindeki hayal kırıklığını da anlayabiliyorum. poyraz'a "ne oldu?" diye sorması gereken ilk kişi kendisiyken kızgınlığından, gururundan ve hayal kırıklığından dolayı sormadı. bu açıdan ben de kızdım ona ama anlıyorum. poyraz açısını söylememe bile gerek yok zaten, hepimiz biliyoruz onu. kısacası ikisinin de farklı hayatları ve seçimleri vardı, ikisi de seviyordu, ikisi de haklıydı ve sonunda poyraz delirdi işte. beklenen oldu.
evet biliyorum, onlar aslında yalnızca kurgu karakterler ve bunları bu kadar ciddiye alıp kendimce açıklama yapmam da aslında biraz tuhaf. ama ne olmuş yani? yıllardır bu sözler gıcığıma gidiyordu. sonuçta "hepsi manyak bunların!" diye bahsedilen manyaklar da biz değil miyiz?
hepimiz manyağız, en çok da ahmet poyraz karayel. zülfikar'ın da dediği gibi "arkadaş, gün geçmiyor ki bir karayel daha aklını çıldırmasın!"
duvarlardaki sözler, replikler, albay sahneleri, romantik poyraz - ayşegül sahneleri, poyraz'ın evlilik teklifi, ayşegül'ün kürtajı, yıllar sonraki karşılaşmaları, kuru fasulye - pilav - cacık üçlüsü, dizinin unutulmaz çiftleri, müzikleri, poyraz'ın topluluk konuşmaları, ayşegül'ün nemenem'i, sinan'ın 23 nisan şiiri, isa'nın ödevleri ve en önemlisi oğuz atay göndermeleriyle, daha birçok şeyiyle çok özel ve güzel bir diziydi. hiç kimse kusursuz değildi, karakter gelişimleri çok güzeldi ve hiç kimse uzun süre mutlu olamadı ama güzel diziydi be albayım.
onlar çok güzellerdi ama mutsuzlardı, zaten tarih mutsuzları yazar. poyraz da evlilik teklifi ederken önce "mutlu insanlar ölmeye mahkumdur." dedi ve sonra da "evlen benimle ayşegül, mutlu olalım." dedi. evlenmeye kalktılar, mutlu olmaya kalktılar olmadı. en sonunda poyraz öldü. dirildi, bir daha evlenmek istediler, bu sefer yüzükler de takıldı ama 300 günden önce evlenemedikleri için düğün de göremedik. eh, bu sefer de ayşegül öldü hem de film şeridi izlemeden. tam da bu sefer mutlu olacaklarına inanmışken, biri öldü diğeri de kalbini çıldırdı.
gökten üç elma düştü. üçü de meltem ve zülfikar'a düştü; sefer, sema ve ayşegül olarak. onlardan bu potansiyeli beklemezdim ne yalan söyleyeyim wjdşqmdjwldl. dizi olsa da gerçek hayatmış, yaşanan her şey gerçekmiş gibi bitti. yerinde bitti, daha fazla uzatılsaydı ve daha fazla şey yaşansaydı belki bu kadar sevmezdik. yok, kesin yine severdik.
neyse, dilerim diğer ayşegüller ve poyrazlar, adil topal ve nevra gibilerinden kurtulup sonunda evlenmiş ve mutlu olmuşlardır. hatta kızları da hiç ölmemiş, sinan da abiliği öğrenmiştir.
son bir şey daha, sefer ve sema çok çabuk unutuldu gibi hissediyorum. ya da yas süreçleri çok yansıtılmadığı içindir bilemiyorum. ayrıca songül'e çok haksızlık yapıldığını da düşünüyorum. haksızlıkları olsa da bazen üstüne gereksiz fazla gidiliyordu bence. özellikle de sadrettin iki güzel göründüğünde ve songül'e kötü davrandığında daha çok kötü göründü diye düşünüyorum. her yaptığı doğru değildi ama sonunda onlar da iyi bitti. eda mükemmel bir karakterdi keşke sema ile sahneleri olsaydı ve en başından beri olsaydı. giden karakterlerin eksikliği hep hissedildi. her karakter kendine özgüydü ve güzeldi bence. kötülerin mutlaka bir ünlü sözü vardı whdlwmwkwşsö
sadrettin ve mümtaz'ın da allah belasını versin. hadi eyvallah başkan 🫡
bittik albayım. her bitiş bir başlangıç falan değildir. her bitiş, bir bitiştir. ve unutmayın, tarih yalnızca mutsuzları yazar.
son 🎈