" A-Qiao, umuyorum ki Tao'nun felsefesi olan 'Krallıklar savaş içinde, dünya keder içinde. Hayat her şeyin içindedir, asla son bulmaz' ı aklında tutabilirsin. Etrafındakileri bil, kendini bil, kendini unut, hem kendini hem olayları unut. Sonrasında çok rahat ve özgür olacaksın.…devamı" A-Qiao,
umuyorum ki Tao'nun felsefesi olan 'Krallıklar savaş içinde, dünya keder içinde. Hayat her şeyin içindedir, asla son bulmaz' ı aklında tutabilirsin.
Etrafındakileri bil,
kendini bil,
kendini unut,
hem kendini hem olayları unut.
Sonrasında çok rahat ve özgür olacaksın. "
Nasıl giriş yapsam bilemedim. Ben de Shen Qiao'nun Shifusu (ustası) olan adını unuttuğum ama görmeden bile çok saygı duyduğum Taocu efendimizin sözüyle başlamak istedim.
Thousand Autumns /Shanhe Jian Xin in donghuası (basit haliyle Çin animesi).
Novelini okumak gibi bir niyetim ortaya çıktı birden, edindiğim tecrübelerden yola çıkarak diğer ülkelere kıyasla Çin yapımlarındaki isimleri - hele de böyle Wuxia* türündeyse - işin içine Sekt /Klan falan da giriyor kafa çorba oluyor bende.
Ben nereden aklımda tutayım kim bilmemne sektinin müridi ya, izlerken bile ana karakterlerin kim olduğunu çözene kadar 2-3 bölüm geçiyor..
Bu yüzden görsel olarak Live actiondur donghuadır varsa önce onları halledip öyle romana geçiyorum öyle karakterler daha iyi kafamda canlanıyor.
*Wuxia, Antik Çin dövüşlerini konu alan yapımlara deniyor.
Başta çok bir beklentim yoktu. İlk bölümler kimin kim olduğunu anlamakla geçti. Sonra da beni pek heyecanlandıran bir şey de olmadı açıkçası. Son birkaç bölüm benim için çok güzeldi, novelinden devam etme isteğim arttı.
Başta morlu karakterimiz olan Yan Wushi'ye pek ısınamadım.
Şu an ısındın mı diye sorarsanız, yaani çok da bayılmadım, novelinde biraz geçmişini görsem, biraz daha iç çatışmalarını okusam daha iyi olacak gibi.
Dürüst olayım şu ana kadar okuduğum Çin romanlarında en sevmediğim erkek karakter kendisi.
Gerçi bunun sebebi rakiplerinin çok güçlü olması da olabilir, bilemiyorum artık Altan.
Umarım novelinde severim, umarım novelinde severim, umarım novelinde severim.
Yoksa işimiz yaş aslan parçası seninle.
Shen Qiao'ya gelirsem, kendisinin başta insan olduğundan şüphe ettim. Bana Xie Lian'ı anımsattı tavırları başta hatta. O kadar şey yaşamasına rağmen nasıl o kadar... huşu içinde olduğunu anlamadım. Sonra dağda insanlıktan uzak Shifusunun izinden çalıştığını hatırladım, belki bundandır diye düşündüm.
Ki öyle de sanırım. Shifusu onun için çok kıymetli, her dara düşünce onun sözleri kulaklarında çınlıyor.
Böyle ustalara da bayılıyorum ayrıca, keşke görebilseydik donghuada da.
Xie Lian kim diye soracak olursanız, o da başka bir Çin romanının erkek başrolü.
Lafı toparlarsam, Mxtx in muhteşem üçlüsüdür, priestin romanlarıdır okumuşsanız bence bir şans verin - ki bu dediğim yazarları az çok tanımışsanız bu türe ilginiz vardır- popülaritesi de yüksek bir seri sanırım, noveline de bakacağım, belki onu okuduktan sonra daha sağlıklı bir yorum da yazarım kim bilir?