8,5/10 Beethoven'ın bir eserinden adını alan bu kitap yazıldığı zamanda oldukça eleştiriye maruz kalmış hatta Tolstoy bunun üzerine eserin yanlış anlaşılmaması için bir son söz eklemiş. Pekâla bu kitap ne anlatıyor ki bu kadar eleştirilmiş, hemen açıklayayım. Kitap, evlilik, kadın,aşk,…devamı8,5/10
Beethoven'ın bir eserinden adını alan bu kitap yazıldığı zamanda oldukça eleştiriye maruz kalmış hatta Tolstoy bunun üzerine eserin yanlış anlaşılmaması için bir son söz eklemiş. Pekâla bu kitap ne anlatıyor ki bu kadar eleştirilmiş, hemen açıklayayım. Kitap, evlilik, kadın,aşk, cinsellik ve kıskançlık gibi temalarını işlerken aynı zamanda bunların toplum üzerindeki yansımalarını da anlatır.
Romanın ana karakteri Pozdnışev, karısını öldürmüş bir adam olarak trende yolculuk yaparken hikâyesini bir yolcuya anlatır. Hikâye ama nasıl hikaye, şu günümüzde reddetmeye çalıştığımız bütün olguların bir araya toplanıp bize sunulduğu şaka gibi bir hikâye. Bu yorumu yazmadan önce çeşitli platformlardan kitap hakkındaki yorumları okudum ve en mantıklı yorumlayan kişi birçok platformda da karşılaşabilir olabileceğiniz Oğuz Aktürk oldu. Adam o kadar haklı noktalara değinmiş ki söylemeden geçmek istemiyorum. Diyor ki bu kitap Hristiyanlar göre herkesin okuması gerektiği bir kitap, feministler göre ortadan yok edilmesi gereken bir kitap, diyetisyene göre müşterilerinin okumaması gerektiği bir kitap (ilh.) Böyle bir çok meslek üzerinden yorumlamış ve bu gerçekten güzel bir eleştiri yazısı olmasına katkı sağlamış.
Ayrıca insanlar bu kitabı okuduktan sonra 'ama o dönemin kadınlara bakış açısını yansıtıyor' gibi savunma argümanları sunarken Aktürk diyor ki bu boş bir savunmadır çünkü Tolstoy'un yaşadığı dönem Fransız İhtilâli'nden sonraki aydınlanma döneminin başlangıcıdır, dolayısıyla feminizmin ilk dalgalarının yayılmaya başladığı bir zaman dilimde yazmıştır bu kitabı. İncelediğimiz zaman doğru söylediğini görebiliyoruz ayrıca kendisi feminizmin o dönem tartışılmış olmasına rağmen Tolstoy'ın bu eserinde rastlanılmadığını söylüyor. Açıkçası kitabın başında geçen, vagonun içinde bulunan 'tek kadının' düşüncelerini yansıtmaya çalışmasının feminizme dair ufak bir gönderme olduğunu düşünüyorum. Belki de Tolstoy böyle tartışılacak bir kitabı bilerek yayımlamıştır, amacı provokatif bir tartışma ortamı yaratmaktır. Tabi bunun doğruluğunu ispatlamak pek mümkün olmaz dolayısıyla bunlar hipotez olmaktan öteye geçmez. Aslında daha tartışılacak çok yönü var Oğuz Aktürk de bunun üzerine bir video yapmış, gönderiyi paylaştıktan sonra izlemeyi planlıyorum. Eğer ilginizi çektiyse siz de okuyabilir, düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.
Kitabı bitirdikten sonra dedim ki bu 'Kreutzer Sonat' da neyin nesi, dinleyeyim bakalım. Youtube'da Patricia ile Fazıl Say ikilisinin videosuna denk geldim ve çok etkilendim. Bu sonat ile Pozdnışev'in duyguları arasındaki o bağı görmek, keşke kitabı arka planda bu çalarken okusaydım deme hissiyatı yarattı bende. Ayrıca bu kitabı birkaç gün önce bu uygulamada bir arkadaşımızın gönderisinde görüp hemen okuma listeme eklemiştim. Şipşak da bitirdim, gerçekten ufkumu genişleten(?) bir kitap oldu, önerisi için çok teşekkür ederim.
🎻"Nasıl anlatsam size? Müzik kendimi, gerçek durumumu unutturuyor bana. Kendimin olmayan, bambaşka bir dünyaya götürüyor beni. Müziğin etkisi altındayken gerçekte hissetmediğim şeyleri hissediyormuşum, anlamadığım şeyleri anlıyormuşum, yapamadığım şeyleri yapıyormuşum gibi geliyordu bana. Bunu ben müziğin, esneme ya da gülmenin yaptığı etkiyi yapmasıyla açıklıyorum: Uykum yok, ama esneyenlere baktıkça ben de esniyorum; ortada gülecek bir şey yok, ama gülenleri gördükçe ben de gülüyorum."