"Yirmi sekiz yaşındaydım, o güne dek de burnumu, güzel değilse bile, bedenimin başka yanları gibi çok düzgün sanıyordum." Vitangelo Moscarda, karısının ufak bir alayı sonucu önünü alamadığı bir kimlik krizine giriyor. Adım adım kim olduğunu, ben dediği şeyin ne olduğunu,…devamı"Yirmi sekiz yaşındaydım, o güne dek de burnumu, güzel değilse bile, bedenimin başka yanları gibi çok düzgün sanıyordum."
Vitangelo Moscarda, karısının ufak bir alayı sonucu önünü alamadığı bir kimlik krizine giriyor. Adım adım kim olduğunu, ben dediği şeyin ne olduğunu, aynadaki ve insanların zihinlerindeki Moscarda'ları sorgulayışına tanık oluyoruz. Hatta bazı noktalarda bizim de yakamızdan tutup kitabın içerisine çekiyor.
Luigi Prendello, her zihnin, tek bir nesne üzerinde de olsa, kendine has bir biçim yarattığını anlatıyor. Hepiniz başka Moscardaları ve başka Suedaları biliyorsunuz. Ve parmaklarınız ne kadar nesnemizi işaret etse de asıllarını gösteremiyorlar. Yarattığınız insanlarla tanışıyor, onlarla hayatınızı geçiriyorsunuz. Tıpkı bir yazar gibi.
Moscarda bu yolda bilinçli bir şekilde deliliğe yürüyor. Tanıdığı zihinlerdeki Moscarda putlarını tek tek kırıyor. Aynadaki aksine yabancılaşıyor.
"Ötekiler benim içimde değil. Dışarıdan bana bakan başkaları için benim düşüncelerimin, duygularımın bir burnu var. Benim burnum. Bir çift gözü var, benim gözlerim, benim görmediğim ama başkalarının gördükleri."
"Yaşarken, yaşamımın eylemleri içinde kendi gözümde kendimi temsil edemiyordum; kendimi başkalarının gördükleri gibi göremiyordum; kendimi gövdemin karşısına koyup, onun bir başkasının gövdesi gibi yaşadığını göremiyordum. Bir aynanın karşısına geçtiğimde, içimde bir duraklama oluyordu sanki; tüm kendiliğindenlik sona ermiş, her el-kol devinimim bana yapmacık ya da özenti görünüyordu. Yaşadığımı göremiyordum."
"Gerçekte kendimi hiç tanımıyordum, tastamam benim olan hiçbir gerçekliğim yoktu, sürekli bir akış içinde, neredeyse sıvı gibi kolayca biçimlendirilebilir bir durumdaydım; başkaları tanıyorlardı beni, her biri kendince, bana verdikleri gerçekliğe göre; yani her biri bende , ben olmayan -bunların hiçbiri tam anlamıyla ben değildim çünkü- bir Moscarda görüyordu; kaç kişiyseler o kadar Moscarda vardı, tümü de benden daha gerçek, çünkü benim, yineliyorum, kendi kendim için hiçbir gerçekliğim yoktu."
" 'A, evet, sen sağsın; çünkü şimdi kendini görmüyorsun. Ama aynanın karşısındayken, kendine baktığın anda artık sağ değilsin.'
'Peki niçin?'
'Çünkü kendini görebilmek için yaşamı durdurmak zorundasın. Bir fotoğraf makinesinin karşısında durur gibi. Poz alırsın. Poz almaksa bir anlığına bir yontuya dönüşmektir. Yaşam sürekli olarak devinir ve hiçbir zaman gerçek anlamda kendi kendini göremez.' "