28 temmuz 2024 "Art arda Muhteşem filmler izliyorum afferim bana" serim kaldığımız yerden mutlulukla devam ediyor😁 Arkadaşlar müthiş bir film önerisi bırakıyorum. Bu siyahı ayrımcılığına dair ne tek ne son film fekat gerçek hayattan alınan bu örnekte Amerika'nın uzay yolculuğunda…devamı28 temmuz 2024
"Art arda Muhteşem filmler izliyorum afferim bana" serim kaldığımız yerden mutlulukla devam ediyor😁
Arkadaşlar müthiş bir film önerisi bırakıyorum. Bu siyahı ayrımcılığına dair ne tek ne son film fekat gerçek hayattan alınan bu örnekte Amerika'nın uzay yolculuğunda -ayrıca yine erkek işi gibi gösteriliyor- gerçekten bugünkü gelinen noktanın başındaki çok önemli 3 kadını izlemek gurur verici. Böyle hikayeler insanı çok besliyor gerçekten. Fakat Mücadeleler bence gösterilenin çok üstünde. Bu mucadele aşırı yüzeysel geçilmiş ve bilimin soguk savas hirsi ile yurutulmesi ne kadar ahlaki ve doğru tartışılır bakınız izleyiniz: "Oppenheimer"
Bilirsiniz filmleri güncelle harmanlamadan yorumlarimi bitirmem. Simdi siz siyahisiniz ve sırf bu sebeple akıl ve emeğinizle olabileceğiniz yerlerden binbir zorbalıkla mobbing yiyorsunuz. Hızlıca bugüne geliyorum paris 2024 olimpiyatlarindayiz. Haber şudur: -buna hak kazanıp orada yarışmaya gelecek olan-başörtülü oyuncular yarışmadan men ediliyor. Bu kabul edilemez ama şu soruyu soruyoruz? Bir standart mi var genel kurallar nedir? Aaaa o da ne translar olimpiyat ateşini taşıyorlar. Hz. İsa ve havarileri portresi, kimliklerinin ne olduğunu bilemeyecegimiz kadar karmancorman bir grup tarafindan şova katılarak başlangıç seramonisi yapılıyor.
Filmde bir sahnede siyahiligi aşan Katherine bu sefer protokol olarak burada kadınlara izin yok toplumsal cinsiyet engeline takılıyor bu sefer de. Dipnot olarak sunu söyleyebilirim Hristiyanlar olarak paristeki bu şova itiraz gelince videolar kaldırılıyor ama verilmek olan mesajı goruyor musunuz? Özgürlük parantez içinde onların istediği özgürlük olunca anlamlı. Hikayeleri illa ve illa insanları canlarını çıkarana kadar ezdikten sonra izleyip gurur duyuyoruz. Yaşanılan donemde itiraz etmiyor ve destek vermiyoruz.
Film muhteşem bir başarı hikayesi ve bu 3 muhteşem kadının Katherine Goble Johnson, Dorothy Vaughan, Mary Jackson in hayatını izliyoruz. Aslında siyasi bir baskı haricinde toplumsal bir baskı da işleniyor. Siyahilerin başka kahve termosundan kahvesini içmesini yadirgamayan beyaz çalışma arkadaşları gibi biz de bugün birçok şeye susabiliyoruz ama benim de hayranı olduğum ve yaşadığı hastalık sebebiyle zor zamanlar geçiren Celine Dion'un paris açılışındaki performansını ağlayarak izliyoruz. Burda bir tezat var. İnsan algilarimizla oynanıyor dostlar. Bugün Filistin katledilirken daha bu soykırımın başında "insansı hayvanlar" olarak adlandırılan bir açıklama yapılıyor. Hatirlarsaniz Siyahileri hayvanat bahçesinde sergilemeye çalışıyorlar bunun hepsini biliyorsunuz. Oysa çok önemli hikayelerin ardında müthiş insanlar var.
Ayrıca filmde oynayan Subay Jim Johnson (Mahershala Ali) Katherine Hanımın eşi sonra "Yeşil Rehber" isimli başka bir muhteşem ayrımcılık filminde yer alıyor. O da tavsiyedir.
Tüm bu örnekler bugün gizli kalmayip -cok gec olsa dahi- zamani geldiğinde açılıyor ve bunları izlemekten her ne kadar aci duysam da ornek azimleri ile seref duyuyorum. Ayrica bu filmler bana sunu da ogretiyor: Zulme sessiz kalmamak ve insan haklarını savunmak. Yoksa tarih tekerrür ediyor.
İzleyin ve kainatı okumaya, gizli kalmış hikayelerin mesajını anlamaya calismaya devam edelim dostlar. Iyi seyirler dilerim😊