Hesiodos'un "Theogonia - İşler ve Günler"ini derslerim aracılığıyla üniversite birinci sınıfta keşfetmiş ve "Hanok Kitabı"nı ciddi şekilde başına oturup çalıştığım sıralarda iki eseri birlikte incelemeye başlamıştım. Ne tesadüftür ki ikisi arasındaki paralellikler oldukça dikkat çekici. Spesifik olarak ortak bir gelenek…devamıHesiodos'un "Theogonia - İşler ve Günler"ini derslerim aracılığıyla üniversite birinci sınıfta keşfetmiş ve "Hanok Kitabı"nı ciddi şekilde başına oturup çalıştığım sıralarda iki eseri birlikte incelemeye başlamıştım. Ne tesadüftür ki ikisi arasındaki paralellikler oldukça dikkat çekici. Spesifik olarak ortak bir gelenek akışından faydalandıkları gerçeği ise metinlerde açıkça görülmektrdir. (Şu noktada Hesiodos'un Orta Doğu mitlerinden etkilendiğini öne süren bilim adamları haklı olabilirler. Fenike kökenli olması muhtemel.)
Hanok Kitabı, Yaratılış (6. bölüm), Tanrı'nın oğullarının insan kızlarla evlenmeleri ile ilgili bir tür midraştan oluşmaktadır. Dolayısıyla bu, pagan tanrılarının insan kadınlarla üremesine ilişkin mitolojik geleneğin doğru olduğunu varsayıyor demektir. İbrani geleneği bu güç ile doğanları, "Nefilim" yani "en güçlüler" olarak adlandırmaktadır. Hesiodos'un açıklamasına göre ise bu birleşimlerden doğan çocuklar, Herkül gibi, geçmişten günümüze "kahraman" sıfatını taktığımız karakterlerdir.
Hem Hanok geleneğinde hem de daha sonraki Yunan geleneğinde bu çocukların ruhsal formlarına "daimonlar" (İbranice, Rephaim veya Shedim) adı verilmiştir. Yunan halkı iblislerin veya şeytanların varlığını kabul etmiyordu, bu yüzden bunlara ancak ruhani varlıklar diyebiliriz, ancak daimonlar denen bu ruhani varlıkları mutlaka kötü varlıklar olarak da görmüyorlardı. Hanok geleneğinde ise iblisler tam anlamıyla kötüydü çünkü onlar bu yasadışı birlikteliklerin çocuklarının ruhlarıydı.
Bu konu hakkında inanılmaz derecede etkileyici olan şey ise, Yunan geleneğinin erken dönem Hristiyan düşüncesine maruz kaldığı süre zarfında Hanok geleneğini nasıl renklendirdiği konusudur. Her iki kitap da ("2 Peter ve Jude" ve "Hanok Kitabı") bu Helenistik uyarlamalardan büyük ölçüde etkilenmiştir. Hatta Hanok Kitabı'nın Yunanca versiyonu ve Hesiodos gibi kaynaklardan Hades'in en derin kısmı olan "Tartaros" ismi bile kaldırılmıştır. Yunanca Hades'in Eski Ahit'teki karşılığı kesinlikle "Sheol" (שְׁאוֹל), ancak İbranice'de Sheol'un daha derin bir seviyesi için bir isim bulunduğunu sanmıyorum. Bu yüzden Tartaros kelimesinin İbranice'deki en yakın karşılığının "Tehom" (תְּהוֹם) olduğunu düşünüyorum. Olası bir eşdeğer "Abaddon"dur (אֲבַדּוֹן), ancak bu yalnızca olası bir eşdeğerdir; yıkım anlamına gelen bu kelime aynı zamanda Eski Ahit'te ilahi yargı nedeniyle yok edilen ölülerin ruhlarının meskeni için de sıklıkla kullanılmıştır.
Hanok geleneği; Helenistik Yahudilik ve Hristiyanlığa maruz kaldığında Hesiodik unsurların bir kısmını benimsemiştir. (Örneğin, 2 Peter, Hades'teki "düşmüş" meleklerin ve soylarının tutulduğu yeri anlatırken Tartaros sözcüğünü kullanmıştır. Hesiodos için Tartaros, Titanların bağlı olduğu yerdir. Buradaki paralellik çok hafif fakat şüphesiz bir dereceye kadar devam etmekte.)
Helenistik Hanok geleneğine göre Tartaros'ta melek ve yarı-melek varlıklar bulunmaktadır. İbrani geleneğinde bu varlıklar Behemoth ve Leviathan adında titanlar olarak tanımlanmıştır. İbrani geleneği bu varıklara erken bir yaratılış atfeder ve bu hikaye Hesiodos'un Theogonia'sında bulunan Titan tanımına tamamen uymaktadır. Slav Hanok ise yaratılışın zıt uçlarında var olan iki varlıktan bahseder. Kuşkusuz bu iki varlık, bu apokrif kitapta Behemoth ve Leviathan olarak adlandırılmasa da yine aynı geleneğin bir parçasıdırlar. Behemoth bir dünya titanı, Leviathan da bir su titanıdır. Hesiodic titanlar, bu ikilinin tam tersine, Uranüs (Gök) ve Gaya (Ana kara/Toprak/Yer) birleşiminin bir ürünüdür. Burada bir miktar eşdeğerlik eksikliği olsa da paralellik de yok değildir. Yuhanna gibi Hristiyan yazarlar, meleklerin düşüşünü ejderhaların eylemlerine bağladıklarında bu konu okuyucuların kafasında biraz daha netleşmektedir. "Drakon", İbranice Leviathan ve Tannyn isimlerinin Yunanca karşılığıdır (genel anlamda deniz canavarı olarak tercüme edilir). Daha derine inildiğinde bu geleneklerin çoğu yüzeysel paralellikler gibi gözükse de, aslında ortak bir arketipsel modeldirler.
"İşler ve Günler", metalik çağları anlatması açısından benim için ayrıca ilgi çekici bir eserdir. İbrani ve diğer Orta Doğu gelenekleriyle paralelliklerini benzer zerdüşt kaynaklarında da okuduğumu hatırlıyorum.
İncelemem Hesiod'la pek alakalı olmayan şeylerle ilgili gibi görünüyorsa ve tam tersini beklediyseniz özür dilemiyorum. Farklı mitolojik anlayışlar arasındaki paralellikleri bulmayı seviyorum ve mitolojiye olan ilgim çoğu zaman Jung-variydi. Mitolojiyi hiçbir zaman uydurma hikayeler olarak görmedim ve bunları tarihsel gerçekler olarak kabul etmesem bile bu tür mitlerin farklı manevi anlamlar içerdiğini düşünüyorum. Theogonia da böylesi bir anlam derinliğine işaret eden eserlerden biridir. Yunan mitolojisinin önemli bir kaynağı olmasının yanı sıra diğer gelenekler ile de bir bakıma bağlantılıdır ve okunması şiddetle tavsiye edilir.
Umarım birileri bu yazıyı okur ve şayet konuya olan merakı uyanırsa, kendileri de biraz araştırma yaparlar.