📚 "Ardından fırtına koptu ve ejderhalar dans etti." House of the Dragon dizisinin kaynak materyal olarak kullandığı bu kurgusal tarih kitabında George R. R. Martin, Aegon Targaryen'in Westeros'u fethetmesinden sonraki 150 yıllık kanlı ve ateşli Targaryen tarihini Büyük Üstat Gyldayn'in…devamı📚 "Ardından fırtına koptu ve ejderhalar dans etti."
House of the Dragon dizisinin kaynak materyal olarak kullandığı bu kurgusal tarih kitabında George R. R. Martin, Aegon Targaryen'in Westeros'u fethetmesinden sonraki 150 yıllık kanlı ve ateşli Targaryen tarihini Büyük Üstat Gyldayn'in kaleminden bize aktarıyor.
Game of Thrones'u izleyenler dizi sırasında ejderhaların soyları tükeneli çok olduğunu, yaşayan tek ejderhaların Daenerys Targaryen'in yumurtadan yeni çıkmış üç genç ejderhası Drogon, Viserion ve Rhaegal olduğunu hatırlayacaktır. Peki ne oldu da 300 yıl önce Aegon'un kız kardeşleri Visenya ve Rhaenys ile Westeros'u fethetmesine büyük yardımları dokunmuş ejderhaların soyu tükendi? Bu ve benzeri pek çok soru Ateş ve Kan'da cevabını buluyor.
Game of Thrones'u izlemiş olsam da dizinin uyarlandığı romanların hiçbirini okumamıştım. Dizinin finali ağzımda çok acı bir tat bırakmış olsa da House of the Dragon'ın yayımlanmasıyla beraber George R. R. Martin'in yarattığı bu dünyaya ilgim hiç olmadığı kadar arttı, özellikle de Ejderaların Dansı'nın resmen başladığı ikinci sezonla... Bu yüzden Prime Day geldiğinde indirim fırsatını kaçırmadan kitabı alıp okumaya karar verdim.
650 sayfayı yedi günde bitirdim. En son üç yıl önce Dune dünyasını keşfederken bu kadar hızlı ve şevkle okumuştum; Şimdi de Buz ve Ateşin Şarkısı dünyasını keşfediyorum. İki dünya da birbirinden ilgi çekici... Niyetim asıl romanları da okumak olduğundan, o romanları direkt etkileyen olayların özetlendiği Ateş ve Kan gibi bir tarih kitabıyla bir giriş yapmak benim için çok güzel oldu. Şimdi de Buz ve Ateşin Dünyası isimli bir kitabı okuyorum. Bu kitap da Martin'in yarattığı evrenin bütün unsurlarını şahane bir şekilde özetleyen bir ansiklopedi niteliği taşıyor. Onu da bitirdikten sonra romanları okumaya hazır olacağım, ama ne zaman okuyacağım meçhul...
Kitapta belki de yüze yakın hane, yine o civarda mekan ve bine yakın karakterin adı geçiyordur herhalde, o kadar çoklar ki... Bütün bu adlar da 150 yıla yayılmış vaziyette çeşitli yollardan birbiriyle bağlantı hâlindeler. Haneler arasında zırt pırt yapılan evlilikler, sürekli bir çatışma hâlinde olan haneler/şahsiyetler ve Targaryenlerin ensest ilişkilerinden doğan dairesel soy ağaçları falan derken Martin'in bütün bu kaosa rağmen gerçek bir tarih kitabı hissini kusursuzca verebilen böyle dinamik bir eserin altından kalkabilmiş olması beni hayretler içerisinde bıraktı. Kalemine kurban!
Game of Thrones, Aegon'un fethinden yaklaşık olarak 300 yıl sonra geçiyor, ancak bu kitap sadece ilk 150 yılı kapsıyor. George R. R. Martin, sonraki 150 yılı kapsayacağı ve Kan ve Ateş adıyla yayımlamayı planladığı ikinci kitabı henüz yazmamış. Muhtemelen 75 yaşında olduğu için yazacak yeterli süresi de olmayacak, zira önünde bitirmesi gereken iki upuzun roman daha var: The Winds of Winter ve A Dream of Spring... Umarım romanlarını başarıyla tamamlar da ikinci bir Dune vakası yaşamayız. Keşke Stephen King kadar hızlı ve üretken olsan be Martin! Beraber yaptıkları bir panelde Martin ona şöyle sormuştu:
"How the fuck do you write so many books so fast?
NOT: Tolstoy'un Diriliş'ini ve Stefan Zweig'ın eserlerini de epey hızlı okuduğumu söylemem gerek...