Spoiler içeriyor
"Benim adım Miyamoto Musashi. Dövüşlerde ve düellolarda altmıştan fazla adamı öldürdüm. Altmış yaşımdayken geriye dönüp hayatıma baktım ve bir bilgelik parıltısı içinde, tüm zaferlerimin ya büyük bir şansa, ya doğuştan gelen bir yeteneğe ya da belki de diğer okulların yöntemlerinin…devamı"Benim adım Miyamoto Musashi. Dövüşlerde ve düellolarda altmıştan fazla adamı öldürdüm. Altmış yaşımdayken geriye dönüp hayatıma baktım ve bir bilgelik parıltısı içinde, tüm zaferlerimin ya büyük bir şansa, ya doğuştan gelen bir yeteneğe ya da belki de diğer okulların yöntemlerinin yetersiz olduğu gerçeğine dayandığını fark ettim."
"Beş Çember Kitabı" (五輪書, Go Rin No Şo) yenilgisiz Samuray Miyamoto Musashi tarafından yazılmış bir manifestodur. 1584'te Japonya'nın Harima Eyaletinde veya Mimasaka'daki küçük Miyamoto köyünde doğan Musashi, kılıç ustası Arima Kihei'ye karşı ilk dövüşünü henüz 13 yaşındayken kazanmıştır. Kendisi hakkında yazdığı az miktarda bir bilgi dışında, ki bu da kendi kitabının sadece yarım sayfasında bulunmakta, bu inanılmaz derecede başarılı samuray hakkında bildiğimiz her şey, oradan buradan parça parça toplanarak bir araya getirilmiştir. Musashi, 1645'te 62 yaşında yenilgisiz bir savaşçı olarak ölmüş ve ölümünden kısa bir süre önce kendi yolunu anlattığı bu muazzam kitabı yazmıştır.
"Beş Çember Kitabı", adından da anlaşıldığı üzere, beş bölüme ayrılmış, açık bir üsluba ve sade bir dile sahiptir. Eser sadece bire bir dövüşlerde kılıç kullanmakla ilgili değil, büyük ölçekli savaşlar ve hayatın akışına kadar uzanan derin bir felsefi anlayışı da okuyucuya aktarmaktadır. Nihayetinde hepsinin özü aynıdır, ancak farklı görünürler. Hakikaten farklı olduklarını düşünen insanlar yüzeysel bir görünüm ile kandırılmışlardır. Kılıç ustalığı sanatının silahın uzmanlığında, el-göz koordinasyonunda veya adımların uzunluğunda yattığına inananların hali ise çok daha vahimdir. Bu inanış, yanılsamaların en kabasıdır. Her neyse...
Bu beş bölümün isimleri sırasıyla: "Toprak Bölümü", "Su Bölümü", "Ateş Bölümü", "Rüzgar Bölümü" ve "Boşluk Bölümü"dür. Her bölüm Musashi'nin "Yolu" olarak bilinen uygulamalarının ve inançlarının ayrı bir yönüyle ilgilenmektedir. Birinci bölüm olan "Toprak Bölümü", Musashi'nin Yolu'na bir tür giriş niteliğindedir ve sonraki dört bölümde ele alacağı konulara dair oldukça genel bir bakış sunmaktadır. İkinci bölüm, "Su Bölümü", zihin için bir model olarak suyu ele alır ve Yolu'nun kılıç ustalığına odaklanmakta, rakibini yenmek adına çeşitli senaryolar ve yolları ele almaktadır. Ayrıca zihnin ve bedenin de bu yoldaki önemini, özellikle eller, ayaklar, baş, boyun ve duruş bakımından incelemektedir:
"Bu prensipleri kendi zihninizden çıkıyormuş gibi düşünmeli ve onları fiziksel bir parçanız haline getirmek için sürekli olarak büyük çaba göstermelisiniz."
Üçüncü bölüm "Ateş Bölümü"dür. Bu bölümde, boyutları bakımından savaşı benzetmek üzere ateşi kullanmakta ve zihninizi her durumda kendi lehinize yorma tekniklerine odaklanmaktadır. Bunlara ek olarak, savaşlar sırasında ortaya çıkabilecek sorunlara, korkuyu avantaja çevirmek ve rakibinizin ritmiyle çalışmak gibi üstünlük elde etmek adına kullanılabilecek farklı taktiklere de odaklanmaktadır. "Rüzgar Bölümü", diğer dövüş sanatlarının neden yanlış olduğu hususu ile ilgilidir. Ve son olarak "Boşluk Bölümü" ise (en kısa bölümdür), şöyle söylemektedir: "Bu şekilde Hakikat Yoluna ulaşabilirsiniz."
"Her şeyde korku vardır ve korkunun en büyüğü beklenmedik olandadır."
Basitleştirmek gerekirse:
"Savaş" sanatının özü üç hususa dayanmaktadır. Bunlardan ilki, savaş sanatının yazı ile aktarılamamasıdır. Hakim oluncaya kadar tekrar tekrar uygulanmalı, düşünülmeli, hatta mükemmelleşene kadar sürekli olarak tekrarlanmalıdır.
İkinci husus, Musashi'nin "takıntı olmamalı" dediği şeydir. Zaferin, avantajlı bir durum ya da belirli bir silah ve duruş nedeniyle kazanıldığını düşünenler, tek bir harekette yenilgiye mahkumdurlar. Dolayısıyla bu dünyada takıntı, ölüm demektir.
"Bir savaşçı katı olmamalıdır, aksi takdirde bedelini hayatı ile ödemelidir." Bu bağlamda Musashi'nin kılıç ustalığı okulu bizi eserin "ritim" kısmına yönlendirmektedir. Esasen her şeyin bir ritmi, doğal akışı, hayatı ve savaşı vardır, iyi bir savaşçı bu ritmi okuyabilen ve ona göre hareket edebilen kişidir. Dolayısıyla "savaşçı", rakibinin ve kendisinin konsantrasyonunun, motivasyonunun ve kararlılığının yükselişini ve düşüşünü görebilir, sürekli olarak değişebilir ve duruma uyum sağlayabilir bir karaktere sahip olmalıdır. Musashi'ye göre "ritim" kavramı sadece düello meselelerinde değil, hayatın her alanında uygulanmalıdır.
İkinci metin, birkaç birleşik fikrini sunmuş olmasına rağmen, ilk metin kadar "teknik" bilgi içermemektedir. Kendisi, Budistlerin savaş sanatı üzerindeki etkilerini daha açık bir şekilde anlatmaktadır. Analizlerinin her birinde okuyucuya her şeyin zihinde başladığını, strateji, teknik ve durumları net bir şekilde görememedeki kusurların önce zihnin kusurları olduğunu, sonrasında ise davranışa yansıdığını tekrar tekrar hatırlatmaktadır. (Bunu bile anlayamamış olan bazıları var ki, pes doğrusu!)
Zihni arındırmaya yönelik vurgusu o kadar büyüktür ki, eser bir yerden sonra neredeyse dini bir Budist metni gibi hissettirmektedir. Ancak bu durum Musashi'nin esas gücüdür çünkü bu yöntem ile öğretileri, hayatın her bir kesimine ve hatta günlük, sıradan görevlere bile uygulanabilir bir hale gelmektedir.
İki metnin birleşimi, bilerek mi yoksa bilmeden mi yapılmış emin olamadığım bir şekilde, birbirlerinin güçlü ve zayıf yönlerini aydınlatmak adına muazzam bir kontrast oluşturmuştur. Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm'e aşina olmayan okuyucular için bazı kavramların kavranmasının çok zor olduğu doğrudur. Bununla birlikte, bu fikirlerin doğudaki pratik düşünme duygusunu alışılmışın dışında gözlemlemek ve kavramların daha derin ve en temel yönlerini aramak adına nasıl kullanıldığını gösteren, başlangıç için iyi bir el kitabıdır.
Şu noktada kendimi, "Beş Çember Kitabı"nı Loyolalı Ignatius'un "Ruhsal Alıştırmalar Rehberi" ile karşılaştırırken buldum çünkü, bu eser yaklaşık yüzyıl kadar öncesine ait olsa da, her ikisi de erken modern dünyanın zorlukları ile üst seviyede ilgilenmektedir. Loyola, gerçeğin ilahi irade ile yerleştirildiği konusunda ısrar etmekte; Musashi ise bunun daha çok bir zen öğretisi olduğunu düşünmektedir, fakat sonuç olarak iki anlayışta da doğanın derin bir ritme sahip olduğu inanışı yatmaktadır.
Her iki kitaptan da sadece okuyarak elde edebileceğiniz pek bir şey yoktur. Öncesinde de belirttiğim gibi, her birini bir el kitabı olarak düşünmek okuyucu açısından daha faydalı olacaktır.
Birkaç kelime daha etmeden sonlandırırsam içim rahat etmeyecek.
Kendilerini üstün gördükleri fakat hiçbir yönden aynı seviyeye bile çıkamadıkları, boş kafaları ve güçsüz bedenleriyle entelektüelliği entellik ile karıştıranlardan gına geldi.
İki tarafı da bilirim, içindeyim ve hakimimdir fakat şahsen biz judo ve tekvandocu arkadaşlar ile kelimesi kelimesine anlayıp inceleyip bitirmiş bir haldeyken, meslektaşım dediğim kültürüne güvendiğim insanlar çıkıp da dil uzatmasın mı, insanın bütün cinlerini tepesine çıkarıyorlar.
Beğenmemek ya da kendinle ilişkilendirememek ile çamur atmak aynı şey değildir.
Son olarak eserde bahsedilmiş tüm hususların özet halini maddeler şeklinde sıralayacağım ki, eseri ve Musashi'nin felsefesini idrak edememiş, edemediği gibi de bir yıldızı çakmayı kendine hak ve had görmüş herkese netlik kazandırsın (aslında Musashi'nin felsefesinin derinlikleri ve kökenleri ile ilgili bir yazı yayınlamayı düşünüyordum ancak erdem gösteremedim ve öfkeme yenik düştüm, üzgünüm sensei. o da başka bir zamana kaldı artık):
1. Doğruyu bul ve doğru olanı yap. (Sahtekarca düşünme.)
2. Bilimi ve ilimi takip et, uygula ve geliştir. (Yol eğitimdedir.)
3. Her sanatla tanış.
4. Bütün mesleklerin yollarını bil.
5. Her şeyin zararını ve yararını anla. (Dünya işlerinde kazanç ile zararı birbirinden ayırt et.)
6. Her şey için sezgisel bir yargı ve anlayışa sahip ol.
7. Neyin ne olduğu hususunun farkında ol. (Görülemeyen şeyleri algıla.)
8. Küçük meselelerde bile dikkatli davran. (Önemsiz şeylere bile dikkat et.)
9. İŞE YARAMAZ HİÇBİR ŞEY YAPMA. (Faydasız hiçbir şey yapma.)